Kendinde ruh ve hayat olan şeydir ki canlı demektir. Ruha mensubdur. Meleklere ve cinlere de ruhânî denir. Cesetleri olmayıp ruhani oldukları için cismanî kelimesine karşılık olarak kullanılmaktadır.
Ruhânîler üç kısımdır:
1-Melekler gibi tamamen hayırlı olanlardır. Yanlış iş yapmaz, insanı aldatmaz ve Allah'ın (cc) emrinden çıkmazlar.
2-Şeytanlar gibi tamamen şerli olanlarıdır. İnsanı aldatır, şerre ve fenalığa çalışırlar.
3-Cinler gibi hem hayırlı hem de şerli olanlardır.
Bediüzzaman Hazretlerine göre ruhânîlerin varlığı insan ve canlıların varlığı kadar kat'îdir denilebilir. Ruhânîler, nurdan, ateşten, ışıktan, zulmetten, havadan, sesten, esirden ve benzeri seyyal, latif maddelerden yaratılan varlıklara denir. Ona göre ruhânîlerin birbirinden farklı cinsleri bulunmaktadır.
Bediüzzaman Hazretlerine göre ruhânîler, hayat ve ruh sahibi, şuurlu varlıklardır. Semavata münasip sakinlerdir. Melekler, cinler ruhânî varlıklardır.
Bediüzzaman Hazretlerine göre bütün akıl erbabı insanlar farklı tabirlerle de olsa ruhânîlerin varlığında ittifak etmişlerdir. Ruhânîlerin hakikatine ait en güzel sureti ve selim akılların beğenerek kabul edecekleri niteliklerini Kur'ân açıklamaktadır.1
Muhlis Körpe, Risale-i Nur Istılahları, Süeda Yayınları, Isparta 2018, s. 161

