Muhtelif Meseleler

21.04.2021

5669

Musibet Çeşitleri

Musibet nedir? Musibetin çeşitleri nelerdir? Dine gelen musibet ne demektir ? İzah eder misiniz?

* *

**** ****

22.04.2021 tarihinde sordu.

Cevap

Musibet; “insan iradesinin dışında gerçekleşen ve beklemediği şekilde karşılaştığı durum” demektir. Daha çok sabredilmek şartıyla sevap kazandıracak; hastalık, kıtlık, malın eksilmesi veya yok olması, yangın, deprem gibi âfetler, sevdiklerinden birinin ölümü vb. ağır sıkıntı ve insanlardan gelen eziyet ve zulüm gibi şeyler için kullanılır.[1] “Musibet, hedefine isabet eden mermi gibi, insana şiddetle dokunan hâdise ve felaket” diye de tanımlanmıştır. Fakat bunlar genellikle maddi musibetlerdir. Bunların dışında bir de manevi musibetler vardır. Manevi musibetler de genellikle fitnelere, günahlara, iftiralara ve ruhi sıkıntılara sebep olan durumlardır.

Musibet Çeşitleri

  • -Yeryüzüne isabet eden musibetler (deprem, sel, yangın, kuraklık vs.)

  • -İnsana isabet eden musibetler (hastalık, zulüm, işkence, yoksulluk vs.)

  • -Mala isabet eden musibetler (yanma, gasp edilme, çalınma, bozulma, kırılma, kaybolma, iflas vs.)

  • -Dine isabet eden musibetler (şirk, nifak, küfür, isyan vs.)[3]

İlk üç madde isyan etmemek, sabretmek ve teslimiyet göstermek şartıyla musibet olmaktan çıkar, Allah’ın rızasını kazanmaya vesile olduğu için nimet olur. Bunlar içerisinde asıl musibet, dördüncü maddede bahsedilen dine gelen musibetlerdir.

Dini Musibet: En büyük musibet, en zararlı musibet dine gelen musibetlerdir. Dine gelen musibetler ya umumi olur ya da şahsi olur. Mesela vatanın işgal edilmesi, ezanın susturulması, ırz ve namusların ayaklar altına alınması umumi musibetlerdendir. Kişinin küfre düşmesi, münafıklık yapması, büyük günahları hafife alarak işleyebilmesi de dine gelen şahsi musibetlerdir. Dini musibetlerden her vakit Allah’a sığınmak gerekir. Bediüzzaman Hazretleri bu hususta şöyle demektedir:

Asıl musibet, muzır musibet, dine gelen musibettir. Musîbet-i dîniyeden her vakit dergâh-ı İlâhîye ilticâ edip feryâd etmek gerektir. Fakat dînî olmayan musibetler, hakîkat noktasında musibet değildirler. Bir kısmı ihtâr-ı Rahmânîdir. Nasıl ki, bir çoban, gayrın tarlasına tecâvüz eden koyunlarına taş atar. Onlar o taştan hissederler ki, zararlı işten kurtarmak için bir ihtârdır. Memnunâne dönerler. Öyle de, çok zâhirî musibetler var ki; İlâhî birer ihtârdır, birer îkāzdır. Ve bir kısmı keffâretü’z-zünûbdur. Ve bir kısmı gafleti dağıtıp, beşerî olan aczini ve za‘fını bildirerek bir nevi‘ huzûr vermektir.[4]

Bir kulun (Allah esirgesin) dini gitmek suretiyle uğradığı din nurundan mahrumiyeti ve dinsizlik felaketi musibetlerin en şiddetlisidir.[5] Çünkü diğer musibetler sadece geçici dünya hayatının bir bölümünü ilgilendirirken dini musibetler hem bu dünyada, hem kabirde hem de ahirette maddi ve manevi büyük sıkıntı ve azapları netice vermektedir.

Dini musibetler, insanın iç dünyasında, kalb ve ruhunda bulunan manevi yaralardır. Mesela kalbdeki iman zayıflığı, şüpheler, kibir, gurur, riya, şükürsüzlük gibi hastalıklar; bedenen işlenen günahlar ve ibadete karşı tembellikler gibi insanı günaha sokan ve ahirette mesul olarak hesap vereceği her şey dini hastalıklardır.

Dine gelen musibetler ile insanlar Allah’ın (c.c) çizdiği yoldan uzaklaşır. İşte en büyük musibet budur yani kulun Allah’tan uzaklaşmasıdır. Bu öyle bir musibettir ki kişi hem dünyada iken ruhi bir ızdırap çeker bunalımlara girer hem de ahirette büyük azaplara giriftar olur.

Asıl musibet dendiğinde ahirette karşılığında cennet ve sevap verilmeyen musibetlerdir. Çünkü dünyada bu musibete uğrayan ve bundan kurtulamayanlar cehenneme gider. İşte başa gelen bu tür musibetlerin, olayların ahirette güzel bir karşılığı olmadığı için bunlara asıl musibet denilmiştir. Halbuki diğer musibetlere sabrettikçe insan sevap kazanır ve ahirette güzelce ağırlanır ve cennete giderler. Bunların karşılığında cennet olduğu için bunlara musibet denmez. Fakat asıl musibet muzır musibet denilen durumlar ise insanın hem dünya hem de ahiret hayatını mahveder.

İmam Gazali ise insanlara gelen musibetleri üç kısma ayırmıştır.

Birincisi münafıklara gelen hastalık ve musibetlerdir ki Allah’a isyan ettiği için onun başına gelen musibetler azab ve cezadır. İkincisi müminin başına gelen hastalık ve musibetlerdir ki, mümin Allah’tan geldiğini bilip sabrettiği için musibeti günahlarına kefaret olur. Üçüncüsü de şükür makamında olan müminlerin başına gelen musibet ve hastalıklardır ki, o mümin musibet ve hastalıklar esnasında Allah’a hamd ve şükrettiğinden derecesinin yükselmesine vesile olur.[6]


[1] Lisanü'l-Arab, “svb” maddesi, c:1 s: 533-537.

[2] Elmalılı, Hadid 22 tefsir.

[3] İsmail Karagöz vd., Dini Kavramlar Sözlüğü, Diyanet İşleri Başkanlığı, Ankara 2017, s. 473

[4] Bediüzzaman Said Nursi, Lemalar Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s.8

[5] Babanzade Ahmed Naim, Kâmil Miras, Tecrid-i Sarih Tercüme ve Şerhi, Diyanet İşeri Başkanlığı Yay., İstanbul 21019, c. 8, s.334

[6] Babanzade Ahmed Naim, Kâmil Miras, Tecrid-i Sarih Tercüme ve Şerhi, c. 8, s.331.


Paylaş

Facebook'ta paylaş

Whatsapp'da paylaş

Yorumlar (0)

Yorumunuz

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız