Soru

Risale-i Nur'un Dil ve Üslubu

Risale-i Nur'un dil ve üslubu nasıldır?

Tarih: 20.02.2009 00:00:00
Okunma: 4194

Cevap

Risale-i Nur’un çok harikulade bir anlatım tarzı ve kendine has şirin bir üslubu vardır. Aslında Risale-i Nur’un edebiyat ve belağat özellikleri başlı başına çok ciddî ilmî çalışmalar yapılması gereken bir sahadır.


Üstad Bediüzzaman da bu konuda bazı beyanlarda bulunmuştur. Meselâ Sikke-i Tasdik Mecmuasında bulunan 28. Lem’ada şöyle der:
“Risale-i Nur, Esma-i Hüsna içinde ism-i Nur, ism-i Hakîm ve ism-i Bedi'in mazharıdır. Ve zahirinde (ifadelerinde), tarz-ı beyanında (anlatım tarzında) ism-i Bedi'in (Allah’ın Bedi‘ isminin) cilvesi görünüyor.”

28.Mektub’da da şöyle söyler:
“Sesim yetişse, bütün Küre-i Arz'a bağırarak derim ki: Sözler güzeldirler, hakikattırlar; fakat benim değildirler, Kur'an-ı Kerim'in hakaikinden telemmu' etmiş şualardır (Kur’an’ın hakikatlerinden parlamış ışıklardır). (…) "Kur'anın hakaik-i i'cazını (mucizevî hakikatlerini) ben güzelleştiremedim, güzel gösteremedim; belki Kur'anın güzel hakikatları, benim tabiratlarımı (ifadelerimi) da güzelleştirdi, ulvîleştirdi (yüceltti)."

Üslubdaki harikulade edebiyatına bir numune olarak lütfen şu satırları güzelce anlayarak okuyunuz:

“Eğer istersen gel Asr-ı Saadet'e, Ceziret-ül Arab'a gidelim. Hayalen olsun Resûl-ü Ekrem (asm)’ı vazife başında görüp ziyaret edelim. İşte bak: Hüsn-ü sîret ve cemal-i suret ile mümtaz bir zâtı görüyoruz ki; elinde mu'ciznüma bir kitab, lisanında hakaik-aşina bir hitab, bütün benî-Âdeme, belki cin ve inse ve meleğe, belki bütün mevcudata karşı bir hutbe-i ezeliyeyi tebliğ ediyor.” (19. Söz’den)

Ya da şu güzelliğe bakın:
“Evet, nasılki görsen: Bir tek adam geldi. Bütün şehir ahalisini cebren bir yere sevketti ve cebren işlerde çalıştırdı. Yakînen bilirsin; o adam kendi namıyla, kendi kuvvetiyle hareket etmiyor. Belki o bir askerdir. Devlet namına hareket eder. Bir padişah kuvvetine istinad eder. Öyle de her şey, Cenab-ı Hakk'ın namına hareket eder ki; zerrecikler gibi tohumlar, çekirdekler başlarında koca ağaçları taşıyor, dağ gibi yükleri kaldırıyorlar. Demek herbir ağaç, Bismillah der. Hazine-i Rahmet meyvelerinden ellerini dolduruyor, bizlere tablacılık ediyor. Her bir bostan, Bismillah der. Matbaha-i Kudret'ten bir kazan olur ki: Çeşit çeşit pekçok muhtelif leziz taamlar, içinde beraber pişiriliyor. Herbir inek, deve, koyun, keçi gibi mübarek hayvanlar Bismillah der. Rahmet feyzinden bir süt çeşmesi olur. Bizlere, Rezzak namına en latif, en nazif, âb-ı hayat gibi bir gıdayı takdim ediyorlar.” (1. Söz’den)
Bu güzel üslubların yanında günümüz insanı açısından dil biraz ağır gelebilir. Fakat Risale-i Nur bir asırdır bu milletin imanını korumak için manen cihad ettiği gibi dilini de, hatta aslî alfabesi olan Kur’an yazısını da korumuştur. Bildiğiniz gibi bir asırdır Türk dili üzerinde kasıtlı olarak yozlaştırma faaliyetleri yapılmaktadır. Bunun neticesinde günümüzde Türk dili gayet kısırlaşmış ve fikir ve edebiyata gittikçe elverişsiz bir hal almıştır. Bu güne kadar Risaleleri okuyup yada dinleyip hakikatlerine aşık olan milyonlarca insan onun dilindeki zenginlikten istifade ederek Türkçelerini de zenginleştirmiş durumdadır. Milletimizin aslî kimliğine daha sıkı yapışacağını umduğumuz yakın istikbalde de dilimizin yeniden eski zenginliğine kavuşması açısından önemli hizmetleri olacaktır inşallah.


Etiketler

Alâkalı Sorular

Yorum Yap

Yorumlar

İnşaallah...
Gönderen: METİN ÇİÇEK
Tarih: 8.08.2010 13:16:33