Kıyamet nasıl kopacak? Neler olacak? Kimler kurtulacak?
Kur’an- Kerim kıyametin nasıl kopacağını bize pek çok sure ve ayetleriyle dehşetli bir şekilde tasvir eder. Bazı sureler, doğrudan kıyamet hadiselerini anlatarak başlar. Altı surenin kıyamet ve ahret hakkında verdiği malumatı aşağı aldık. Kıyamet tamamen kâfirlerin başına kopacak ve müminler o dehşeti dünyada görmekten kurtulacaklardır. Bize bunu Peygamberimiz (sav) şöyle müjdelemiştir:
“Kıyamet müminlerin başında kopmaz. Cenab-ı Allah kıyametin kopmasına yakın bir zamanda bir rüzgâr gönderir. O rüzgârın dalgalanmasıyla imanı olan hiçbir mümin kalmayacak, ruhunu teslim edecektir. Allah onlara rahmet eylesin.”
Burada akla şöyle bir soru geliyor: “Acaba berzah âlemine giden ruhlar, bütün kainatı sarsacak olan kıyameti görüp etkilenmeyecekler mi?”
Bu suale Üstad Bediüzzaman Hazretleri şöyle cevab veriyor:
“Nasıl ki bir insan, sıcak bir yerde iken, dışarıda kar ve tipi içinde titreyenleri görse, akıl ve vicdan itibariyle etkilenir. Öyle de: alem-i berzahtaki ruhlar, kâinatla alâkadar oldukları için, kâinatın bu en büyük hadisesinden derecelerine göre etkilenmelerini; azab ehli ise acı çekerek, saadet ehli ise hayret içinde, ilgiyle, belki bir cihette müjdelenerek etkileneceklerini, Kur'an’ın işaretleri gösteriyor.
Zira Kur'an-ı Hakîm, her zaman kıyametin acaib hallerini tehdid suretinde bahsediyor. "Göreceksiniz..." diyor. Hâlbuki dünyada onu görenler, kıyamete yetişenlerdir. Demek, kabirde cesedleri çürüyen ruhların da Kur'an’ın o tehdidinden hisseleri var.” (15. Mektub)
KIYAMETTEN BAHSEDEN SURELER
TEKVİR SÛRESİ
Rahmân, Rahîm olan Allah’ın ismiyle
1-Güneş, dürüldüğü (ışığı giderildiği) zaman!
2-Ve yıldızlar, (karartılarak) döküldüğü zaman!
3-Ve dağlar, yürütüldüğü zaman!
4-Ve yüklü develer, başıboş bırakıldığı zaman!
5-Vahşi hayvanlar, bir araya toplandığı zaman!
6-Denizler, tutuşturulduğu zaman!
7-Nefisler, birleştirildiği (ruhlar, bedenlerle bir araya getirildiği) zaman!
İNFİTÂR SÛRESİ
Rahmân, Rahîm olan Allah’ın ismiyle
1-Gök, yarıldığı zaman!
2-Yıldızlar, (dökülüp) saçıldığı zaman!
3-Denizler, (birbirine) açıldığı (ve yeryüzü düzlenerek hepsi bir deniz olduğu) zaman!
4-Kabirler, alt üst edildiği (ölüler diriltilip çıkarıldığı) zaman!
5-(O gün) her nefis, neyi (yapıp) öne sürdüğünü ve (neyi yapmayıp) geri bıraktığını bilir!
İNŞİKĀK SÛRESİ
Rahmân, Rahîm olan Allah’ın ismiyle
1, 2-Gök yarıldığı ve Rabbi(nin emri)ne kulak verip de, (bu itâate) lâyık kılındığı zaman!
3, 4, 5-Yer uzatıl(ıp dümdüz yapıl)dığı, içindekileri atıp boşaldığı ve Rabbi(nin emri)ne kulak verip de, (o da bu itâate) lâyık kılındığı zaman!
6-Ey insan! Şübhesiz ki sen (o gün), Rabbine (kavuşuncaya) kadar çabalamakla didinip durucusun! Nihâyet onunla (o yaptığın amelle) karşılaşacak olansın!
7, 8-O zaman kimin kitâbı (amel defteri), sağ eline verilirse, artık kolay bir hesabla hesâba çeki-lecek!
9-Ve sevinçli olarak âilesine dönecektir!
10, 11, 12-Ama kimin de kitâbı (amel defteri) arka tarafından verilirse, artık (ölüp de kurtulmayı temennî ederek) helâki çağıracak ve alevli ateşe girecektir!
ZİLZÂL SÛRESİ
Rahmân, Rahîm olan Allah’ın ismiyle
1, 2, 3-Yer, (o şiddetli) sarsıntısıyla sarsıldığı; yeryüzü, ağırlıklarını (dışarıya) çıkardığı ve insan: “Buna ne oluyor?” dediği zaman!
4-O gün (yer, bütün) haberlerini anlatır.
5-Çünki Rabbin, (bunu) ona vahyetmiştir (emretmiştir).
6-O gün insanlar, amelleri(nin karşılığı) kendilerine gösterilmek için (mahşer yerinden) bölük bölük (Cennet ve Cehennemdeki yerlerine) döner(ler).
7-Artık kim zerre kadar bir hayır yapıyorsa, onu görecek!
8-Kim de zerre kadar bir şer işliyorsa, onu görecek!
HACC SÛRESİ
Rahmân, Rahîm olan Allah’ın ismiyle
1-Ey insanlar! Rabbinizden sakının! Çünki kıyâmetin zelzelesi, pek büyük (korkunç) bir şeydir.
2-Onu göreceğiniz gün, her emziren kadın emzirdiği (yavrusu)nu unutur ve her hâmile kadın yükünü (karnındaki çocuğunu) düşürür; (o gün) insanları, sarhoşlar (gibi yalpalarken) görürsün; hâlbuki onlar sarhoş kimseler değildir. Fakat Allah’ın azâbı (pek) şiddetlidir.
ZÜMER SÛRESİ
68-Ve sûra (birinci olarak) üfürülmüştür de Allah’ın dilediğinden başka göklerde kim var, yerde kim varsa ölmüştür. Sonra ona bir daha üfürülmüştür; bir de bakarsın ki onlar ayaktadırlar (etrâfa) bakınıp duruyorlar.
69-Ve yer, Rabbisinin nûru ile parlamış; kitab (amel defteri ortaya) konulmuş, peygamberler ve şâhidler (hafaza melekleri) getirilmiş ve onların (kulların) aralarında hak ile hüküm verilmiştir; onlar haksızlığa da uğratılmazlar.
70-Herkese yaptığı(nın karşılığı) tam olarak verilmiştir; Çünki O (Allah), (onların) yapmakta olduklarını en iyi bilendir.
71-İnkâr edenler bölük bölüK Cehenneme sürülmüşlerdir. Nihâyet oraya vardıklarında, kapıları açılır ve bekçileri onlara: “Size içinizden, Rabbinizin âyetlerini size okuyan ve sizi bu gününüzle karşılaşmaktan korkutan peygamberler gelmedi mi?” der. (Onlar:) “Evet (geldi)! Lâkin kâfirler üzerine azab sözü hak olmuştur!” derler.
72-(Onlara:) “İçinde ebediyen kalıcı kimseler olarak Cehennemin kapılarından girin!” denilir. Artık kibirlenenlerin yeri ne fenâdır!
73-Rablerinden sakınanlar da bölük bölük Cen¬nete sevk edilmişlerdir. Nihâyet oraya vardıkları zaman, kapıları açılmıştır ve bekçileri onlara: “Selâm size; tertemiz oldunuz! Artık ebediyen kalıcı kimseler olmak üzere buraya girin!” derler.
74-Bunun üzerine (onlar da): “Hamd, O Allah’a mahsustur ki, va‘dini bize doğru çıkardı ve bizi bu yere vâris kıldı, Cennetten istediğimiz yerde otururuz” derler. Artık (sâlih) amel işleyenlerin mükâfâtı ne güzeldir!
75-Melekleri de arşın etrâfını (tavaf eden) kuşatıcılar olarak, Rablerine hamd ile (O’nu) tesbîh ediyorlar görürsün. Artık (mahlûkātın) aralarında hak ile hüküm verilmiş ve: “Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur!” denilmiştir.
Cehenneme giren insanlar bir daha cennete girecekler mi? Girdiklerinde onlar da Allah'ı (cc) görecekler mi? Ve cennetin hangi katında yaşayacaklar?
Kalbinde zerre kadar imanı bulunan herkesin cehennemden çıkarılarak cennete alınacağı sahih hadislerle bildirilmiştir.
Allah'ın cemalini görmek bütün ehl-i cennete vadedilmiş bir nasibdir. Bunun aksi, mahrum kalan kimselerin cennette ebediyen manevi bir azab çekmesi anlamına gelir.
Bu kimseler cennete en son girenler olacaklar ve birinci katında yaşayacaklar.
Her şeyin en doğrusunu Allah bilir.