İzzet-i nefs tabirini açıklar mısınız?
İzzet: İnsan, nefsinin hakikatini bilmesi ve iş ve olaylar karşısında acele etmeyip nefsini (kendisini) şerefli ve kıymetli tutmasıdır. Kısacası kendisini bilmesidir. Izzetin zıddı zillettir. Yani alçaklıktır. Aşağı, bayağı olmaktır. Izzet kibirden farklıdır. Kibir insanın kendisini bilmemesi ve kendisini mevkiinin üstünde tutmaya çalışmasıdır. Kibrin zıttı tevazudur.
Izzet şöyle de tanımlanmıştır: İnsanın (olaylar veya önüne çıkan fırsatlar karşısında kendisini aşağı düşürecek, bayağı hale sokacak şekilde) mağlup olmasına engel hallerdir.
Mesela: Güçsüz birisinin güçlünün karşısında aşağı, hor-hakir, bayağı duruma kendisini düşürmemesi için olan gayreti izzettir.
Mesela: Bediüzzaman hazretlerinin Rusya'da generalin önünde ayağa kalkmaması izzettir. Çünkü kendisinin bir islam alimi olduğunu muhatabının bir gayr-i müslim olduğunu, Allah katında ise alimin değerli olduğu hakikatini biliyor. Bulunduğu mevkinin üstünde kendisini göstermeye çalışmadığı için kibir denmez.
Mesela: Bir idareci iş yerinde makamının gereği olarak gösterdiği ciddiyeti, onuru izzettir. Çünkü bulunduğu makamın kıymetine göre hareket ediyor. Evinde aynı duruşu sergilerse kibirdir. Çünkü evinde çocuklarının babasıdır. Eşinin beyidir. Amir değildir. Babalık sıfatı ve eş olma görevinin gereği neyse onu yapmalıdır.
İzzet-i nefs(onur) sahibi olmak müslümanın bir sıfatıdır.