Bediüzzaman Hazretleri Rumeli seyahatine kiminle neden çıkmıştır? Kısaca izah eder misiniz?
Evet, Bediüzzaman Hazretleri Rumeliye gitmiştir. Buna göre Şam dönüşü ikinci kez geldiği İstanbul’da saraydan kendisine bir dâvet gelir. Sultan Reşad, Rumeli’ye yapacağı seyahatte, doğu vilayetlerini temsilen Bediüzzaman Hazretlerinin de aralarında bulunmasını ister. O vakitler gerek padişah gerekse hükümetin başında olan İttihad ve Terakki Partisi’nin önde gelenleri, Üstad Bediüzzamanı iyi tanıyorlar, ilminden ve vatanperverliğinden dolayı hürmet ve takdirle karşılıyorlardı. Yapılan bu dâvet de bunun bir göstergesiydi.
Bu seyahatten bir sene önce, Rumeli’de, Arnavutluk ayaklanması olmuş ve bundan cesaretle diğer bölgelerde de milliyetçi ayaklanmalar başlamıştı. Sultan Reşad ittifakın, huzur ve sükûnun sağlanmasını hedefleyerek bu seyahate çıkıyordu. Yaklaşık üç hafta sürecek olan Rumeli seyahati, donanmaya yeni katılan Barbaros ismindeki bir gemi ile 6 Haziran 1911’de İstanbul’dan hareketle başlar. Sultan Reşad ve kafilesi, Selanik Limanında büyük bir coşkuyla karşılanır. Selanik’te üç gün kaldıktan sonra trenle Kosova’ya hareket ederler. 11 Haziran 1911’de de o zaman Kosova sınırları içinde bulunan Üsküp’e ulaşırlar.
Kitabü’t-Tâc isimli hadis kitabının mütercimi Üsküplü Bekir Sadak Hoca yaşlı Üsküplülerden dinlediği o günlerin hatıralarını şöyle naklediyor:
“Bediüzzaman’ın ayağında çizme vardı. Bıyıkları kısa, gözleri parlak idi. Buğday tenli, yakışıklı, heybetli bir genç idi. Elinde altın savatlı, Çerkez yapısı kamçısı, belinde fildişi saplı hançeri vardı. Kısa zamanda Üsküp’te Bediüzzaman Molla Said Efendi diye tanınmıştı. Üsküp âlimleri gruplar halinde ziyaretine gelerek sualler soruyorlardı. Üsküp’te daha sonra zelzeleden yıkılan idadiyenin balkonundan Sultan Reşad halkı selamlarken, hemen yanında Bediüzzaman da vardı. Binlerce Üsküplü onlara büyük tezahürat yapmıştı.”
Üsküp muhacirlerinden Nur Talebesi, âlim ve şâir Câvîd Saraçoğlu da, Üsküp ziyareti sırasında Bediüzzaman’ı gören Müderris Hâfız İrfan Efendi’den şunları naklediyor:
“Padişah, lise binasının balkonundan meydana toplanmış mahşerî kalabalığı selamlarken yanında Bediüzzaman da vardı. Selamlama bittikten sonra, Bediüzzaman Hazretleri oradaki halka yaklaşık iki saatlik bir konuşma yaptı. O kadar fasih konuşuyordu ki ben onun o sözlerini anlatmaya muktedir değilim.”
Padişah ve beraberindeki heyet, Kosova’daki programlarını tamamladıktan sonra tekrar Selanik’e döndüler. Oradan da yine Barbaros zırhlı gemisiyle 26 Haziranda İstanbul’a geldiler. Bu kafile Çanakkale Boğazı’ndan geçerken top atışlarıyla selamlanmış ve limanda da mahşeri bir kalabalık tarafından karşılanmışdır.[1]
[1] Heyet, Bediüzzaman Said Nursi ve Hayr’ul Halefi Ahmed Hüsrev Altınbaşak, Isparta 2015, c.1, s.138-139