Mezhepler

06.08.2025

9

Kadıyaniler, İsmaililer ve Nusayriler’in Özellikleri

Kâdıyânîler, İsmâilîler ve Nusayrîler hakkında bilgi verir misiniz? Bu düşünce ekolleri istikamet üzere midirler?

* *

*** ***

27.08.2025 tarihinde sordu.

Cevap

Kadıyanilik, 19. yüzyılda Hindistan’da Mirza Gulam Ahmed’in düşünceleri etrafında şekillenen ve zamanla Avrupa’nın çeşitli bölgelerinde de taraftar bulan bir dini hareket olarak ortaya çıkmıştır.
Mensuplarının Ahmediye ismini benimsemesine rağmen, hareket, kurucusunun doğduğu yere nispetle Kadıyanilik şeklinde meşhur olmuştur. Hayatı incelendiğinde istikrarlı bir görüntü vermekten uzak olan Mirza Gulam’ın çocukluk yılları, Kadiyan’da geçmiştir. İlk dönemlerde İngiliz ve Hinduları eleştiren yazılar kaleme alan Gulam Ahmed daha sonraları, İngilizlere karşı silahlı mücadelenin gereksizliğini ve cihadın savaş yoluyla değil fikir mücadelesi şeklinde gerçekleştirilmesini savunmuştur.
İlk başlarda Ehl-i Sünnetin temel inançlarının dışına çıkan fikirler ileri sürmekten sakınan Gulam Ahmed, aşamalı olarak önce kendisinin, müceddid, ardından mehdi, ardından gölge Peygamber, daha sonra Müslümanlar için mehdi diğer din mensupları için Mesih olduğunu iddia etmiştir.

İçinde bulunduğu şartlara göre söylemlerini değiştiren ve bulunduğu durumdan istifade etmeyi amaçlayan Gulam Ahmed, 1908 yılında ölmüştür. Hareket, Gulam Ahmed’den sonra Kadıyan Kolu ve Lahor Kolu şeklinde ikiye ayrılmıştır. Daha katı görüşlere sahip olan Kadıyan Kolu, Gulam Ahmed’in Peygamberliğini savunduğu için Müslüman âlimler tarafından İslam dışı olarak görülmüştür. Müslüman yazarlar, hareketin İngilizler tarafından kurulduğunu ve desteklendiğini ifade etmişlerdir.[1]

Kadiyaniliğin her iki kolu da Pakistan Parlamentosu’nun 7 Eylül 1974 tarihinde aldığı kararla “İslâm dışı azınlık” olarak kabul edilmiş ve Pakistan anayasasının 260. maddesine eklenen bir fıkra ile, “Hz. Muhammed’in nübüvvetinin mutlak sonluğuna inanmayan, Hz. Muhammed’den (sav) sonra peygamberliğini iddia eden veya böyle bir iddiada bulunanı peygamber ya da dinî bir müceddid olarak tanıyan kişi anayasanın ve hukukun hedeflerine göre müslüman değildir” hükmü getirilerek Pakistan’da yaşayan Kadiyaniler faaliyetleri açısından ciddi biçimde kısıtlanmıştır.[2]

İsmailiye, imamiyenin bir koludur. Bu mezhep, İsmail b. Cafer es-Sadık'a nisbet edilen aşırı Şii bir mezheptir. İsmailiyye mezhebine mensup olanlara “Batıniler” de denir. Böy­le adlandırılmalarının sebeplerinden biri, bunların, inançlarını in­sanlardan gizlemeleridir. Gizlemelerinin sebebi ise önceleri zulüm ve işkenceye uğramaları idi. Daha sonra ise, inançlarını gizlemek, on­ların bazı guruplarında psikolojik bir hastalık durumuna geldi. Bunlardan bir kısmına da «Haşşaşîn» denir. Bunların davranışları ve iç­yüzleri, Haçlı seferlerinin ve Tatarların savaşları sırasında ortaya çıkmıştır. Bunların bir kısmı İslâm'a ve Müslümanlara bir belâ kay­nağı olmuştur.

İsmailiyenin “Batıniler” diye adlandırılma sebeplerinden biri de bunların, birçok zaman “îmam gizlidir” diye iddiada bulunmaları­dır.[3]

İsmailiye mezhebine mensup bir kısım insanlar zamanla ortaya çıkan hurafelerin tamamını benimseyerek aşırı tutumlar sergilemiş ve bu aşırılıklar nispetinde İslam’ın özünden uzaklaşmışlardır. Buna karşılık, aynı mezhebe mensup diğer gruplar yalnızca belirli hurafeleri kabul etmiş; böylece İslamî hakikatlerle bağlarını tamamen koparmamışlardır.

İsmailiyye mezhebi özelinde değerlendirildiğinde, bu ekolün temel ilkelerinden biri olan “gizlilik” prensibi, mezhep mensuplarının İslam ümmetinin genelinden ayrışmasına zemin hazırlamıştır. Sünni inanç sistemine bağlılık göstermeyen İsmaililer, gizliliği derinleştirdikçe İslam cemaatinden daha da uzaklaşmışlardır.[4]

Nusayriler ise İslam’a karşı gelen ve İslam’dan kopan bir fırkadır. Nusayriler, Hz. Ali'nin ölmediğine, onun ilâh olduğuna veya ilâha yakın bir derecede bulunduğuna inanırlar. Nusayrilerin görüşleri Şii fırkalarına mensup olan ve birçok Şiilerin reddettikleri aşırı görüşlerin bir karışımıdır. Bunlar, hâlihazırda hiçbir mensubu bulunmayan Sebeiyye fırkasından “Hz. Ali'nin Allah olduğu, onun ebediliği ve tekrar döneceği” görü­şünü almışlar, Batıniyyeden ise, “şeriatın bir zahiri bir de bâtını” olduğu görüşünü almışlardır. Bu aşırı uçlar, İslam’dan sıyrılıp çıkmışlar, kendilerinde İslam’a dair hiçbir şey bırakmamışlardır.[5]


[1] https://fetva.diyanet.gov.tr/Cevap-Ara/35864/kadiyanilik-ahmedilik-hakkinda-bilgi-verir-misiniz-

[2] https://islamansiklopedisi.org.tr/kadiyanilik

[3] İslamda Siyasî Ve İtikadî Mezhepler Tarihî Prof. Muhammed Ebu Zehra, Hisar Yayınevi: 1/64-67.

[4] Age, 1/64-67.

[5] Age, 1/68-70.


Paylaş

Facebook'ta paylaş

Whatsapp'da paylaş

Yorumlar (0)

Yorumunuz

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız