Regaib gecesinin mübarek kılınmasının sebebi nedir ve bu gibi gecelerde okudugumuz Yasin hatimlerinin 41 olmasının hükmü nedir?
Regaib gecesinin mübarekiyeti için, Peygamber Efendimiz'in (asm) ana rahmine düştüğü gece olması rivayet edilmektedir. Bediüzzaman Hazretleri'nin de bunu teyid eder mahiyette şu ifadeleri vardır:
"Leyle-i Regaip-bütün ömrümde hiç mislini işitmediğim ve başkalar da işitmediği-üç saatte yüz defa, belki fazla tekrarla melek-i ra'dın (gök gürültüsü) yüksek ve şiddetli tesbihatıyla öyle bir rahmet yağdı ki, en muannide (inatçıya) dahi Leyle-i Regaibin kudsiyetini ve Hazret-i Risaletin (Hz. Peygamberin sav) bir derece, bir cihette (bir yönden) alem-i şehadete teşrifinin (ana rahmine düşmekle dünyayı bir derece şereflendirmiş olmasının) umum kainatça ve bütün asırlarda nazar-ı ehemmiyette ve Rahmeten li l-Alemin (alemlere rahmet) olduğunu ispat etti ve kainat o geceyi alkışlıyor diye gösterdi." (Sikke-i Tasdik)
Ayrıca üç ayların başlangıcında ilk perşembe gecesi olduğu için, hem üç ayların başlangıcını kutlamak, hem de herkese duyurmak gibi çok önemli bir faydası vardır. Ta ki üç aylar gafletle geçirilmesin.
41 Yasin okumak ve 4444 Salaten-nariye okumak gibi güzel adetlerimizin kaynağı genellikle âlim ve evliya zatların keşifleridir. Bu rakamlarla okundukları takdirde Allah'dan istenen bazı maksadların olmasına vesile olduklarını o büyükler keşfetmişlerdir.
Ayrıca asırlardır yapılan uygulamalar da bu keşifleri doğrulamıştır. Yani pek çok mühim arzuların ihsan edilmesine vesile olmuşlardır. Nur Talebeleri arasında da 4444 Nariye hatmi ve 41 Yasin-i şerif okumak yaygın bir şeklide tatbik edilmektedir. Üstad Bediüzzaman Hazretleri'nin 41 Yasin okutarak yağmur duası yaptığına dair Risale-i Nur'da geçen bir kısmı buraya alıyoruz:
"Risale-i Nur'un vasıta-i neşri olan üstadımızın câmii seddedildi. Risale-i Nur'u yazacak hariçteki talebelerinin yanına gelmeleri men'edildiği hengâmda kuraklık başladı. Yağmura ihtiyac-ı şedid oldu. Sonra yağmur başladı, her tarafta yağdı, yalnız Karaca Ahmed Sultan'dan itibaren bir daire içinde kalan Barla mıntıkasına yağmur gelmedi.Üstadımız bundan pek müteessir olarak dua ediyordu. Sonra dedi ki: "Kur'anın hizmetine sed çekildi, bu köydeki mescidimiz kapandı, bunda bir eser-i itab var ki, yağmur gelmiyor. Öyle ise mâdem Kur'anın itabı var, Yâsin Sûresini şefaatçı yapıp Kur'anın feyzini ve bereketini isteyeceğiz." Üstadımız Muhacir Hâfız Ahmed Efendi'ye dedi ki: "Senkırkbir Yâsin-i Şerif oku." Muhacir Hâfız Ahmed Efendi (R.H.) bir kamışa okudu. O kamışı suya koydular. Daha yağmur alâmeti görünmezken, ikindi namazı vaktinde, üstadımız daima îtimad ettiği bir hâtırasına binaen Muhacir Hâfız Ahmed Efendiye (R.H.) söyledi ki: "Yâsinler tılsımı açtı, yağmur gelecek." Aynı gecede evvelce yağmadığı Barla dairesi içine öyle yağdı ki, üstadımızın odasının altındaki Çoban Ahmedin bahçesindeki duvar yağmurdan yıkıldı. Halbuki Karaca Ahmed Sultanın arkasında ve deniz kenarında balık avlamakla meşgul olan Şem'i ile arkadaşları bir damla yağmur görmediler. İşte bu hâdise kat'iyyen delâlet ediyor ki, o yağmur hizmet-i Kur'an ile münasebetdardır. O rahmet-i âmme içinde bir hususiyet var. Sûre-i Yâsin, anahtar ve şefaatçı oldu ve yağmur kâfi miktarda yağdı." (Sikke-i Tasdik)