Soru

Sekizinci Reşha'nın Şerh ve İzahı / 19. Söz

19. Söz Mucizat-ı Ahmediyye Risalesinin Sekizinci Reşha'sını kısaca açıklar mısınız?

Tarih: 22.11.2024 10:28:45

Cevap

19. Söz'ün 8. Reşhasını cümle cümle kısaca izah edelim. Şöyle ki:

Sekizinci Reşha: Bilirsin ki: Sigara gibi küçük bir âdeti, küçük bir kavimde büyük bir hâkim, büyük bir himmetle ancak dâimî kaldırabilir.

Bilirsiniz ki; sigara gibi küçük bir âdeti, küçük bir kavimde büyük bir yönetici, büyük gayret göstermekle ancak tamamen kaldırabilir.

Hz. Üstad'ın buradaki küçük bir âdet demesi bizi yanıltmasın. Buradaki küçüklük cahiliye devrinde çocuklarını diri diri toprağa gömmek gibi çok büyük zulümlerin yaşandığı bir toplumun sapkın âdetlerine nispetle söylenmiştir. Yoksa günümüzde, içinde binlerce çeşit zararlı madde bulunduğu kesin olarak ispatlanmış, haram olduğuna fetva verilmiş, kişilere, topluma ve ekonomiye gayet zararlı olan sigara ve türevleri küçük ve basit birer âdet değildir.

Günümüzde devlet nezdinde sigara ve zararlı alışkanlıkları önlemek için onca tedbirler alınmış, kimi mekânlarda yasaklanmış, vergilerle çok pahalı hale getirilmiş ve üzerinde ‘Sigara içmek öldürür’ yazılmış olduğu halde sigaranın topludan kaldırılmasına muvaffak olunamadı. Umumda böyle olduğu gibi küçük bir okulda da, okul müdürünün öncülüğünde sigara gibi bir kötü alışkanlığı kaldırmak için ne kadar gayret edip çalışması yapılsa da maalesef yine istenilen noktada tam bir başarı elde edilememektedir. Nitekim Sultan 4. Murad tütünü yasaklamak için çok uğraşmış, lâkin başarılı olamamıştır. 

Halbuki bak! Bu zât, büyük ve çok âdetleri; hem inâdcı, mutaassıb büyük kavimlerden, zâhirî küçük bir kuvvetle, küçük bir himmetle, az bir zamanda ref‘ edip, yerlerine öyle secâyâ-yı âliyeyi ki; dem ve damarlarına karışmış bir sûrette, sâbit olarak vaz’ ve tesbît ediyor. Bunun gibi daha pek çok hârika icrââtı yapıyor.

Hâlbuki bak! Peygamberimiz (sav) büyük ve çok âdetleri; üstelik âdetlerine körü körüne bağlı inatçı büyük kavimlerden, görünüşte küçük bir kuvvetle, küçük bir gayretle, az bir zamanda kaldırıp, yerlerine yüksek ahlakı, harika huy ve karakterleri yerleştirmiştir. Öyle ki âdeta kan ve damarlarına hatta iliklerine kadar o güzel ahlakı işletmiş, sabit olarak hayat tarzı olarak yetrleştirmiştir. Bunun gibi daha pek çok hârika icrââtı yapmıştır.

Yani Sevgili Peygamberimiz (sav); zahiri küçük bir kuvvetle inatçı büyük kavimlerin hayat tarzları haline gelmiş kötü âdetlerini kökünden kaldırıp yerlerine yüksek ahlakı çok kısa bir zamanda yerleştirmiştir.

Hz. Peygamber (sav), İslâmiyet’in “cahiliye dönemi” diye adlandırdığı bir devirden medeniyet dönemine geçişi sağlamıştır. Atalarının geleneksel dinine ve dünya görüşüne karşı yeni bir inanç ve anlayışla ortaya çıkan İslâm dini, politeist (çok tanrıcılık) bir inanç ve uygulamaların hâkim olduğu toplumda tevhid inancını getirmekle beraber toplumsal ve bireysel hayatta çok büyük ve hayırlı inkılâplar gerçekleştirmiştir.

İnsanların, soyların ve kabilelerin adaletsiz statü ve üstünlüklerinin kabul gördüğü, kadınların alınıp satılan birer eşya olarak görüldüğü bir devirde, “Ey insanlar, hepinizin atası birdir, kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur, üstünlük kişinin kendi çabası ile gerçekleşen takvadadır.”[1] Hadis-i şerifinde buyrulduğu üzere; kabileler ve soylar arası eşitliği, kadın ve erkeğin hak ve sorumluluklar çerçevesinde eşitliğini ve bireysel değerlerin ön plana çıkarılmasını temin etmesi, toplumsal değişimdeki misallerden birer örnektir.

İşte şu asr-ı saadeti görmeyenlere, Cezîretü’l-Arab’ı gözlerine sokuyoruz. Haydi, yüzler feylesofları alsınlar, oraya gitsinler, yüz sene çalışsınlar. O zâtın, o zamana nisbeten bir senede yaptığının yüzde birisini acaba yapabilirler mi?

İşte şu saadet asrını görmeyenlere, Arap yarımadasını gözlerine sokuyoruz. Haydi, yüzler filozoflarını alsınlar, oraya gitsinler, yüz sene çalışsınlar. O Zâtın (sav), o zamana kıyasla bir senede yaptığının yüzde birisini acaba yapabilirler mi?

Peygamber Efendimiz (sav) o zamanda yaptığı harika icraatlerle, cahillik ve vahşilikle yoğrulmuş, korku dolu Arap yarım adasını en üst medeniyet seviyesine çıkarmıştır. Sigara gibi küçük bir âdeti tiryakisi olanlara terk ettirmek bile çok zahmetliyken, binlerle kötü âdetlere sarılmış öfkeli ve inatçı bir toplumun âdetlerini 23 sene gibi çok kısa bir sürede kaldırıp yerlerini yüksek ve nezih ahlaklarla ve âdetlerle doldurarak o asrı saadet ve mutluluk asrına çevirmesi, O'nun (sav) davasının hak olduğunun en açık delillerindendir.

Peygamber Efendimizin (sav) oluşturduğu saadet asrını görmek istemeyenler yüzler bilim adamlarını, filozoflarını alsınlar Arap yarımadasına gitsinler. Farklı mbir ve ideolojiyi kabul ettirmek için  yüz sene çalışsınlar. Acaba Sevgili Peygamberimizin (sav) o zamana kıyasla bir yılda yaptığı harika inkılab ve değişimlerin yüzde birisini yapabilirler mi? Elbette yapamazlar. 

Demek bu harika değişim ve dönüşümün sırrı; İslâm dininin hakkaniyeti, Hz. Peygamberin (sav) hak peygamber oluşu ve Kur'ân'ın Allah kelamı oluşunun apaçık delilidir. Aksi halde bu toplumsal değişimi temin etmek mümkün değildir. 


[1] Beyhakî, 2003: VII, 125


Yorum Yap

Yorumlar