Öncelikle şunu ifade edelim ki iddet bekleyen kadının, ihtiyaçlarını karşılamak için evinden dışarı çıkmasında herhangi bir sakınca yoktur. Buradaki evinde bekleme meselesi şudur: İddet bekleyen kadın zorunlu bir durum yoksa ( sağlık, güvenlik vb.) kendi evinde yaşamaya devam etmesi ve başkasının evine gidip kalmamasıdır. Bu süreç içerisinde nikahlanması veya başkasıyla evlilik niyetiyle görüşmesi caiz değildir.
İDDET SÜRELERİ
Bu boşamadan sonra koca istediği kişi ile evlenebilir. Fakat boşanan kadın hamile ise çocuk doğuncaya kadar, hamile değilse, âdet gören kadın üç hayız süresi iddet bekler. Nitekim âyette şöyle buyrulmaktadır:
“Boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç ay hâli (hayız veya temizlik müddeti) beklerler.”1
Herhangi bir sebeple âdet görmeyenler ise, üç ay süreyle iddet beklerler. Bu konu hakkında Rabbimiz şöyle buyurmuştur:
“Kadınlarınızdan âdetten kesilmiş olanlarla, henüz âdet görmeyenler hususunda tereddüt ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır.” 2
Evlilik erkeğin ölümü ile sona ermiş ve kadın da hamile değilse, iddet süresi dört ay on gündür.
“İçinizden ölenlerin geride bıraktıkları eşleri, kendi kendilerine dört ay on gün (iddet) beklerler.”3
Diğer birçok fıkhî ahkâmda olduğu gibi burada da aydan maksat kamerî aydır. Hamile olmayan eş ric‘î boşama iddeti beklerken koca ölürse boşanma iddetini terkederek ölüm iddeti beklemeye başlar. Bâin talâk iddeti bekleyen kadın ise ölüm iddeti beklemez; başlamış olduğu boşanma iddetini tamamlar. Kocası ölen kadın hamile ise onun iddeti doğumla biter; isterse bu doğum kocanın ölümünden çok kısa bir süre sonra gerçekleşsin.
“Hamile olanların bekleme süresi ise doğum yapmalarıdır”4
Yukarıdaki âyetin ifadesi, boşanmış kadınların yanı sıra kocası ölen hamile kadınları da içine alır ve fakihlerin çoğunluğu bu âyetin, daha önce nâzil olan Bakara sûresinin 234. âyetini hamile kadınlar açısından sınırlandırdığı (tahsis) görüşündedir. Hz. Ali ve İbn Abbas ile İbn Ebû Leylâ, Sahnûn gibi bir kısım fakihler ve Ca‘feriyye mezhebi âlimleri ise her iki âyetin hükmünü de koruyabilmek için birini diğerine tercih yerine ikisini birleştirme usulünü benimseyip kocası ölen hamile kadının hangi iddet süresi geç bitecekse ona tâbi olacağını söylemiştir.5
Bakara, 2/228
Talâk, 65/4
Bakara, 2/234
Talâk 65/4
Halil İbrahim Acar, TDV İslâm Ansiklopedisi, İstanbul 2020, c.32, s.466-471

