Bazı insanlar, “Ben bir yaratıcının varlığına inanıyorum. Fakat melekler gibi görünmeyen varlıkları aklım almıyor.” diyorlar. Böyle bir insanın meleklerin varlığına dair şüphesini nasıl giderebiliriz?
Melekler gözle görülmeyen, mânevî bir nurdan yaratılmış yüce varlıklardır. Sevgili peygamberimiz “Melekler nurdan yaratılmışlardır.” (Müslim, Zühd-10) hadisiyle buna işaret etmiştir. Kur’an’ın pek çok ayetleriyle meleklerden bahsetmesi, yine Kur’an’ın bir melek olan Cebrail (as) aracılığıyla getirilmesi ve insanların canlarını bir melek olan Azrail (as) tarafından alınıyor olması gibi hakikatler Müslümanlar için meleklerin varlığına iman etmenin en önemli sebepleridir. Şu dünyada dört şeyi dikkatle düşünürsek meleklerin var olması gerektiğini anlarız.
Birincisi: Allahu Teala’nın her yeri canlılarla doldurmasıdır. Kutuplardan çöllere, dağ başlarından deniz diplerine, en büyük balinalardan en küçük mikro organizmalara kadar her tarafta sayısız miktarda canlılar vardır. Hayata bu kadar önem verip her tarafı canlılarla dolduran Allah, elbette hadsiz gökleri bomboş bırakmamıştır. Oralarda yaşayabilecek, yani yeme içme ve teneffüse ihtiyaçları olmayan, varlıklarıyla oraları şenlendirecek melekleri yaratmıştır.
İkincisi: Allahu Teâlâ, yarattığı bütün harika sanatlarını, akıl ve şuur sahiplerinin o sanatları görüp anlaması ve kendisine hayran olmaları için yaratmıştır. Eğer yedi kat göklerde, oralarda yaşayabilecek özellikte canlılar olmazsa, oralarda bulunan sanat eserleri seyircisiz ve manasız kalmış olur. Bir ressamın resimlerini sergilemek üzere bir resim sergisi açıp sonra da gelen ziyaretçileri içeri almadığını düşünebilir miyiz? İşte melekler, yedi kat göklerde bulunan âlemlerdeki ilâhî sanatları seyredip ibret almak, Allah’ın sevgisiyle dolarak onu zikredip övmek üzere yaratılan şerefli yüce kullardır. Böyle olduklarını bize Kur’an-ı Kerim, “Doğrusu melekler ikram olunmuş (şerefli) kullardır.” (Enbiya, 26-27) ayetiyle haber vermektedir.
Üçüncüsü: Hayat o kadar manevî ve ince bir sanattır ki, onun ne olduğunu düşündüğümüzde tanımlamakta zorluk çekeriz. Hâlbuki Allah, bu ince sanatı, hayatın o ince yapısına çok uzak görünen toprak ve sudan yaratmaktadır. Öyleyse, hayat gibi ince, mânevî bir varlık olan ve hayata daha yakın olan nur maddesinden, melaike adında canlılar yaratılması akla gayet uygundur. Yukarıda geçtiği gibi, peygamberimiz de bunu haber vermiştir.
Dördüncüsü: Meleklerin var olduğuna dair önemli delillerden biri de onların varlığı hakkında bütün semavî dinlerin ittifak etmesidir. Hatta diğer bütün dinlerde de böyle manevî canlıların varlığına inanılır. (Bkz. Sözler, 29. Söz Melaike Bahsi)