Ben yaklaşık 3 aydır etrafımda bulunan herkese çok ama çok iyi davrandım. Hiçbirine kötü söz söylemedim, hep yardımcı oldum, yardım isteyene koşarak gittim. Hiç bir karşılık beklemedim. İşin açıkçası ve dürüstçesi; ben iyi biri olmak istiyorum. Ama ne zaman böyle olmak istesem biri karşıma çıkıyor ve birşey diyor ve ben de iyi biri oldum da ne oldu diyorum kendime.Bunu niye diyorum kendime bilmiyorum. Ne zaman çok aşırı kızacağım birşey olsa kötü biri olmak istiyorum. İçimdeki şeytana kulak vermek onu dinlemek geliyor,ama bunu yaparsam da yanlış olanı yapmş olacağım biliyorum. Kötü biri olmak istemiyorum. Kızınca şeytana uyup kötü işler peşinde olmak istemiyorum.
Öncelikle yaptığımız şeyleri Allah için yapacağız. Sonra da O'nun rızasını bekleyeceğiz. İnsanlardan beklersek bu hem ihlaslı olmaz. Hem de hayal kırıklığına uğrayabiliriz. Çünki insanların hepsi vefalı olmayabilir. Nankörlük edebilir. Sen yap iyiliği at denize balık bilmezse Halık bilir. İşin özü budur. Bunu başarabilirsek zaten hem iyi biri oluruz, hem de yaptığımız iyiliklerden pişman olmayız.
Bir de bazı kimseler kendileri nasılsa karşıyı da öyle görürler. Onun için sizin yaptığınız bir iyiliği bir menfaat karşılığı yaptığınızı düşünebilirler.
Kendileri iyilik yapmayı enayilik gördüğü için size de enayi misin niye böyle yapıyorsun, kendini ezdirme veya kendini kullandırma veya fedakarlık yapma diyorlar veya demek istiyorlar. Onun için kendinizi yaptığınız iyilik veya fedakarlık için enayi psikolojisine sokmayın. Allah için yapılan iyilik veya fedakarlık enayilik değildir. Karşılığını Allah verecektir.Yapılan iyilikten pişman olmak veya iyiliği başa kakmak iyiliğin sevabını götürür ve iyiliği iyilik olmaktan çıkarır.
Bunlarla birlikte önemli ve hayırlı işlerin çok engelleri olur. Şeytanlar hayırdan vazgeçirmek için çok uğraşır. Nefis ve şeytana uymamak gerektir. Çünki insan nefis ve şeytana uymadığı sürece iyi biri olabilir. Zaten en büyük cihad da budur.
Güzel ahlaklı olmak ve başkalarına iyilik etmek noktasında en güzel örnek olan Sevgili Peygamberimizi (s.a.v) kendimize örnek almamız lazımdır.
AFFEDİCİLİK VE İYİLİK ETME İLE ALÂKALI BAZI ÂYETLER
1. (Ey Habibim!) Af (ve kolaylık) yolunu tut. İyiliği emret ve câhillerden yüz çevir. (A'raf, 199)
2. Onlar ki bollukta ve darlıkta (mallarını Allah yolunda) sarf ederler; (kızdıkları zaman) öfkelerini yenerler ve insanları affederler. Allah ise iyilik edenleri sever. (Âl-i İmran, 134)
3. İşte Allah'tan bir rahmet iledir ki sen onlara yumuşak davrandın. Hâlbuki kaba, katı kalpli olsaydın, elbette (onlar) etrafından dağılırlardı. Artık onları affet, onlar için mağfiret dile... (Âl-i İmran, 159)
4. Kim de hakikaten sabreder ve affederse şüphesiz bu, elbette azmedilecek işlerdendir. (Şûra, 43)
5. İçinizden faziletli ve servet sâhibi kimseler akrabalara, yoksullara ve Allah yolunda hicret edenlere bir şey vermemeye yemin etmesin; affetsinler, aldırmasınlar! Dikkat edin, (sizin onları bağışlamanıza mükâfaten) Allah'ın (da) sizi bağışlamasını arzu etmez misiniz? Çünkü Allah Gafur'dur, Rahîm'dir. (Nur, 22)
6. ... Eğer affeder, kusurlarına bakmaz ve bağışlarsanız, artık şüphesiz ki Allah, Gafur ( çok bağışlayan)'dır, Rahîm (çok merhamet eden)'dir. (Tegâbün, 14)