Bediüzzaman Said Nursi hazretleri bir risalesinde insanlığın yaşadığı beş devri sayıyor. Bu devirleri açıklar mısınız? Bu devirlerin başlama ve bitişlerinde hangi tarihi olaylar vuku bulmuştur?
Bu devirler uzun zamanlar içinde değişen devirler olduğu için şu olayla, şu tarihte başlamıştır veya bitmiştir gibi tesbitler yapılması zordur.
1-Vahşet ve bedevilik devri: Bu devirde şehirleşme olmadığından insanlar farklı grublar halinde kırsal kesimlere ve küçük köylere dağılmış olarak yaşıyorlardı.
2-Memlukiyet (kölelik) devri: Şehirlerin ve şehir devletlerinin kurulmasıyla başlayan bu devirde toplumlar iki kısma ayrılıp insanların bir kısmı köle olarak kullanılmaya başlanmıştı. Miladdan önce kurulmuş olan, Babil, Ninova, Atina gibi şehir devletlerini bunlara misal olarak verebiliriz.
3-Esir devri: Buna toprağa bağlı kölelik devri diyebiliriz. Yani belirli topraklarda yaşayan insanların derebeyi denilen efendileri olurdu. Toprakla beraber alınıp satılırlardı. Topraktan kalkan mahsul derebeyine ait olup köylü karın tokluğuna hizmet ederdi. Özellikle ortaçağ Avrupasında bu durum hakim olup buna Feodal Sistem deniridi.
4-Ecir (ücretli kölelik) devri: 1700-1800'lü yıllarda Avrupa'da sanayileşmenin başlamasıyla, insanlar fabrikalarda ücret karşılığında çalıştırılmaya başlanmıştı. Bu insanlar, görünüşte hür olmakla beraber, aldıkları düşük ücret yanında olağanüstü kötü şartlarda ve günde 16 saat en ağır şartlarda çalıştırılarak adeta ücretli kölelere dönüştürülmüşlerdi. Bu devrin ağır şartları, zamanla zengin sınıfa karşı toplumsal bir öfkenin kabarmasına ve bunun arkasından işçi ayaklanmalarına ve Avrupa'da büyük halk ihtilallerine sebeb olmuş ve arkasından beşinci devir başlamıştır.
5-Malikiyet ve serbestiyet devri: Ecir devrindeki zulümlerin büyük ayaklanmaları ve komünizm tehlikesini netice vermesinden sonra, işçilerin çalışma şartlarında büyük oranda düzeltmelere mecbur kalınmış ve sosyal devlet anlayışı güçlenerek insanların temel hak ve hürriyetlerinde, hususen ikinci Dünya Savaşı sonrasında büyük ilerlemeler kaydedilmiştir.
Fakat maalesef bu hak ve hürriyetler gelişmiş batı toplumlarında ilerlerken henüz dünyanın tamamına ulaşmış değildir. Bunda, batı medeniyetinin temelinde, sömürgeci bir zihniyetin yatıyor olmasının büyük rolü vardır.
İnşaallah İslam medeniyetinin yeniden kuvvet kazanmasıyla, yeryüzünde umumi bir barış, adalet ve merhametin tüm insanlığı kuşatmasını rahmet-i ilahiyeden ümid ediyoruz.