Risale-i Nur'da özellikle Lahikalarda Karye-i İrfan tabiri çoklukla geçiyor. Burası neresidir?
Risale-i Nur’da çoklu geçen Karye-i İrfan, Afyon’un Kızılören ilçesidir. İlçeye eskiden "Kızılviran" denirdi. Şu andaki adını (Kızılören) daha sonra almıştır. Bediüzzaman Hazretleri bu beldede yapılan hizmetlerden dolayı buraya Karye-i İrfan yani irfan beldesi adını vermiştir. Kızılören, Türkiye'nin en küçük 10 ilçesi arasında yer alır. Afyonkarahisar il merkezine 87 km uzaklıktadır. 1990 yılında ilçe olmuştur.
Yeri gelmişken Risale-i Nur’da Karye-i İrfan’ın geçtiği yerleri ve bu vesile ile Karye-i İrfan Nur Talebelerini buraya almış olalım:
“Sâlisen: Karye-i irfân talebeleri nâmına ciddî iki kardeşimiz, Mehmed Âsân ve Mustafâ Bayram’ın tebrîk mektûblarını ve neşriyât-ı nûriyede faâliyetlerini ve tâm sebâtkârâne ileri gittiklerini anladım. Cenâb-ı Hakk onları muvaffâk eylesin. Ve onların ve karye-i irfân ve Homa’daki kardeşlerimizin de benim bedelime bayramlarını tebrîk ediniz…”[1]
“Râbian: Karye-i irfân şâkirdlerinden yazısı güzel, fikrî güzel, nûrlara alâkası kuvvetli Mehmed Âsân’ın manzûm mektûbu parlak olmakla berâber…”[2]
“Sâbian: Karye-i İrfân talebeleri nâmına kardeşimiz Mustafa’nın mektûbunu Lâhikaya geçirdik. Yazısı güzel, fakat imlâsı bir parça noksandır…”[3]
“Karye-i irfân nâmıyla isim vermiş olduğunuz bizler, çok kusûrlu talebeleriniz, rûh u cânımızla severek hasretlik çeken iştiyâkli gönüller selâmetlerinizi diler, pâk ellerinizi öperek hürmetlerimizi takdîm edip selâmlarımızı sunarız.
Çok kusûrlu, çok müştâk, çok günahkâr ve çok duâlarınıza muhtâç talebeleriniz karye-i irfân nâmına, Mustafa Ertuğrul”[4]
“Sâniyen: Karye-i irfân talebeleri nâmına kardeşlerimizden Mustafâ ve Homa şâkirdleri hesabına Hâfız İbrâhîm Çelebi’den dokuz nüsha Âyetü’l-Kübrâ aldım…”[5]
“Karye-i irfândan Mustafâ Ertuğrul’un mektûbudur. Lâhika’ya girsin.”[6]
“Âtıf’ın da Sandıklı tarafına gitmesi, muvaffakiyet kazanması, değil bizleri, melâikeleri de sevindirdi. Karye-i İrfân nâmı inşâallâh bir medrese-i nûriye olur. Zaten Âtıf’ın da ihlâsı, öyle netice vereceğini hissediyordum. Gül, Nûr, mübârek medrese-i nûriye, ma‘sûm ihtiyârlar hey’etine binler selâm ve selâmetlerine duâ ediyoruz.”[7]
“Diğer mübârek mektûb ise, her iki Isparta’nın, husûsen küçük Isparta’nın çok güzel, çok letâfetli nüshaları; ve hem karye-i İrfân ve Homa talebelerinizin sevgili Üstâdımıza takdîm edilen firdevsî, kudsî, nûrânî hediyelerinin mübârek kahraman, hem çok çalışkan kardeşimiz Nûrcu İbrâhîm’in eliyle sevgili Üstâdımız’a vâsıl olduğuna ve sevgili mübârek Üstâdımız’ın fevka’l-had memnûniyetlerine dâirdir.”[8]
“Hem karye-i İrfân’dan ciddî bir kardeşimiz olan Nûrcu Mehmed Âsân’ın gāyet güzel ve nakışlı ve Zülfikār’lı mektûbunda: “Uyan ey Âlem-i İslâm, uyan, Allâh için olsun. Gözet nâmûs-u Kur’ân’ı, Rasûlullâh için olsun.” fıkrasıyla ziynetlenen mektûbuna ve karye-i İrfân talebeleri nâmına yazdığı fıkrasına mukābil, bin Maşâallâh deriz. Cenâb-ı Hakk o karye-i İrfân’ı bir medrese-i nûr-u irfân yapsın. Âmîn…”[9]
“Râbian: Medrese-i Nûriye’nin kahramanlarından üç kardeşimiz sizin umûmunuzun nâmına leyâli-i mübârekemizi tebrîk için kabul ettik. Ve size üç canlı mektûb olarak gönderdik. Karye-i İrfân’dan ehemmiyetli kardeşlerimizden Mehmed Âsân ile Hâfız Hasan o civâr talebeleri nâmına kabul edildi…”[10]
“Karye-i irfân talebeleri nâmına tebrîk yazan Mehmed Esad’ın Risâle-i Nûr’un o havâlîde ne derece kıymetdâr telakkî edildiğini gösteren mektûbunun bir parçasını Lâhika’ya geçirmek için size gönderdim…”[11]
[1] Emirdağ Lahikası-2, 287.
[2] Emirdağ Lahikası-1, 443.
[3] Emirdağ Lahikası-1, 451.
[4] Emirdağ Lahikası-1, 461.
[5] Emirdağ Lahikası-2, 82.
[6] Emirdağ Lahikası-2, 92.
[7] Kastamonu Lahikası, 298.
[8] Emirdağ Lahikası-2, 99.
[9] Emirdağ Lahikası-3, 82.
[10] Emirdağ Lahikası-3, 364.
[11] Emirdağ Lahikası-3, 460.