Kadınlar asker olabilir mi?
Kadınlar elde edeceği vasıfları, kabiliyetleri ve yeteneklerini İslam uğrunda kullanabilir. Kendi hemcinslerini eğitmek için hocalık yapabilirler. Çünkü ilim öğrenmek kadına da erkeğe farzdır. Fakat tüm bu alanların açılması ancak dinimizin emrettiği tesettür ve mahremiyet kuralları ile gerçekleşebilir. Eğer zaruret olursa mesela ülkemiz Allah(c.c) göstermesin bir işgale uğrarsa burada tüm Müslümanların(özrü olmamak şartıyla) cihada çıkması onlara farz olur. Peygamberimizin döneminde bazı savaşlarda kadınların katıldığını görmekteyiz. Eğer bir ülkede erkekler savaşmak için yeterli gelmiyorsa elbette burada kadınlar da devreye girer savaşta gerekli yerlerini alırlar. Kadınların da normal şartlarda askerlik gibi devlet işlerinde yer almaları ancak yukarıda da bahsettiğimiz gibi zaruret ve İslami mahremiyet ile tesettür şartları sağlandığı müddetçe mümkün görünmektedir. İslam kadına değer verdiği için onu bu zahmetlerden ve ağır yüklerden kurtarmış bu yükü ve zahmeti fıtratı gereği erkeğe yüklemiştir.
“Sizden birinizin kendi evinde yapacağı bir iş, mücahitlerin yaptığı cihat sevabını kazandırır inşaellahu tealâ.” (Kenzu’l-Ummal, h. No. 45146).
"Hepiniz çobansınız ve hepiniz elinizin altındakilerden sorumlusunuz. Yönetici bir çobandır. Erkek, aile halkının çobanıdır. Kadın, kocasının evi ve çocukları için çobandır. Hepiniz çobansınız ve hepiniz çobanlık yaptıklarınızdan sorumlusunuz." (Buhari, Nikah, 91)
Daha bunlar gibi birçok hadiste de peygamberimiz normal hayat şartları içinde kadın ve erkeğin vazifelerini taksim etmiştir. Bu görevleri kim daha iyi yaparsa o daha çok sevap kazanır. Hz. Ali ve Hz. Fatıma arasında iş bölümünü bizzat kendisi yapmıştı. Cahiliye geleneğinde ağır işlerde ezilen kadınların aksine, Hz. Fatıma sadece evin iç işlerinden, Hz. Ali de dış işlerinden sorumlu idi.
Resuluilah (s.a.v) şöyle buyurdu: "Evin dahili işlerini kızım fatıma, harici işlerini ise Ali yapsın." Fatıma şöyle diyor : "Benim bu taksimden ne kadar hoşhal olduğumu sadece Allah biliyor, çünkü evin dışındaki işleri yapmak bana düşmemişti.
Hz. Peygamber (asm), Hz. Ali ve Hz. Fâtıma (r.a.) arasında iş bölümü yapmış; Hz. Ali'ye ev dışındaki işleri, Hz. Fâtıma'ya da ev içindeki işleri yüklemişti. Peygamber (s.a.s.) ve O'nun aile efradı, bütün insanlık için örnek teşkil etmektedir. O'nun söz ve davranışları, bizler için uyulması gereken ebedî kurallardır. İnsanların ona uymaları gerekir. O'nun davranışları, umumî bir düsturdur. Bu düstur şunu açıklıyor ki: (Kocasıyla evlenmeden önce) Evinin hizmetlerini ifâ etmeyi adet edinen kadının; kocasının ev hizmetlerini ifâ etmesi vaciptir.”(El-Cezirî)
Fakat bir kadın illaki zaruretten dolayı çalışacaksa annelik vazifesine bir halel getirmeden, tesettürüne ve mahremiyetine dikkat ederek birçok işi yapabilir. Tarihte birçok annemizin matematik,tıp,tefsir,hadis,kelam gibi birçok ilimde yüksek seviyelere geldikleri bilinmektedir. Hatta bu kadınların tesettür ve mahremiyet şartları sağlanarak bir çok alime perde ve duvar arkasından ilmi dersler verdikleri bilinmektedir. Bu gün teknolijinin de yardımıyla SIRF İLİM ÖĞRENMEK İSTEYEN hanım kardeşlerimiz birçok ilim dalında kendilerini yetiştirebilirler. Sokak sokak dolaşıp eğitim almalarını gerektirecek bir durum da yoktur. Erkeklerin de aynı ilmi bir erkekten alma imkanı varken ZARURET oluşmadan bir hanımefendiden almak uygun görünmemektedir.
Ayrıca;
Normal şartlarda kadınların ve en büyük , en yüksek vazifesi ve asli görevi anneliktir. Annelik ise en şerefli en kıymetli ve en mukaddes bir vazifedir. Onlarda ki bu şefkat onları tarihin en büyük şefkat kahramanları haline getirmiştir. Kadının annelik vazifesini bırakıp başka işlere yönelmesi toplumun ve neslin geleceğini tehlikeye atacaktır. çünkü toplum annelerin şefkat sinelerinde tomurcuklanıp yeşermektedir. Bu vazife terk edildiğinde veya aksatıldığında toplumun ne hallere geleceği malumdur. Maalesef birçok kadın başka işlerle meşgul olmaktan dolayı annelik vazifesini terk etmekte ve yeni nesillerin kurumasına ve bitmesine sebep olmaktadır. Kapitalist sistemler annelerin bu vazifelerini küçümsemekte hatta bir nevi hamallık olarak görmektedirler. islam dini ise kadını toplum hayatının ağır ve sıkıntılı şartlarından kurtarıp onu evinin sultanı yapmıştır. Fakat gözü dönmüş dünya sistemleri sadece dünya için çalıştıklarından dolayı daha fazla iş gücü ve sermaye için nazik,nazenin bir çiçek hükmünde olan kadınları kirli sanayi dumanları içinde kir ve pas mahzenlerine çekmektedir. Bu yüzden bir çok çocuk anne sevgisinden ve şefkatinden mahrum kalarak çocuk yuvalarında ne idüğü belirsiz insanların ellerine bırakılmaktadır. Bu sevgi ve şefkatten mahrum kalan çacuklar maalesef ileride çok ciddi bunalımlar yaşamaktadırlar. İslam dini neslin her daim anne yüreği ile büyümesini ve çoğalmasını arzu etmiştir. Bu yüzden annelere bu dünya imtihanında büyük görevler düşmektedir. Bu gün kapitalizmin esiri olan kadınlar çocuk yapmak istemiyorlar bunu bir yük bir zahmet olarak görüyorlar. Halbu ki her kadının fıtratında yaratılışında mucizevi bir bebek ve çocuk sevgisi yatmaktayken bu dünya hayatının aladatıcı özgürlüğü onlara bu merhameti göstermemektedir. Bu sistemler kadınları çocuksuz bırakarak güya onların daha özgür olacaklarını telkin etmiştir. yoksa bu kadar ürettikleri elbiseleri,ayakkabıları,makyaj malzemelrini kime satacaklardır. Kadınları erkeklerin şehevi bakışlarına alet etmek için hertürlü oyunu kurmaktan geri durmayarak kadınları bu çirkefin içine bilerek çekmeye çalışmaktadırlar. Müslüman bir kadın bu oyuna gelmemeli ve Allah'ın emerettiği tesettür ve halini her an korumaya çalışmalıdır.
Bu sistemler kadınların yaratılışlarındaki çocuk sevgisini söküp atmak için bu boşluğu farklı şekillerde doldurmaya çalışmışlar fakat başarılı olamamışlardır. Kadınlar özgür olalım derken ruhi bunalımların ve manevi boşlukların esiri olmuşlardır. O yüzden İslam'ın kadın için biçtiği görev en mukaddes bir görev olan annelik görevidir. Kadın ancak anne olursa özgür olur.
daha geniş bilgi için bakınız
https://risale.online/soru-cevap/kadinin-calismasi