Abdullah dedi ki: Babam Ömer İbnu'l-Hattab (ra) bana şunu anlattı: (...) Sonra tekrar sordu: “Bana ihsan hakkında bilgi ver?” Hz. Peygamber (sav) açıkladı: “ İhsan, ALLAH'ı sanki gözlerinle görüyormuşsun gibi ALLAH'a ibadet etmendir. Sen O'nu görmesen de O seni görüyor.” Adam tekrar sordu: “Bana kıyamet(in ne zaman kopacağı) hakkında bilgi ver?” Hz. Peygamber (sav) bu sefer: “Kıyamet hakkında kendisinden sorulan, sorandan fazla bir şey bilmiyor.”karşılığını verdi. Yabancı: “Öyleyse kıyamet alametlerinden haber ver!” dedi. Hz. Peygamber (sav) şu açıklamayı yaptı: “Köle kadınların efendilerini doğurmaları, yalın ayak, üstü çıplak, fakir davar çobanlarının yüksek binalar yapmada yarıştıklarını görmendir.” Bu söz üzerine yabancı çıktı gitti. Ben epeyce bir müddet kaldım. Hz. Peygamber (sav), “Ey Ömer, sual soran bu zatın kim olduğunu biliyor musun?” dedi. Ben; “ALLAH ve rasulü daha iyi bilir.” deyince şu açıklamayı yaptı: “Bu, Cebrail Aleyhisselam'dı. Size dininizi öğretmeye geldi.” (Müslim, İman 1)
Yukarıdaki hadiste geçen köle kadınların efendilerini doğurması ve çobanların yüksek binalar yapmasını nasıl anlamalıyız?
Bu hadisin şerhinde alimler değişik açıklamalar yapmışlardır. Bu açıklamaları Kütüb-i Sitte Tercüme ve Şerhi'ni yapan İbrahim Canan aşağıdaki şekilde derlemiştir. Aynen aşağıya alıntılıyoruz.
“Köle kadınların efendilerini doğurması: Bundan çıkarılan muhhtelif mânalardan, İbnu Hacer tarafından tercih edilen birine göre kıyamete yakın, ukuk artacak yani evlatlar annelerine, efendinin kölesine yaptığı tarzda, kötü muamele yapacaktır. Bir diğer yoruma göre de köle kadınlardan doğan çocuklar en yüksek makamlara çıkarak, komutan, vâli, sultan... olacaklar. İslâm tarihi böylesi büyüklerin örnekleriyle doludur.
İbnu Hacer, kıyamete yakın ictimaî nizamın iyice bozularak ahvalin tersine döneceğini, süfelânın (cemiyetteki ayak takımının) itibarlı makamları ele geçirerek hâkim mevkiye geçeceklerini anlar ve bu mânânın hadîsten çıkarılabilecek mânâların en doğrusu olduğunu, zira, hadîsin devamında beyan edilen, çobanların zenginleşip bina yarışına girmesi vaziyetinin de ictimai bozulmaya delîl olarak bunu teyîd ettiğini söyler.
Davar çobanlarinin bina yarıştırması: Bu husus da bizzat hâdislerle te'yîd edilen istikballe ilgili bir ihbardır, bir mucizedir. Hadîsin Kütüb-i Sitte dışında kalan diğer hadîs mecmualarında rivayet edilen farklı şekillerinde yer alan başka açıklamaları da nazar-ı dikkate alan âlimler fakir köylülerin zenginleşip, zorla idareyi ele geçireceğini anlar. “Nebat (köylü Araplar) ahalisinin kibarlaşıp şehirlerde köşkler edinmeleri dinin (yani İslâm'ın getirdiği değerler sisteminin) inkılabı (altüst olması) demektir" hadis-i şerifini de nazar-ı dikkate alan Kurtubî, hadîs üzerine şu açıklamayı yapar: “Burada ictimaî ahvâlin tebeddül edip değişeceği haber verilmektedir. Bu bilhassa bådiyede yaşayanların (köylülerin, göçebelerin) devlet işlerini istila edip, zorla memlekete hâkim olmalarıyla gerçekleşir. Bunlar, kurdukları hâkimiyet sonucu zenginleşirler ve bütün himmetlerini binalar dikmeye ve bununla övünmeye sarf ederler. Bu duruma, içinde bulunduğumuz şu zamanda şâhid olduk.",
Hz. Peygamber'in (asm) bu hadisinde Batı tipi demokrasi rejimlerinin ihbar edildiğini anlayanlar da mevcuttur.”[1]
[1] İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ, Ankara, 1995, C: 2, s: 221-222.