Hz. Muhammed (sav), 23 yıllık peygamberlik hayatında çöl ortasındaki dağınık, çoğu okuma yazma bilmeyen bir kavmi; ahlâk, hukuk, siyaset, aile, ticaret, eğitim, ibadet gibi her alanda örnek bir medeniyet kuracak seviyeye getirmiştir. Bu yönüyle yalnız Müslümanlar için değil, insanlık için de dönüm noktası olmuş bir şahsiyettir. Peygamberimizin büyüklüğü sadece Kur’an ve hadis kitaplarında değil, İslam dışı sayısız kaynaklarda yer bulmuştur.
Bazı örnekler:
1. Bizans ve Süryani Kaynakları
Peygamber Efendimiz (sav)’in yaşadığı döneme yakın bazı Hristiyan kaynaklarında, “Arapların peygamberi” veya “Mekke’den çıkan bir lider” olarak bahsedilir. Doğu Roma (Bizans) tarihçisi Theophanes (8. yy), Hz. Muhammed'den bahsederken onun bir peygamber olduğunu söyleyen Araplar olduğunu aktarır. Süryani kraliyet yıllıkları (Chronicles of Zuqnin, 7. yy) Hz. Muhammed’i "Arapların lideri ve öğreticisi" olarak tanımlar. Bu yazılar Müslüman olmayanların, düşmanca dahi olsa, onun hayatını ciddiyetle izlediğini gösterir.
2. Tarihi ve felsefi Batılı kaynaklar
Müslüman olmayan, hatta bazıları dine mesafeli olan pek çok düşünür ve tarihçi, Hz. Muhammed’in büyüklüğünü teslim etmiştir: Michael H. Hart – "Dünyaya Yön Veren 100 Lider" (The 100) adlı çalışmasında “Hz. Muhammed (sav) hem dinî hem dünyevî alanda en etkili insandır. Onun liderliği eşsizdir. Bu yüzden onu listenin başına koydum.” Demiştir.
Thomas Carlyle – Heroes and Hero-Worship (Kahramanlar ve Kahramanlık) eserinde “O sahte peygamber olamazdı! O, derin bir şekilde inandığı şeyleri yaşadı ve öğretti. Yaptığı işler samimi bir hakikatin iziydi.” Diye anlatmaktadır.
Mahatma Gandhi: “Hz. Muhammed’in hayatını okudukça, onun kalbindeki dürüstlük ve tevazu beni büyüledi. O, insanların kalbini fetheden gerçek bir önderdir.”
Lamartine (Fransız tarihçi): “Akıl almaz başarılar elde etti. Filozof, hatip, kumandan, yasa koyucu, düşünür ve iman sahibi bir kişi… O her şeydi. Eğer büyüklük; hedefin büyüklüğü, araçların yetersizliği ve sonucun ihtişamı ise, kim Hz. Muhammed ile kıyaslanabilir?”
3. Kaynaklarda Onun Olmaması, Eksiklik Değildir
Bir kişi, sadece İncil’de veya Tevrat’ta doğrudan geçmiyor diye değersizleşmez. Nitekim Kur’an’da da şöyle buyurulur:
“Andolsun, senden önce de peygamberler gönderdik. Onlardan bir kısmını sana anlattık, bir kısmını ise anlatmadık.”[1]
Yani bir peygamberin, bir kitapta geçip geçmemesi değil; onun bıraktığı iz, yaşadığı hayat, getirdiği mesaj ve ümmetine kattığı değer önemlidir. Hz. Muhammed (sav) sadece vahiy almakla kalmamış, aldığı vahiyleri hayatına en kâmil şekilde tatbik ederek "yaşayan Kur’an" haline gelmiştir.
Aşağıda, İslami ve kutsal kitap dışı bazı antik, gayrimüslim, tarihî kaynaklarda Hz. Muhammed’den ya da erken Müslümanlardan söz eden örnekleri paylaşalım;
1. Doctrina Jacobi (Teaching of Jacob — Yakup'un Öğretisi, 634–640 CE)
Kaynak: Hristiyan-Judeo diyalogu şeklinde yazılmış, Kuzey Afrika ya da Filistin’de 634 civarında kökenlendiği düşünülen Grekçe bir metindir. Kudüs'teki Yahudilerin ve Hristiyanların Müslümanların ilerleyişine verdiği tepki anlatılır. Burada “bir peygamberin ortaya çıktığı” ve Arapların onun adıyla hareket ettiği söylenir.
Çeviri Önerisi: Andrew S. Jacobs tarafından yapılmış İngilizce "Teaching of Jacob Newly Baptized" erişilebilir.
Önemi: Yazıldığı tarih, Hz. Muhammed’in (sav) vefatından hemen sonraya denk gelir. Bu da onu en erken dış kaynaklardan biri yapar.
2. Thomas the Presbyter (MS 640 civarı) - Süryani bir Hristiyan din adamı.
634 yılında “Arapların, peygamberleri tarafından yönlendirildiği” ve Bizanslılara karşı savaş kazandıkları yazılıdır.
Not: Burada “peygamber” ifadesi açıkça kullanılır.
3. Süryani Kronikleri (Chronicle of Khuzistan, MS 660) - İranlı bir Hristiyan din adamı.
Arapların başarıları ve bu başarıların arkasındaki kişinin (yani Hz. Muhammed’in) ilahi destekle hareket ettiği düşüncesi işlenir. Bu Nestorian kaynak, İslam’ın ilk fetihleri bağlamında “İsmail oğullarına liderlik eden Muḥammad” ifadesini kullanır. Rivayete göre Araplar, Perslere karşı üstünlük sağlar ve liderleri Muḥammad’dır.
4. Armenian Chronicle (Sebeos) – MS 660–670 - Ermeni Piskopos Sebeos.
Muhammed isminden açıkça bahsedilir. Onu, Yahudilerle iş birliği yaparak Arapları birleştiren bir lider olarak tanımlar. Ermeni piskopos Sebeos’un kroniği yakın dönem tanıklarının ifade ettiği yönündedir. “İsmail’in oğullarından Mahmet adında bir adam” tanımlanır; bir tüccar olarak geçer. İlahi bir vahiy sonucunda ortaya çıktığı, tek tanrı inancını öğrettiği, Arap kabilelerini birleştirdiği vurgulanır. Yememek, içmemek, yalancı konuşmamak, zina etmemek gibi dinden doğan yasaklar zikredilir. Bu kronik, Ermeni toplumunun görüşlerini değil, pencere açan bir dış tanıklığı yansıtır ve Hz. Muhammed’in açık adı ile geçer. Tarihçilerin çoğu tarafından en güvenilir erken gayrimüslim tanıklıklardan biri olarak kabul edilir. En erken açık "Muhammed" ismi geçen gayrimüslim kaynaklardandır.
Sebeos’un kroniğini James Howard‑Johnston ve Robert W. Thomson’un çevirisiyle birlikte Translated Texts for Historians serisi içinde bulabilirsiniz.
5. Akademik İnceleme: "Seeing Islam as Others Saw It" – Robert G. Hoyland (1997)
Hristiyan, Yahudi, Süryani, Ermeni gibi yüzün üzerinde erken dönem metni içeren kapsamlı bir derlemedir. Thomas the Presbyter, Doctrina Jacobi, Sebeos gibi kaynakları detaylı bir şekilde analiz eder. Bu kitap, bu referansların tarihçiliği ve belirsizlikleri üzerine en saygın akademik çalışmalardan biridir. Hoyland’ın Seeing Islam as Others Saw It adlı kitabı, hem çeviriler hem de kaynakların yorumlanması açısından son derece değerlidir.
6. Bizans Kaynakları
Theophanes the Confessor (MS 810 civarı): Muhammed’in hayatı, Müslümanların savaşları ve Arapların fetihleri hakkında bilgiler içerir.
7. Yazıt ve Arkeolojik Bulgular
MS 660'lara ait bazı Arapça yazıtlar, Hz. Muhammed’in peygamberliğini doğrulayan ifadelere sahiptir. Örneğin, Ürdün veya Suudi Arabistan'da bulunan bazı taş yazıtlarında: “Muhammed Allah’ın Resulüdür” ifadesi bulunur. Bu da o dönemde onun peygamberliğinin tanındığını gösterir.
İslamî ve kutsal metinlerin dışında da, erken tarihli Süryani, Ermeni ve Bizans kaynaklarında, Hz. Muhammed’in adı doğrudan ya da dolaylı olarak geçmektedir. Bu tür kaynaklar, özellikle ateist veya oryantalist bakışla yazıldığında bile Hz. Muhammed’in tarihî bir şahsiyet olduğunu dolaylı olarak tasdik eder.
8. 16. Yüzyıldan sonra batı kaynaklarından örnekler:
Batı’da Hz. Peygamber’le ilgili kısmen tarafsız mahiyetteki ilk eserler 16. yüzyılda Fransız düşünürü Guillaume Postel ile Fransız hukukçusu Jean Bodin tarafından kaleme alınmıştır. 17. yüzyılın başlarından itibaren Batı’ya yönelik Türk tehdidinin azalmasıyla birlikte Hz. Muhammed’e yönelik olumlu çalışmalar ortaya çıkmaya başlamıştır.
Hz. Muhammed (sav) hakkında tamamen olumlu fikirler ortaya koyan ilk eser, İngiliz tıp doktoru Henry Stubbe’ın İslâm’ın doğuşu ve gelişiminin Hz. Peygamber’in hayatına atıfla bir dökümünü sunduğu ve hıristiyanların iftiralarına karşı onu ve dinini savunduğu çalışmasıdır. An Account of the Rise and Progress of Mahometanism with the Life of Mahomet and a Vindication of Him and His Religion from the Calumnies of the Christians (ed. Hafiz Mahmud Khan Shairani, London 1911). Ünlü filozof Thomas Hobbes’ın arkadaşı olan Stubbe, hayattayken bastıramadığı kitabını Batı’daki hıristiyanların birbirine düştüğü Otuzyıl savaşlarından kısa bir süre sonra (1673) kaleme almıştır. Stubbe eserin ilk iki bölümünde Yahudilik ve Hıristiyanlığın ilk dönemleri, üçüncü bölümde Arabistan’ın tarihî-coğrafî yapısı ve Müslümanlar (Sarasinler) hakkında bilgi verir. Eserin geri kalan kısmı Hz. Muhammed’in doğumundan itibaren ortaya çıkan gelişmeler, Medine’ye hicret, savaşlar, Vedâ Haccı, vefatı, Resûlullah’ın karakteri ve Hristiyanların uydurmaları, Kur’ân-ı Kerîm ve Hz. Peygamber’in mûcizelerinden meydana gelmektedir. Stubbe, Resûl-i Ekrem’in üstün bir idarecilik yeteneği ortaya koyduğunu ve hakkındaki bilgilerin Hristiyanların o güne kadar ileri sürdükleri görüşlerle uyuşmadığını açıklar. Stubbe’a göre Hz. Muhammed’in öğretisi, bütün insanların Tanrı’nın tekliği ve ortağının bulunmadığı prensibine dayanmaktadır.
İslâm’a ve Hz. Peygamber’e olumlu yaklaşan ikinci biyografi çalışması Count de Boulainvilliers’e aittir. Eserinde Resûlullah’ı tabii ve mâkul bir din kuran hür bir düşünür olarak gösteren Boulainvilliers’e göre Resûl-i Ekrem bir dâhi, büyük bir kanun koyucu, bir fâtih ve doktrini adalet ve hoşgörü prensiplerine dayanan bir yöneticidir (Reeves, s. 147-148; EI2 [İng.], VII, 384).
Daha sonraki yıllarda Hz. Muhammed’in hayatını olumlu bakış açısıyla ele alan ve onu savunan başka çalışmalar arasında şunlar zikredilebilir: Thomas Carlyle, On Heroes, Hero-worship and the Heroic in History (Londres 1840, Lecture II: “The Hero as Prophet. Mahomet: Islam”, 8 Mayıs 1840); John Davenport, An Apology for Mohammed and the Koran (London 1869); R. Bosworth Smith, Mohammed and Mohammedanism (London 1874); J. C. Archer, Mystical Elements in Mohammed (New Haven 1924).
Voltaire eserlerinde Hz. Peygamber’i kanun koyucu, fâtih bir hükümdar ve din adamı olarak takdim eder, onun büyüklüğü üzerinde durur ve özellikle hoşgörüsünü öne çıkarır (EI2 [İng.], VII, 384).
19. yüzyılda Batı’da tarih yazarlığının müstakil bir ilim dalı sayılması ile şarkiyat çalışmalarının artması aynı döneme rastlamaktadır. İbn Hişâm, Vâkıdî, İbn Sa‘d ve Taberî gibi siyer ve megāzî müelliflerinin eserleri keşfedilerek İslâmiyet’in doğuşu ve Hz. Muhammed üzerine yapılan çalışmalarda bu kaynaklar esas alınmaya başlanmıştır. Ancak gelinen nokta geçmiş dönemlerdekinden çok farklı olmamış ve Resûlullah, eski imajının yanında sadece sosyal ve ekonomik bir reformcu kimliğiyle tanınabilmiştir.
Bu dönemde yapılan çalışmalardan bazıları şunlardır: Abraham Geiger, Was hat Mohammed aus dem Judenthume aufgenommen? (Bonn 1833); Gustav Weil, Mohammed der Prophet, sein Leben und seine Lehre (Stuttgart 1843) ve Historisch-Kritische Einleitung in den Koran (Bielefeld 1844); Washington Irving, The Life of Mahomet (London 1851), Mahomet and His Successors (New York 1868); Aloys Sprenger, The Life of Mohammad from Original Sources (Allahabad 1851), Das Leben und die Lehre des Mohammad nach bisher grösstentheils unbenutzten Quellen (I-III, Berlin 1861-1865), Mohammed und der Koran. Eine psychologische Studie (Hamburg 1889); Sir William Muir, The Life of Mahomet (I-IV, London 1858-1861, eser daha sonra Thomas Hunter Weir tarafından kısaltılarak yayımlanmıştır [Edinburgh 1912]); Theodor Nöldeke, Das Leben Muhammeds. Nach den Quellen populaer dargestellt (Hannover 1863); Ludolf Krehl, Das Leben des Muhammad (Leipzig 1884); Hubert Grimme, Mohammed (I-II, Münster 1892-1895), Mohammed Die weltgeschichtliche Bedeutung Arabiens (München 1904); P. Eugène Lamairesse – Gaston Dujarric, Vie de Mahomet d’après la tradition (I-II, Paris 1897-1898); P. de Lacy Johnstone, Muhammad and His Power (Edinburgh 1901).
Hz. Muhammed’in (sav) hayatı 20. yüzyılın ikinci yarısı ve 21. yüzyılın başlarında da Batı’da çok sayıda çalışmanın konusu olmuştur. Bunlardan bazıları şunlardır: Régis Blachère, Le Problème de Mahomet, essai de biographie critique du fondateur de l’Islam (Paris 1952); Maurice Gaudefroy-Demombynes, Mahomet (Paris 1957); Maxime Rodinson, Mahomet (Paris 1961); Annemarie Schimmel, Und Muhammad ist sein Prophet (Düsseldorf 1981); La vie du prophète Mahomet (Colloque de Strasbourg 1980; Paris 1983); Michael Cook, Muhammad (Oxford 1983); Philip C. Almond, Heretic and Hero: Muhammad and the Victorians (Wiesbaden 1989); Edmond Rabbath, Mahomet: Prophète arabe et fondateur d’état (Beyrouth 1989); Karen Armstrong, Muhammad. A Biography of Prophet (London 1991); David Benjamin, Muhammad in der Bibel (München 1992); Roger Caratini, Mahomet (Paris 1993); Francis E. Peters, Muhammad and the Origins of Islam (Albany 1994); Uri Rubin, The Eye of the Beholder: The Life of Muhammad as Viewed by the Early Muslims. A Textual Analysis (Princeton 1995), The Life of Muhammad (Aldershot 1998); Clinton Bennett, In Search of Muhammad (London 1998); William E. Phipps, Muhammad and Jesus: A Comparison of the Prophets and Their Teachings (London 1996); Hartmut Bobzin, Mohammed (München 2000); Philippe Aziz, L’homme du Coran: Vie et enseignement de Mahomet (Paris 2001); Barnaby Rogerson, The Prophet Muhammad (London 2003).
Batı’da yaşayan bazı Müslüman ilim adamları tarafından yazılan Hz. Muhammed biyografileri de mevcuttur: Muhammed Hamîdullah, The Battlefields of the Prophet Muhammad (Woking 1953), Le prophète de l’Islam (I-II, Paris 1378/1959); Seyyed Hossein Nasr, Muhammad: Man of Allah (London 1982); Martin Lings, Muhammed: His Life Based on the Earliest Sources (London 1983).
Hz. Muhammed (sav), sadece Müslümanların değil; objektif bakan her aklın, vicdanın ve tarihin kabul etmek zorunda kaldığı bir lider, bir mürşid ve bir rahmettir. Onun büyüklüğü, yalnızca kitaplarda değil; onunla yetişmiş ashabın, onun ardından gelen milyonların hayatında ve bugüne kadar gelen kutlu izinde görünmektedir.
[1] Mü’min Suresi, 40/78