Soru

Namaz Kılmayan Müslümanın Diğer İyiliklerinin Ahiretteki Karşılığı

Namaz kılmayan bir kimsenin, ya da başka dine mensup bir kimsenin yaptığı hayır ahirette onu kurtarabilir mi? Namaz kılmayan bir Müslümanın hayrı ile başka bir dine mensup kişinin hayrının ahiretteki karşılığı nasıl olur? Teşekkür ederiz.

Tarih: 1.03.2023 17:19:52
Okunma: 447

Cevap

Namaz, İmandan sonra İslam'ın en mühim rüknüdür, terkine asla göz yumulmaz. Dinen kesinlikle sabit olmuş olan bir hükmü inkâr etmek küfür olduğu gibi, namazın farziyetini inkâr etmek de küfürdür. Binaenaleyh namaza inanmayan kimse Müslüman değildir. Onunla evlenmek caiz olmadığı gibi kestiğini de yemek caiz değildir. Fakat namazın farziyetini inkâr etmez, ancak tembellikten dolayı namaz kılmazsa günahkâr olsa bile Müslüman sayılır. Müslüman olduğu için hayır kapıları açıktır. Namaz kılmamanın günahı ayrı, diğer amellerin sevapları ayrıdır. Kişinin bir günahı yapmış olması diğer sevaplarını etkilemez. Dolayısıyla bir Müslüman, eksikleri, kusurları, hataları, günahları olsa da sevap işlemekten, hayır yapmaktan, güzel ameller işlemekten asla vazgeçmemelidir. Çünkü ahirette hangi amelin bizi kurtaracağını bilemeyiz. Önemli olan imanlı olmaktır. İmanlı bir kişi, günahkar dahi olsa günahının cezasını çektikten sonra yine cennete gidebilir. Ama kafir için bu söz konusu değildir.

İslam dinini kabul etmeyen diğer dinlerin mensuplarına da kafir denilir. Ehl-i kitap olsalar da yine böyledir. İmanın şartları bellidir. Bunların hepsini veya birini inkar eden de kafir olur.

Lügatte, "bir şeyi örtmek, perdelemek, gizlemek ve nimete nankörlük etmek" anlamlarındaki "küfür" kavramı dini bir terim olarak; Hz. Peygamberi ve onun Allah'tan getirdiği kesinlikle sabit olan şeyleri yalanlamak, tevatür yoluyla bize ulaşmış bulunan hükümlerden birini ya da bir kaçını inkâr etmek demektir. Bu anlamda "küfür", "imân" kavramının zıddıdır.

Küfür, en büyük günahtır. Bir insanın iman edilmesi gereken hususların hepsini inkâr ettiğinde küfür eylemini işlemiş olacağı gibi, birini hatta bir âyette yer alan bir hükmü, bir helalı, bir haramı, bir emri veya bir yasağı inkâr etse, yalanlasa, hatta beğenmese, küçümsese veya alay konusu etse yine küfre düşmüş olur. Küfürle alakalı bu izahlara uygun düşen kimselere kafir denilebilir.

Ateist belki de açıkça inkâr ederek kafir ismine en layık kişilerdir. Cehennem 7 tabakadır. Bu noktada inkarın derecelerine göre azabın şiddeti de değişir.

Kafirlerin dünyadaki iyilikleri kendileri ebedi cehennemden kurtaramayacağı Kur’an ve sünnetle sabittir. Fakat o kişinin dünyada yaptığı iyiliklerin karşılığı çoğunlukla dünyada iken verilir. Ahirete kalmış ise cehennemin alt tabakalarında değil de üst tabakalarında azap görebilir. Her şeyin en iyisini Allah bilir.

Kafirlerin dünyada yaptıkları iyilikleri de boşa gitmez. Cehennemin çok tabakalarından daha hafifine girmelerine sebep olur. Bu hususta Bediüzzaman Hazretleri şöyle der:

"Kâfir, kendi ameliyle bu duruma kesb-i istihkak etmiş (hak etmiş) ise de, amelinin cezasını çektikten sonra, ateş ile bir nev' ülfet (alışkanlık) peyda eder (meydana gelir) ve evvelki şiddetlerden âzade olur. O kâfirlerin dünyada yaptıkları a'mal-i hayriyelerine (hayırlı işlerine) mükâfaten, şu merhamet-i İlahiyeye (Allah'ın merhametine) mazhar (nail) olduklarına dair işarat-ı hadîsiye (hadislerden işaretler) vardır." (İşaratü'l-İ'caz, 75)


Etiketler

Alâkalı Sorular

Yorum Yap

Yorumlar