Soru

Kibir ve Enaniyet

O kadar çok enaniyetliyim ki, birisi benim hakkımda konuşsun, ne konuşursa konuşsun şeklinde düşünüyorum. Yaptığım mütevaziliklerin bile içinde kibir var. Bu durum nasıl aşılır, ne yapmalı nasıl bir yol izlenmeli?

Tarih: 11.12.2020 01:01:19
Okunma: 2486

Cevap

"Ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünki sen ne yeri yarabilir, ne de boyca dağlara erişebilirsin." (İsra, 37)

Öncelikle Enaniyetin kaybettirdiklerini düşünmenizi tavsiye ederiz.

Bununla beraber de Enaniyetin zıddı olan Mütevazi yani alçak gönüllü olmanın neler kazandıracağını da tefekkür etmenizi tavsiye ederiz.

Elbette bu konuda tek rehberimiz Hz. Muhammed (a.s.m.)'a bakmak gerekir!

Yeryüzünde “EN MÜTEVAZİ” insan: HZ. MUHAMMED (asm)

Peygamber Efendimiz’in (asm) tevazusu kimsede bulunmayacak kadar büyük ve emsalsizdi. Zira O (asm) o kadar alçak gönüllü idi ki; kendisinin övülmesinden hiçbir zaman hoşlanmadı.
İbn-i Abbas’tan rivayet edilmiştir:
“Hz. Muhammed (asm), kral bir peygamber olmakla, kul bir peygamber olmak arasında bırakıldı da O (asm), kul bir peygamber olmayı tercih etti.” (Beyhaki)
Hz. Ömer’in (ra) naklettiği bir hadis-i şerifte:
“Nasranîlerin Meryem oğlu İsa’yı (as) övdükleri gibi beni övmeyin. Ben ancak bir kulum. Allah’ın kulu ve Resulü deyiniz bana yeter.” (İmam-ı Buhari)
Bir defasında kendisine: “Ey kâinatın hayırlısı” diye hitap eden kişiye: “İşte o İbrahim’dir” demiştir. (İmam-ı Müslim)

İslam; ancak yumuşak huylu kimselere layıktır:

“İslam kolaylık ve hoşgörülüktür. Ancak yumuşak huylu ve hoş görülü kimselere layıktır.” (Müsned)

Hilm müminin veziridir:

“İlme sarıl. Çünkü ilim müminin dostudur. Hilm onun veziridir. Akıl onun yol göstericisidir. Salih amel onun doğru yolda sabit kılıcıdır. Şefkatlilik babasıdır. Yumuşaklık kardeşidir. Sabır maddi ve manevi duygularının kumandanıdır.” (Hakim)

Yumuşak huyluluk:

Yumuşak huyluluk Allah’ın (cc) vasfıdır, “Yumuşak huyluluk hikmetin başıdır.” (Kazai)

“Enes (ra), Peygamber’den (asm) rivayet ettiğine göre, Hazreti Peygamber (asm) şöyle buyurmuştur:
“Bir şeyde şiddet olursa, muhakkak o şeyi çirkinleştirir. Allah yumuşaklılık sıfatı ile vasıflanmıştır; yumuşaklılığı sever.” (İmam Buhari)
“Allah (cc) Refik'tir. Bunun manası:
“Allah (cc) kullarına lütufla muamele eder; onlara kolaylık diler, güçlük dilemez demektir.” (İmam Buhari)
“Allah'ın (cc) kulları hakkında rıfk ile muamele etmesi; kullarına lütufkâr olması anlamındadır. Şöyle ki, isyan edenlere azab vermede acele etmez, tevbe etmeleri için zaman verir, kul çeşitli günahlar işlediği halde yine o teenni ile hareket ederek, kötü amelinin karşılığını vermede acele etmez.” (Riyaz’üs-Salihin)

Yumuşak huyluluk Peygamberlerin (as) sünnetidir:

“O vakit Allah'tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın. Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılıp giderlerdi.” (Al-i İmran, 159)
“Beş şey vardır, onlar Peygamberlerin (as) sünnetlerindendir:
“Haya, hilm, hicamet (kan aldırmak), misvak kullanmak, güzel koku sürünmek.” (Tirmizi)
“Yumuşak huyluluk ve mütevazılıkle davranmak, her işinde iktisadiyi elden bırakmamak, doğru yolu seçmek, peygamberliğin 24 sıfatının bir parçasıdır.” (İmam Suyuti)

Efendimiz (asm) ümmetine yumuşak huylu olmayı tavsiye etmiştir:

“Yumuşak huyluluğa dört elle sarıl. Sertlikten ve hayâsızlıktan uzak dur.” (Buhari)
“İlimle süslen, ailene karşı yumuşak ol.” (Darimi)
“Muhakkak sizlerden akıl ve hilm sahipleri beni takip etsin. Sonra onları bu sıfatla takip etsinler, sonra bunları da takip edenler olsun. Sakın ihtilafa düşmeyiniz ki kalpleriniz ayrılmasın…” (İhya-ı Ulum’id-din)

Allah (cc) bütün işlerde hilmi (yumuşaklılığ) sever:

“Şüphesiz Allah bütün işlerde yumuşaklık ve kolaylığı sever.” (Buhari, Müslim)
“Muhakkak, sende mümkün olan iki huyu Hz. Allah sever:
Müsamahakârlık; her işte her yerde herkese karşı mümkün olan kolaylığı göstermek, yumuşak huyluluk.” (İmam Suyuti)
“Allah (cc) şüphesiz refik’tir yani kullarına lütuf edip kolaylık ihsan eder, güçleri dışında kalan görevleri yüklemez, kullarının da yumuşaklıkla muamele etmelerini sever.” (İbn-i Mace)

Allah (cc) katında kalplerin en sevimlisi yumuşak ve ince olanlardır:

“En iyileriniz, ahlakça en güzel olanlarınız ve müminlerin ihtiyaçlarına karşı kanatlarını gerdiren yumuşak huylu olanlarınızdır. En kötüleriniz ise, serseri çok konuşan, dudaklarını ardına kadar açarak boşboğazlık yapanlarınızdır.” (İmam Suyuti)

Yumuşak huyluluktan nasibi verilene hayırdan da nasibi verilmiştir:

“Kime, yumuşak huyluluktan nasibi verilmişse, ona hayırdan nasibi verilmiştir. Kim de yumuşak huyluluk nasibinden mahrum kılınmışsa, hayır nasibinden mahrum olmuştur. Kıyamet günü müminin tartıda en ağır gelen şeyi (iyi ameli) güzel ahlaktır. Gerçekten Allah, kötü iş işleyen kötü sözlüye buğzeder.” (Tirmizi)
“Yumuşaklıktan nasibi kendine verilen kimseye, dünya ve ahiretten nasibi verilmiş demektir. Yumuşaklık nasibinden mahrum olan kimse ise, dünya ve ahiret nasibinden mahrum olmuştur.” (Ahmet Bin Hanbel)

Yumuşak huyluluktan mahrum olan her hayırdan mahrum olur:

“Kim rıfk (yumuşaklıktan) yoksun olursa, bütün iyiliklerden yoksun olur.” (Müslim ve Ebu Davud)
“Yumuşak huyluluktan mahrum olan her türlü hayırlardan mahrum olur.” (Müslim)
“Yumuşaklıkla muamele etmeyen, arkadaşlarıyla iyi geçinmeyen, mutedil davranmayıp haşin ve sert davranan bir kimse her türlü hayırdan mahrum kalır, şu halde rıfk hasletine sahip olan bir kimse her nevi hayırlı işlerde başarılı olur.” (İbn-i Mace)
“Dünyada amaçlara ulaşmak, arzulanan şeyleri gerçekleştirmek ve çevrenin memnuniyet ve rızasını elde etmek, keza ahirette sevap ve ecir kazanmak için yumuşaklıkla muamele etmek, arkadaşlarla iyi geçinmek ve mutedil davranmak gerekir. Sert davranmak, güçlük çıkarmak ve hırçınlıkla anılan müspet sonuçlara varılmaz.” (İbn-i Mace)

Hilm gayretle elde edilir:

“İlim ancak öğrenmekledir. Halimlik de halimliğe kendisini zorlamakladır. Kim ki hayrı kastederse ona hayır verilir. Şerden sakınan bir kimse ise, şerden sakındırılır. (Taberani, Darekutni)
“Hz. Peygamber (asm) bu hadis-i şerifiyle hilm sıfatının yolunun önce kendini hilme zorlamak ve onun ağırlığına katlanmak olduğuna işaret etmiştir. Nitekim ilim öğrenmenin yolunun da öğrenmek ve bu husustaki zahmete katlanmak olduğu gibi.” (İhya-yı Ulum’id-din)

Mümin Allah’tan (cc) halimliği istemelidir:

“İlmi isteyiniz. İlimle beraber sekineti (vakarı) ve halimliği de isteyiniz. Öğrettiğiniz ve kendisinden ilim öğrendiğiniz kimselere yumuşak davranınız. Sakın alimlerin katılarından olmayınız ki, cehaletiniz hilimliğinize galebe çalmasın.” (İbn-i Seniy)
“Hiçbir şey, diğer bir şey ilim ile hilimden daha faziletli olarak toplanmış değildir.” (Darimi, Deylemi) 

Hem Bediüzzaman Hazretleri Üstadımızda bakınız kibrin tarifini nasıl ifade etmiş:

Ey kardeş bil ki; sen nefsini, azamet ve kibir davasında mağrur gördüğün zaman; kendinden büyük olan azam-ı mahlukata, meselâ semavat ve ecramına bakman lazımdır..

Yani kötülüğü emreden nefsin sana kendisini büyük göstermeye çalışırsa; göklere ve yıldızlara bak! Senin cismin mi büyük yoksa onlar mı?

Ve şayet nefis, senden küçük olan hevam ve haşarata bakıp da ehemmiyetsiz addetmeye yeltenirse; o zaman sen, kendi cesedinin hüceyrelerine bak ve nazarınla beraber o hüceyre-i insaniyenden birisinin içine gir, sonra onu dikkatle temaşa et!

Tâ ki meselâ bir pire ve onun mâfevkindekiler senden ne kadar büyük olduğunu göresin..

Yani nefsin senden küçük olan böceklere bakıp, onları ehemmiyetsiz ve birer hiçmiş gibi düşünürse; kendi cesedinde bulunun hücrelerine bak. Mikroskopla görülebilecek kadar küçük ve neredeyse görünmeyecek kadar bir halinin olduğunu anla.

Hücrelerin mi küçük, yoksa ehemmiyetsiz gördüğün böcekler mi küçük?

Her bir hücrede bir insanın DNA sına bakıldığında, o DNA da koca bir insan saklıdır; bugün bilim bize DNA sarmalının tanımını yaparken böyle söylüyor.

Madem öyledir. Bir hücre bir insan demektir diyebiliriz. İşte bir hücremi büyük? yoksa cismaniyet itibariyle küçük gördüğün böcekler mi büyük?

“Bediüzzaman Said Nursi, Mesnevî-i Nurîye”

Hülasa: İnsan şu koca kainatta cismaniyeti itibariyle küçükcüktür. Yine kudret cihetinde küçük bir mikroba bile gücü yetmeyecek kadar acizdir. Bu hakikatler tefekkür edildiğinde anlışlan en büyük hissemiz ise; bize kıymet ve ehemmiyet veren Rabbimizin razı olmadığı bir haslet olan kendini beğenmekten uzak durmaktır!

Ayrıca şu linke de bakınız.


Yorum Yap

Yorumlar