Sahur hakkındaki ayet ve hadisler nelerdir? Peygamber Efendimiz sahurda ne yer ne içerdi?
Sözlükte “sabah olmadan önceki vakit, gecenin son üçte biri” anlamındaki seher kelimesiyle aynı kökten gelen sahûr , dinî bir terim olarak oruç tutmaya hazırlık olmak üzere fecrin doğmasından önce yenen yemeği ifade eder.[1] Âlimler, sahurun oruca dayanma gücü verdiğini, maddî-manevî bereketlere vesile olacağını bildirmişlerdir.
“Sahura kalkın, zira sahurda bereket vardır”[2] gibi sözleriyle sahur yemeğini teşvik eden Hz. Peygamber’in (s.a.v) sahura önem verdiği görülür. Yine Resûlullah, oruç tutarken sahura kalkmayı ve iftarda acele etmeyi tavsiye etmiştir.[3]
Bazı hadislerde sahurun tamamen terkedilmeyip “Bir yudum su ile dahî olsa sahur yapınız.”[4] diye tavsiye edilmiş, sahura kalkanların Allah’ın rahmetine ve meleklerin duasına mazhar olacağı belirtilmiş.[5] Benzer bir hadis-i şerifte de "Bir yudum su içme ile de olsa sakın onu terk etmeyin. Zira sahura kalkanlara Allah rahmet eder ve melekler de istiğfar ederler."[6]
Allah Rasûlü sahuru bereketli bir yemek olarak şöyle nitelendirmiştir; "Bereketli yemeğe buyurun!"[7]
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) ehl-i kitap ile mü’minlerin orucu arasındaki fark olarak sahuru göstermiştir; "Bizim orucumuz ile ehl-i kitabın orucu arasındaki en önemli fark sahur yemeğidir."[8]
Sahura kalkmaktan maksat, fazla yemek değil, seher vaktinin bereketinden istifade etmektir. Allah Teâlâ cennet ehlini tarif ederken, "Onlar seher vakitlerinde istiğfar ederler."[9] buyurmuştur. Bu sebeple, sahurun en makbulü da sehere en yakın olanıdır.[10]
Ayrıca Sevgili Peygamberimizin (s.a.v) sahurda hurma ve su tüketmeyi tercih ettiği bilinmektedir.
[1] İbrahim Kâfi Dönmez, TDV İslâm Ansiklopedisi, “Sahur” Mad., İstanbul 2008, c. 35, s.538
[2] Buhârî, Savm, 20
[3] Buhârî, Savm, 45; Müslim, Sıyâm, 48; Tirmizî, Savm, 17/708.
[4] Abdurrazzâk, Musannef, IV, 227/7599
[5] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c.3, 12
[6] Ahmed Bin Hanbel, Müsned, c.3, 44,
[7] Ebû Dâvûd, “Ṣavm”, 17; Nesâî, “Ṣıyâm”, 25-26
[8] Müslim, Siyam 46; Ebu Davud, sıyam 15; Tirmizi, Savm 17; Nesai, Sıyam 27
[9] Zâriyât, 18
[10] İmam Gazzali, İhya-i Ûlûmu’d Din, s.544