İbn Abbas, İkrime ve Ali b. Hüseyin’den gelen rivayetlere göre mîk “ubeyd” (kulcağız), îl de “Allah” demek olup Mikaîl ismi “ubeydullah” (Allah’ın kulcağızı) mânasına gelmektedir.[1] Kur'an'da meleklerin büyüklerinden ve peygamberlerinden sayılan Hz. Mikail'in ismi, açıkça bir kere Bakara Suresi'nin 98. âyetinde Hz. Cebrail'in ismiyle birlikte geçmektedir. Sevgili Peygamberimizin (sav), bir hadisinde şöyle dediği rivayet edilmiştir:
“Her peygamberin gök ehlinden iki, yer ehlinden iki veziri olur. Benim gök ehlinden vezirlerim Cebrâil ile Mîkâil, yer ehlinden vezirlerim de Ebû Bekir ile Ömer’dir” [2]
Bedir Gazvesi’nde müminlerin yardımına gelen melek ordusunun kumandanlarından birinin de Mîkâil olduğu rivayet edilmiştir.[3] Bediüzzaman Hazretleri bu konuda şöyle demektedir:
Hem nakl-i sahîh-i kat‘î ile Aşere-i Mübeşşere’den İran fâtihi Sa‘d ibn-i Ebî Vakkâs haber veriyor ki: “Gazve-i Uhud’da Resûl-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın iki tarafında, iki beyaz libâslı, ona nöbetdâr gibi muhâfız sûretinde gördük. İkisi de anlaşıldı ki meleklerdir. Ve Hazret-i Cebrâîl ile Mîkâîl olduğunu anladık.” Acaba böyle bir kahramân-ı İslâm gördük dese, görmemek mümkün müdür?[4]
Ayrıca Bediüzzaman Hazretleri Mikaîl’in Alehhisselamın da aralarında bulunduğu dört büyük meleği dualarında şefaatçi yaptığını şöylece aktarmaktadır;
Bir gün bir duâda, “Yâ Rabbi! Cebrâîl (as), Mîkâîl (as), İsrâfîl (as) ve Azrâîl (as) hürmetlerine ve şefâatlerine, beni cin ve ins şerlerinden muhâfaza eyle!” meâlinde duâyı dediğim zaman..[5]
Hadislerde de ismi geçen bir melek olan Mikail (as) hakkında pek çok rivayet bulunmaktadır. Bu rivayetlerde anlatılanlara göre Hz. Mikail, insanoğlunun ve diğer canlıların rızıkları, yağmurların yağması, bitkilerin bitmesi gibi işlerle görevlidir.[6] Bediüzzaman Hazretleri ise bu hususa şöyle değinmektedir:
Meselâ, Hazret-i Mîkâîl yeryüzü tarlasında ekilen masnûât-ı İlâhiyeye, Cenâb-ı Hakk’ın havliyle, kuvvetiyle, hesabıyla, emriyle bir nâzır-ı umûmîhükmündedir. Ta‘bîr câiz ise, umum çiftçi-misâl melâikelerin reisidir. [7]
[1] Müsned, V, 16; Buhârî, “Tefsîr”, 2/6
[2] Tirmizî, Menakıb, 17
[3] Müsned, I, 147
[4] Bediüzzaman Said Nursi, Zülfikar, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s.285
[5] Bediüzzaman Said Nursi, Asay-ı Musa, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s.66
[6] Ebu Muhammed Mahmud b. Muhammed b. Ahmed Subki,(v. 135211933), el-Menhelü’l-ʿaẕbü’l-mevrûd Şerhu Süneni Ebi Davud, el-Mektebetü'l-İslamiyye, Riyad, t.y., c. 7, s. 178.
[7] Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s.191

