Günümüzde ‘Kürt Meselesi’ olarak anılan problem ne yazık ki yıllardan beri memleketimizin kanayan bir yarası durumundadır. Bu gün bu meselenin çözümü noktasında bütün düşünce sahiplerinin bir şeyler üretmeye başlaması ve olumlu yaklaşımlara girilmiş olması da sevindirici bir durumdur.
Biz de fikrî plandaki bu çözüm çalışmalarına Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin değerli fikirlerinden istifade ederek yapacağımız bir hulasa ile katkıda bulunmaya çalışacağız. Çünkü kendileri doğu medreselerinde yetişmiş, doğunun problemleri için fikirler üretmiş, son devrin büyük bir İslam âlimidir.
Öncelikle, sosyolojik açıdan bir durum tesbiti yapacak olursak; bölgede eskiden beri dini dersler veren medreselerin bulunması ve yöre halkının mâlî yönden bu medreseleri destekleyip talebelerin ihtiyaçlarını karşılamaları, Kürt halkının din ve din eğitimi konusundaki hassasiyetlerini göstermektedir. Bu bölgede din duygusu kalplere oldukça hâkim durumdadır.
Türkler ve Kürtler bin seneden beri cihat arkadaşıdırlar. Tarih boyunca bir arada uyum içinde yaşamaları, Alpaslan’a Malazgirt savaşında asker vermeleri, İran ve Osmanlı arasında kaldıklarında meşhur kürd âlimlerinden İdris-i Bitlisi’nin gayretiyle Yavuz Sultan Selim’in tarafını seçerek Osmanlı’ya bağlanmaları gibi birçok hadiseler Türkler ve Kürtlerin iki kardeş millet olduklarına şahittirler.
Coğrafik olarak baktığımızda yörenin birinci dereceden komşularının İranlılar, Araplar, Kafkaslar olduğunu görürüz. Birbirlerine komşu, kardeş ve muhtaç olan bu toprakların ortak paydalarının din olduğunu ve bu konuda birbirlerinden fazlaca etkilendiklerini rahatlıkla söyleyebiliriz. Ayrıca, Kürt halkının asırlardır kendi dillerini ve milliyetlerini korudukları da bir gerçektir.
Kürdlerin, yaradılış itibariyle harikulade bir yiğitlik ve cesaret kabiliyetleri vardır. Buna şahit küçücük meselelerde/işlerde dahi hayatlarını feda edebilmeleridir. Din adamlarına, hocalara ve büyüklerine karşı ileri derecede bir hürmete sahiptirler.
Bütün bu tarihi geçmişe ve olumlu taraflara rağmen yaklaşık bir asırdır uygulanan yanlış politikalar ve batılıların içimize attığı fitne tohumları sebebiyle Türk-Kürt kardeşliği ciddi bir şekilde ne yazık ki yaralar almış durumdadır. Fakat bu yaraların kapanmaması için de hiçbir sebeb yoktur ve doğru politikalar takip edildiği takdirde gayet kolay kapanacaktır inşaallah.
Çözüm Teklifleri
1.Dikkatleri, bir buçuk milyar Müslüman’ın kardeşliğini ve manevi yardımlarını kazandıran İslamiyet milliyeti fikrine çekmek. Gerçek ve en büyük milliyetimizin İslâmiyet olduğunu; Arab, Türk, Kürd, Arnavut, Çerkez ve Laz gibi bütün Müslüman milletlerin en kuvvetli ve hakikatlı bağlarının ve milliyetlerinin, İslâmiyet'ten başka bir şey olmadığı düşüncesini kalplere yerleştirmek.
2.Dışlayıcı tavırlar içeren olumsuz milliyetçi duygularla, ön yargılarla birbirimize yabani bakmamak ve birbirimizi düşman gibi görmemek.
3.Doğu bölgemizde din eğitimine büyük ağırlık vermek, din ilimleri ile fen ilimlerini birlikte okutmak.
4.Kürtlerin bildiği, alışık olduğu ve onlara çekici gelen ve şevklendirici olan medrese ismi altında dini eğitim vermek. Bu medreselerdeki eğitimin, Arapça, Türkçe ve Kürtçe’in üzerine bina edilmesi. Üstad Bediüzzaman’ın ifadesiyle, “Lisan-ı Arabî vâcib, Kürdî caiz, Türkî lâzım kılmak.”
5.Bu eğitim kurumlarında Türklerin ve Kürtlerin güvenini kazanmış Kürt âlimlerini istihdam etmek veya mahalli dili bilen eğitimcileri kullanmak
6.Kürtlere uygun bir eğitim modeli sunmak. Bu da onları iyice tanımakla olur. Onların kabiliyetlerini keşfetmekle mümkündür. Zira bir elbise, tek bir model herkese uymayabilir.
7.Bu eğitim kurumlarından alınan diplomanın kullanılabilir olması. Oralardan mezun olan insanların iş güç sahibi ve toplumun münevver fikir önderleri olabilmelerinin sağlanması.
8.Yöre halkına verilen sözlerin tutulması, buralara yapılacak hizmetlerde ihmal göstermemek, yöre halkının şu ana kadar olan kayıplarını gidermeye çalışmak, empati yaparak (kendini onların yerine koyarak) hallerini dinlemek, yöre illerine ve âlimlerine gelecek sunabilmek de ileri gelenlerin yapması gereken işler arasındadır.
Kısaca;
1-başta yöre halkında ve tüm memleketimizde İslam kardeşliği duygusunun güçlendirilerek,
2-hususen doğuda dini eğitimin ve
3-refahın yükselmesine ağırlık verilerek,
4-insanların dil ve milletini ifade edebilme özgürlüğü gibi en fıtri haklarına getirilen sınırlamalar kaldırılarak,
5-ayrılık-gayrılık düşüncesi veren yanlış politikalara son verilerek çözümler üretilmelidir.
6-Son olarak bu büyük problemin çözümü için Allah’a hep birlikte dua etmek. Cenab-ı Allah en kısa zamanda bu yaramızın tedavi olmasını nasib eylesin, amin.