Rüyanın tabirini bilmeden önemini nasıl anlarız. Rüyanın ehemmiyeti nedir?
Katip Osman Efendinin Rüyası:
"Üstâdım Efendim!
Şâ‘bân-ı Şerîf’in on beşinci cumartesi gecesi, Berat gecesi idi. Rüyamda; büyük, berrâk, küçük bir deniz gibi bir göl sâhilinde İngilizlerle veyahud Almanlarla biz, yani Türk hükûmeti harb ediyormuşuz. Harb esnâsında semâdan bir karaltı zuhûretmeye başladı. “Acaba bu semâdan inen nedir?” diye hepimizin nazar-ı dikkatimizi celb etti. Yakınlaştıkça bir insan ve sonra üzeri ihrâmlı, yüzü bir parça esmer, başı beyaz ve büyük bir tülbend ile sarılı bir kadın şeklini alarak, gölün ortasında hemen ineceği zaman, derhâl oraya mermerden bir minber yapılarak minberin üzerine indi. Sonra siz Üstâdımızdan gelen umum mektubları okumaya başladı. Her iki tarafta sükûnet hâsıl oldu. Okuduğu mektubları herkes can kulağıyla dinledi. Sonra nihâyetinde: “Evet, sizler Hazret-i Kur’ân-ı Azîmüşşan’ın ahkâm-ı şer‘iyesince amel ederseniz, yakayı kurtarırsınız. Eğer Kur’ân-ı Azîmüşşân’ın ahkâm-ı şer‘iyesine riâyetet mezseniz, hepiniz de mahv ü perişan olacaksınız.” diye söyledi.
Sonra evime geldim. Bizim Re’fet Bey'le Rüşdü Efendi bizim eve geldiler, bendenize dediler ki: “Bu sırrı sen mi ifşâ ettin? Bu mektublar minber üzerinde okundu.” Bendeniz de cevâben: “Hayır kardeşlerim, bu sırrı siz anlamadınız mı? Bu gelen zât, semâdan geliyor. Bu mektubları oradan getiriyor. Ben kim oluyorum ki, o havâdisleri oraya çıkarayım?” diye onlara söyledim. Sonra bunlara bir hediye ikrâm edeyim dedim. Etrafa baktım. Evimizin deliğinde dört top helva gördüm. Birisini birine, diğerini öbürüne verdim. İki tanesini de kendim yedim. Ağzım tatlı olarak uyandım. İnşâallâh leyle-i Berâet hürmetine ve duânız berekâtıyla hakkımızda mübârektir. Bu rüyanın lütfedilecek olan ta‘bîrini beklemekteyiz, efendim hazretleri."
Talebeniz Kâtib Osman
Üstadımızın Katip Osman Efendinin Rüyası hakkındaki ifadeleri:
"Kâtib Osman’ın hakîkatli rüyası, elhak büyük bir hakîkate işaret veriyor. Çok mübârek ve müjdelidir. Rüşdü’nün rüyasında, Peygamberimizin (asm) emriyle Hazret-i Sıddîk (ra) minberde Yirmi Dokuzuncu Söz’ü hutbesinde göstermesi gibi; o gökten inen hûri de lâhikayı hutbe olarak okuması, Risâle-i Nûr’un makbûliyetine güzel bir işarettir."
Üstadımız Rüyadaki o gökten inen kadın şeklindeki şahsı Huri olarak ifade edip, gökten indikten sonra lahikayı hutbe olarak okuması Risale-i Nur'un makbuliyetine ciddi bir işarettir kanaatindeyiz.
Rüyayı gören abi zaten inşallah önemli bir rüyadır diyor. Bunu hem hissetmiş hem de tahmin etmiş olabilir. Ayrıca Üstadımız da rüyayı tabir ederek önmeli olduğunu söylüyor.