Soru

Muharrem Ayı'nın ve Aşura Günü'nün Fazileti

Muharrem Ayı ve Aşura Günü'nün fazileti hakkında hangi rivayetler vardır? İzah eder misiniz?

Tarih: 10.07.2024 10:20:55
Okunma: 460

Cevap

“Muharrem”; "hürmet edilen, haram kılınan, yasaklanan, kutsal olan, saygı duyulan" anlamına gelmektedir.[1] Bu ay içerisinde savaş yapmanın yasaklandığı dört aydan biridir.[2] Buna göre Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) haram ayları zilkade, zilhicce, muharrem ve receb olarak açıklamıştır.

Kur’ân-ı Kerîm’de “muharrem” kelimesi ay ismi olarak geçmemekle birlikte saldırıya uğrama durumu hariç savaşın haram olduğu aylardan söz edilerek bu aylara saygı gösterilmesi emredilmiştir.[3]

Bu ayı Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) “Allah’ın ayı” diye nitelendirilmiştir.[4] Peygamberimiz (s.a.v) bu nitelendirme ile Muharrem ayının faziletine, bereketine işaret etmektedir.

Ayrıca Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) “Ramazan orucu dışında en faziletli oruç, Allah’ın ayı Muharrem’de tutulan oruçtur. Farzlar dışında en faziletli namaz da gece namazıdır.”[5] diyerek Ramazan Ayı’ndan sonra kendisinde oruç tutulan en faziletli ayın bu ay olduğunu belirtmiştir.

Muharrem ayının onuncu günü ise “âşûrâ” diye adlandırılır. İbn Abbas’ın (r.a) rivayetine göre “Resûlullah (s.a.s.) Medine’ye gelince, Yahûdilerin âşûre günü oruç tuttuklarını gördü. Onlara, ‘Bu da ne (niçin oruç tutuyorsunuz)?’ diye sordu. ‘Bu, salih (hayırlı) bir gündür. Allah, o günde İsrailoğullarını düşmanlarından kurtardı. (Şükür olarak) Mûsâ o gün oruç tuttu.’ dediler. Resûlullah (s.a.s.) da, ‘Ben Mûsâ’ya sizden daha yakınım’ buyurup o gün oruç tuttu ve Müslümanlara da tutmalarını tavsiye etti.”[6]

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) Müslümanlara bu orucu tutmalarını emretmiş, Ramazan orucunun farz kılınmasıyla birlikte bu orucu isteğe bırakmıştır.[7]  Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) bu mübarek günde oruç tutmanın geçmiş yılın günahlarına kefaret olacağını şöyle ifade etmiştir. “Âşûrâ günü orucunun önceki yılın günahlarına keffâret olacağını umarım.”[8]

Ancak hemen şunu da belirtmek gerektir ki Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) Yahudilere benzememek ve onlara muhalefet etmek için ertesi sene âşûrâ orucunu Muharremin dokuzuncu günü de tutacağını söylemesi[9]; bu orucun Muharrem ayının dokuzuncu ve onuncu veya onuncu ve on birinci günlerinde iki gün olarak tutulmasının daha doğru olacağına işaret etmektedir. Bu rivayetler şöyledir;  “Aşûre orucunu tutun; ancak bir gün ön­ce veya bir gün sonra da tutmak sûretiyle yahudîlere mu­hâlefet edin!”. [10] ve “Gelecek seneye kadar yaşayacak olursam, muharrem ayının dokuzuncu günü oruç tutarım.”[11]

Bu sebeple Hanefî ve Mâlikî mezheplerinde Muharremin dokuzuncu günü ile birlikte onuncu günü ya da onuncu günü ile on birinci günü oruç tutulması sünnet kabul edilmiştir.

Şâfiî mezhebinde ise bu ayın dokuz ve onuncu günlerinde oruç tutmak müstehap kabul edilmiştir.

Hanefî mezhebine göre Muharremin sadece onuncu günü oruç tutulması yahudileri taklit etme anlamına gelebileceği için mekruhtur. Hanefiler dışındaki cumhura göre ise onuncu günü oruç için tahsis etmek mekruh değildir. [12] 

Aşûra Günü’nde gerçekleşen bazı hadiseler ise şöyledir;

  1. Allah Hz. Musa'ya (a.s.) aşura gününde bir mucize ihsan etmiş, denizi yararak Firavun ile ordusunu sulara gömmüştür.
  2. Hz. Nuh (a.s.) gemisini Cûdi Dağı'nın üzerine aşure gününde demirlemiştir.
  3. Hz. Yunus (a.s.) balığın karnından aşure günü kurtulmuştur.
  4. Hz. Âdem'in (a.s.) tövbesi aşura günü kabul edilmiştir
  5. Hz. Yusuf (as) kardeşlerinin atmış olduğu kuyudan aşura günü çıkarılmıştır.
  6. Hz. İsa (as) o gün dünyaya gelmiş ve o gün semâya yükseltilmiştir.
  7. Hz. Davud'un (a.s) tövbesi o gün kabul edilmiştir.
  8. Hz. İbrahim'in (a.s.) oğlu Hz. İsmail (as) doğmuştur.
  9. Hz. Yakub'un (a.s.) oğlu Hz.Yusuf (as)'ın hasretinden dolayı kapanan gözleri o gün görmeye başlamıştır.
  10. Hz. Eyyûb (a.s.) hastalığından o gün şifaya kavuşmuştur.[13]

[1] M. Kamil Yaşaroğlu, “Muharrem” mad., DİA, Ankara 2020, c.31, s.4-5

[2] Buhârî, “Bedʾü’l-ḫalḳ”, 2; Ebû Dâvûd, “Menâsik”, 67

[3] el-Bakara 2/191, 194, 217; el-Mâide 5/2, 97; et-Tevbe 9/5, 36

[4] Müslim, Sıyâm, 202-203

[5] Müslim, Sıyâm, 202-203

[6] Buhârî, Savm, 69; Müslim, Sıyâm, 127-128

[7] Buhârî, Savm, 69 [2001]; Müslim, Sıyâm, 113-126 [1125-1129])

[8] Müslim, Sıyâm, 196-197

[9] Müslim, Sıyâm, 133-134

[10] Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 1/241

[11] Müslim, Siyam 134. Ayrıca bk. İbni Mâce, Siyam 41

[12] Vehbe Zuhayli, İslam Fıkhı Ansiklopedisi, c.3, s.130

[13] Diyarbekri, Tarihu'l-hamis, 1/360; Sahih-i Müslim Şerhi 6/140


Yorum Yap

Yorumlar