RİSALE-İ NUR

24.02.2009

5399

Risale-i Nur'un Halletiği Yüzden Fazla Tılsım

03.03.2009 tarihinde soruldu.

Cevap

Risale-i Nur'un hallettiği yüze yakın tılsım cümlesinde, "tılsım" kelimesiyle kastedilen; aklın ve kalbin anlamakta güçlük çektiği mevzulardır. Yüzden fazla tılsımla ilgili sorunuzun cevabına geçmeden önce, sorunuzla alakadar olan kısmı aşağıda paylaşıyoruz:

Risale-i Nur, yüze yakın din tılsımlarını ve hakaik-ı Kur'âniye muammalarını hall ve keşfetmiştir ki; herbir tılsımın bilinmemesinden çok insanlar şübehata ve şükûka düşüyorlardı, tereddütlerde kalıp bazen de imanlarını kaybediyorlardı. Şimdi bütün dinsizler toplansalar, o tılsımların keşfinden sonra galebe edemezler. demektedir.1 

Yukarıdaki cümlede Bediüzzaman Hazretleri, insanların bilemeyip anlayamadıkları meseleler yüzünden şüpheye düşüp tereddütlerde kaldıklarını, hatta imansızlığa gittiklerini ifade ediyor. Fakat Risale-i Nur vasıtasıyla bu meselelerin izah edildiğini ve okuyan insanların şüphelerinin ortadan kalktığını vurgulamaktadır. Hatta bütün dinsizler toplansalar, şüphe orduları oluştursalar, Risale-i Nur hakikatlerini öğrenen birisini şüphelere sokma hususunda başarılı olamazlar, demektedir.
Risale-i Nur'un bu zamanda hallettiği tılsımların ve sırların tamamının tespiti çok yoğun ve ayrı bir çalışma konusudur. Bu nedenle burada bir kısmını buraya alıyoruz:

Üçüncü İşaret: Risale-i Nur eczaları, bütün mühim hakaik-i imaniye ve Kur'aniyeyi hattâ en muannide karşı dahi parlak bir surette isbatı, çok kuvvetli bir işaret-i gaybiye ve bir inayet-i İlahiyedir. Çünki hakaik-i imaniye ve Kur'aniye içinde öyleleri var ki; en büyük bir dâhî telakki edilen İbn-i Sina, fehminde aczini itiraf etmiş, "Akıl buna yol bulamaz!" demiş. Onuncu Söz Risalesi, o zâtın dehasıyla yetişemediği hakaiki; avamlara da, çocuklara da bildiriyor.2 

Bu cümlede Bediüzzaman Hazretleri, Risale-i Nur'ların iman hakikatlerini en inatçı dinsizlere dahi sağlam bir şekilde ispat ettiğini ve en büyük meselelerden olan haşrin ve ahiretin gerçekleşeceğini herkesin anlayacağı şekilde izah ve ispat ettiğini vurgulamaktadır. İbn-i Sina gibi dahilerin idrakinden ve izahından âciz kaldığı haşir gibi bir meseleyi, sade ve basit bir şekilde izah etmiştir. Yine Risale-i Nur'da atomların hareketleri, kâinatın neden yaratıldığı, Mirac hadisesi, Ruhun bekası, Kader ve Ene bahsi gibi derin imani konular herkesin anlayabileceği bir tarzda izah edilmiştir. Başka bir ifadede ise Bediüzzaman Hazretleri şöyle söylemektedir:

Hem bütün ukûlü hayrette bırakan ve hiçbir felsefenin eliyle keşfedilemeyen ve sırr-ı hilkat-ı âlem ve tılsım-ı kâinat denilen ve Kur'an-ı Azîmüşşan'ın i'cazıyla keşfedilen o tılsım-ı müşkil-küşa ve o muamma-yı
hayret-nüma, Yirmidördüncü Mektub ve Yirmidokuzuncu Söz'ün âhirindeki remizli nüktede ve hem sırr-ı ehadiyet ile, şeriksiz vahdet-i rububiyeti Otuzuncu Söz'ün tahavvülât-ı zerratın altı aded hikmetinde keşfedilmiştir. Kâinattaki faaliyet-i hayret-nümanın tılsımını ve hilkat-i kâinatın ve akibetinin muammasını ve tahavvülât-ı zerrattaki harekâtın sırr-ı hikmetini keşf ve beyan etmişlerdir, meydandadır, bakılabilir.3 

Bu cümlede ise Bediüzzaman Hazretleri, akılları hayrette bırakan; hiçbir felsefenin ve felsefecinin keşfedemediği büyük meselelerin, Cenâb-ı Hakk’ın tek olduğu hâlde kâinatı nasıl idare ettiğinin ve kâinattaki sürekli faaliyetlerin hikmetlerinin kolayca anlatıldığını söylemiştir. Yine Bediüzzaman Hazretleri, Risale-i Nur’un hâl ettiği diğer meseleler hakkında ise şöyle demektedir:

Hem nihayetsiz kurbiyet-i İlahiye ile, nihayetsiz bu'diyetimiz olan hayretengiz hakikatları kemal-i vuzuh ile Onaltıncı Söz ve Otuzikinci Söz beyan ettikleri gibi; kudret-i İlahiyeye nisbeten zerrat ve seyyarat müsavi olduğunu ve haşr-i a'zamda umum zîruhun ihyası, bir nefsin ihyası kadar o kudrete kolay olduğunu ve şirkin hilkat-ı kâinatta müdahalesi imtina' derecesinde akıldan uzak olduğunu kemal-i vuzuh ile gösteren Yirminci Mektub'daki 've hüve alâ külli şey'in kadîr' kelimesi beyanında ve üç temsili hâvi onun zeyli, şu azîm sırr-ı vahdeti keşfetmiştir.4 

Bu cümlede ise Bediüzzaman Hazretleri, Allah’ın sonsuz kudretine karşı her şeyin eşit olduğunu; şirkin kâinatta olamayacağını; mahşer günü bütün insanların diriltilmesinin, bir insanı diriltmek derecesinde Allah’ın kudretine kolay geldiğini söylemektedir. Allah’tan başka kâinatta yaratıcı ve tesir sahibi hiçbir varlığın olmadığını ifade etmektedir. Ve bu derin hakikatlar ilgili risalelerde temsil metodu kullanılarak akli delillerle izah edilmektedir.
İlaveten, Risale-i Nur'larda Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimizin çok evliliklerinin hikmeti, birden çok evlilik meselesi, şakk-ı kamer mucizesi, tabiatın yaratıcı olmaması gibi daha birçok mevzu açıklanıp iki kere iki dört eder kesinliğinde ispat edilmiştir.

Kaynakçalar
  1. Bediüzzaman, Sikke-i Tasdik-i Gaybi, Hayrat Nesriyat, Isparta 2015, s. 194

  2. Bediüzzaman, Mektubat 1, Hayrat Nesriyat, Isparta 2015, s. 252

  3. Bediüzzaman, Sikke-i Tasdik-i Gaybi, Hayrat Nesriyat, Isparta 2015, s. 224

  4. Bediüzzaman, Sikke-i Tasdik-i Gaybi, Hayrat Nesriyat, Isparta 2015, s. 224


Paylaş

Facebook'ta paylaş

Whatsapp'da paylaş

Hesaplarımıza abone olun sorularımızdan ilk siz haberdar olun

Yorumlar (0)

Yorumunuz

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız