Risale-i Nur'un, "Necisin, Nereden geliyorsun, nereye gidiyorsun?" sorularına cevaplar verdiğini biliyoruz. Bu soruları nasıl anlamalıyız?
Aslında bu cümle, Reşhalar Risalesi'nde, eskiden beri felsefecilerin çözemediği bu suallere Peygamber Efendimiz (asm)'ın tam ikna edici cevaplar verdiğini anlatırken geçiyor.
Suallerin manası ise;
Necisin: Yani sen kimsin, ne iş yaparsın, insan olarak dünyadaki görevin nedir? Bunun en kısa cevabı, insan mahlukatın en eşrefi olarak yaratılmıştır. Ddünyadaki vazifesi, Allah'a iman ve ibadet ederek Cennet'e hazırlanmaktır.
Nereden geliyorsun: Yani ey insan sen nasıl ortaya çıktın? Bunu cevabı ise, insanları Allah yaratmıştır ve ruhu dünyaya, ruhlar aleminden gönderilmiştir.
Nereye gidiyorsun: Yani insanlar ölmekle ne oluyorlar, nereye gidiyorlar, yok mu oluyorlar? Bunun cevabı da insanlar ölünce yok olmazlar, onları yaratan Rableri'nin huzuruna hesab vermeye gidiyorlar. Dünyada yaptıkları işlere göre, ya O'nun merhametine kavuşacaklar veya gazabına uğrayacaklar...
Peygamber (asm) gelmeden önce yaşanan karanlık fetret sebebiyle insanlar ve felsefi cereyanlar bu suallere karmakarışık ve yanlış cevaplar veriyorlardı. Onun gelmesiyle ve tebliğ ettiği dini ve Kur'an'ı sayesinde artık herkes bu suallerin cevaplarını gayet açık ve tereddüdsüz bir şekilde biliyor.
Bilmeyen bazı kimseler varsa da onlar, O'nun verdiği cevabları duymamak için inatla kulaklarını tıkayan nasipsiz kimselerdir. Yoksa cevaplar gayet açık ve ortadadır.