Bu konuyu Üstad Bediüzzaman Hz. şöyle anlatır:
1- Tevrat, İncil ve Zebur'un ibareleri; Kur'an gibi mucize olmadığından.
2- Hem mütemadiyen tercüme tercüme üstüne olduğundan, pek çok yabanî kelimeler içlerine karıştı.
3- Hem müfessirlerin sözleri ve yanlış tevilleri (izahları), onların âyetleriyle iltibas edildi (karıştırıldı).
4- Hem bazı nâdanların (haddini bilmezlerin) ve bazı ehl-i garazın (art niyetlilerin) tahrifatı (bozmaları) da ilâve edildi.
Şu surette o kitablarda tahrifat, tağyirat (bozulma ve değişmeler) çoğaldı. Hattâ Şeyh Rahmetullah-i Hindî (allâme-i meşhur) kütüb-ü sâbıkanın (önceki kitapların) binler yerde tahrifatını (bozulmalarını), keşişlerine ve Yahudi ve Nasara ülemasına isbat ederek, iskât etmiş (susturmuş). İşte bu kadar tahrifatla beraber, şu zamanda dahi meşhur Hüseyin-i Cisrî (Rahmetullahi Aleyh) o kitablardan yüz ondört delil, nübüvvet-i Ahmediyeye dair (Peygamberimiz’in delillerini) çıkarmıştır. "Risale-i Hamîdiye"de yazmış.(Bkz. Zülfikar, 19. Mektub Mucizat-ı Ahmediye Risalesi )