Bu iki hakikatin geçtiği konular farklıdır. Her iki hakikati kendi konusu içinde mütalaa edip öyle birleştirmeliyiz.
Rızkın, iktidar ile ters orantılı olması: Üstad Bediüzzaman, bu meseleyi şu manada ifade eder: Rızkı isterken tevekkül ile istemeliyiz, hırs ile değil. Ne kadar hırs edersek o kadar fazla kazanırız diye düşünmemeliyiz. Zira acz ve fakr Cenab-ı Hakk’ın katında rızık cihetiyle rahmeti celp etme (çekme) noktasında daha makbuldür. Bu Rezzak isminin bir tecellisidir. Acz ve fakr rahmeti kendine çeker.
Bu bağlamda İslamiyet’in bir esası olan tevekkül dersi verilir. Her cihetle insana zarar veren hırs kötülenir. Burada Hz. Üstad bizleri tembelliğe sevk etmiyor. Hırs ile değil tevekkül ile istemeyi ders veriyor. Çalışmaya bir sınır koymuyor, çalışmanın ruhuna, özüne yönelik bir ders veriyor. Hırsın kötü sonuçlarını bize anlatıyor.
İkinci mesele ise; “İnsana çalıştığından başka bir şey yoktur”1 meselesidir. Bu da Allah’ın kâinata koyduğu bir kanundur. Ekersen biçersin. Kur’an bu ayetle insanın mesuliyetini vurgular. Emeğinin, çabasının boşa gitmeyeceğini ders verir. İnsanı tembellik döşeğinden kaldırıp çalışmaya davet eder. Her çabanın bir mükâfatı olacağını müjdeler. Hizmetin zahmetin bir ücreti ve mükâfatı olduğu ifade eder.
Her iki cihette de çalışmaya teşvik vardır. Birbiriyle çelişen bir taraf yoktur. Birinci meselede Allah’a dayanmak ve tevekkül etmek ve hırstan uzak durmak ders veriliyor. Bu suretle çalışmaya sevk ediliyor. Diğer hususta ise Allah’ın kâinata koyduğu bir kanun ön plana çıkartılıyor.
Necim Suresi, 53/39