Soru

Konyalı Mehmet Vehbi Efendi ve Tefsiri

Bediüzzaman Hazretlerinin Konya'lı Mehmet Vehbi Efendi ve tefsiri hakkındaki görüşleri nelerdir?

Tarih: 17.04.2025 11:17:04

Cevap

Mehmed Vehbi Efendi, üyesi bulunduğu Meclis-i Meb‘ûsan’ın 1911’de feshi üzerine memleketi Konya’ya dönerek tefsirini yazmaya başlamış ve dört yıl süren bir çalışma sonunda 1915’te on beş cilt olarak Hulasat'ül Beyan Fi Tefsir'il Kur'an  tefsirini tamamlamıştır. Dirâyet metoduyla yazılan eserin dili ağır olduğu halde eser halk tarafından çok sevilmiş ve tutulmuştur. Elmalılı Muhammed Hamdi, “Benim tefsir, hocanın tefsirine göre bâkir mazmunlar, ince ilmî ve felsefî neşelerle dolu olduğu halde yine o rağbette. Allah’ın ona bir lütfu bu.” demiştir.[1]

Bediüzzaman Hazretleri Kastamonu’da iken yazdığı bir mektupta Vehbi Efendi’nin, İhlas Risalesini okuduğunda hayran olduğunu şöyle ifade eder:

Hâfız Ali’nin mektubunda yazdığı şu fıkra, Konya âlimlerinin Risâle-i Nûr’u yazmakta ve takdîr etmekte olduklarını ve tefsîr sâhibi Hoca Vehbî’nin Risâle-i İhlâs karşısında mağlûbiyetle beraber, Risâle-i Nûr’a karşı hayran ve takdîrkâr olması münâsebetiyle, Hâfız Ali demiş: “Risâle-i Nûr’un bir kerâmetidir. Öküze, ata et ve aslana ot atmaz. Öküze, ata ot verir, aslana et verir. O aslan hocanın en evvel İhlâs Risâleleri eline geçmiş. [2]

Yine Üstad Hazretleri, Emirdağ’da iken kaleme aldığı bir fıkrada da bahsi geçen tefsirden övgüyle şöyle bahseder:

Cenâb-ı Hakk’a hadsiz şükür olsun ki, çoktan beri beklediğim bir ciddî yardım, Konya ulemâsından görülmeye başladı. Başta çok mübârek tefsîrin çok muhterem ve kıymetdâr sâhibi olan Hoca Vehbî Efendi olarak, Risâle-i Nûr’u takdîr edip alâkadârlık gösteren bütün Konya ve civârı ulemâlarını, bütün kazançlarıma ve duâlarıma şerîk ettim. Isparta kahramanları gibi, Konya’nın mübârek âlimleri Risâle-i Nûr’a sâhib çıktıklarından, daha dünyaca, vazîfe-i nûriyece bir endîşem kalmadı. O mübârek ve kuvvetli ellere Risâle-i Nûr’u emânet edip râhat-ı kalb ile kabrime gidebilirim.[3]

Bediüzzaman Hazretlerinin Barla’da iken talebesi olan Bedre’li Hoca Sabri’nin Üstad’a yazdığı bir mektupta ise Vehbi Efendi’nin daha sonraları Risale-i Nur’dan istifadesine dikkat çektiğini şöyle görmekteyiz:

Öyle ümîd ediyoruz ki, az bir zamanda Konya vilâyeti fevkalâde yüksek bir Medrese-i Nûriye olacaktır. Başta Vehbi Hoca olmak üzere diğer bütün âlimler, birisinden başka Risâle-i Nûr’a boyun eğerek takdîrâne ders almak istiyorlar. [4]

Hazret-i Üstad, Konya’ya gönderdiği mektuplarda hususen Vehbi Efendi’yi ismen zikrettiğini de çoklukla görmekteyiz.

Konyalı Sabrî’nin Re’fet’e yazdığı mektûbunu gördüm, ondan bildim ki, bu Sabrî, öteki Sabrî gibi gāyet hâlis ve samîmî ve çalışkan bir Nûrcudur. Bin bârekâllah, hem ona, hem onu teşvîk ve teşcî‘ eden ve hocaların yüzlerini ak eden Konya âlimlerine. Başta müfessir mübârek Hoca Vehbî olarak onlara ve oradaki nûr şâkirdlerine çok selâm ederiz ve bu mübârek şuhûr-u selâsede duâlarını isteriz.[5]

Başta müfessir hâcı ve hoca Vehbî Efendi ve Konya ulemâsının nûrlara karşı hüsn-ü teveccühleri ve tasdîkkârâne münâsebetleri…[6]


[1] https://islamansiklopedisi.org.tr/hulasatul-beyan

[2] Kastamonu Lahikası, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s. 325-326.

[3] Emirdağ Lahikası, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, c. 1, s. 249-250.

[4] Emirdağ Lahikası, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, c. 1, s. 409.

[5] Emirdağ Lahikası, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, c. 2, s. 98.

[6] Emirdağ Lahikası, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, c. 3, s. 419.


Yorum Yap

Yorumlar