Resulullah(s.a.s), beni amir kabilesinden bir heyetin sen bizim efendimizsin hitabına karşılık "efendi Allah'tır" demesi ile; ben mahşer gününde beni ademin efendisiyim demesinde ne hikmet vardır, hangi makamda hangi hakikati ifade ediyor, izah eder misiniz?
Aslı rumca olan şimdiki Türkçe de kullandığımız "efendi" kelimesinin Arapça Karşılığı Rab ve Mevladır.
Mevlâ kelimesi ve-leye fiillerinden türetilmiş bir isimdir. Malik, sahib dost, efendi, koruyucu, yardımcı; bir işi idare edip yürüten; ihsan eden ve iyilik yapan, kendisine iyilik yapılan, yaraşan, yakışan ve layık olan kimse gibi sözlük anlamlarını taşır. Çoğulu mevâli şeklindedir.
Ayrıca Mevla: Efendi, baba, sahip, veli, işi gören, rab, varlığı herşeyiyle var eden, şekillendiren, kendin varlığından var eden anlamında kullanılan bir kelime, Arapcada mevla: baba demek buradaki anlam ata manasında kullanılır, kişi nasılki herşeyini anne babasından alır, bu dünyaya gelmeden önce bir bebeğin tüm genetik yapısı anne babasındandır.
Resulullah(s.a.s)beni amir kabilesinden bir heyetin sen bizim efendimizsin hitabına karşılık “efendi Allahtır” burdaki mevla kelimeside bu dünyadaki her varlık Allah'tan var olur, var eden Mevla kelimesiyle tanımlanır, ve kişi ölünceye kadar bu var oluşla yaşar, Mevla var eden ve varlığı devam ettiren anlamında kullanılır.
Kur'an-ı Kerim'de; Rab, sahib, hâmi (koruyucu) yardımcı, dost, yâr, lütuf ve ihsanda bulunan, iyilik yapan anlamlarında yüce Allah'a mevlâ denilmiştir: "bilin ki Allah sizin mevlânızdır (sahibiniz, hâminiz, yardımcınızdır). O, ne güzel mevlâ ve ne güzel yardımcıdır" (el-enfâl, 8/40).
Gadirihum hadisinde de, mü'minlerin üzerine olan velayet ve nezaret manasına olduğu anlamında "Ben kimin mevlası isem Ali de onun mevlasıdır" denmiştir. “ben mahşer gününde beni ademin efedisiyim.” Hami, sahip, şefaatçi velayet ve nezaret sahibi anlamındadır.
Rab kelimesi; besleyen, büyüten ve terbiye eden, sahip, hami, efendi manalarındadır.
Buna misal:
Yusuf Suresi 41. Ayette sahip manasında,
يَاصَاحِبَيِ السِّجْنِ أَمَّا أَحَدُكُمَا فَيَسْقِي رَبَّهُ خَمْرًا وَأَمَّا الْآخَرُ فَيُصْلَبُ فَتَأْكُلُ الطَّيْرُ مِنْ رَأْسِهِ قُضِيَ الْأَمْرُ الَّذِي فِيهِ تَسْتَفْتِيَانِ
“Ey zindan arkadaşlarım! (Rüyânıza gelince:) Biriniz yine efendisine şarab sunacak. Ve diğeri ise asılacak da kuşlar onun başından yiyecek! İşte hakkında fetvâ istediğiniz iş (bu şekilde) hükme bağlanmıştır.”
Yine, Yusuf Suresi 42. ayette kurtarıcı , hami sahip manasında,
وَقَالَ لِلَّذِي ظَنَّ أَنَّهُ نَاجٍ مِنْهُمَا اذْكُرْنِي عِنْدَ رَبِّكَ فَأَنْسَاهُ الشَّيْطَانُ ذِكْرَ رَبِّهِ فَلَبِثَ فِي السِّجْنِ بِضْعَ سِنِينَ
“Ve (Yûsuf) doğrusu içlerinden kurtulacak olanın o olduğunu zannettiği kimseye: “Efendinin yanında beni an! (Umulur ki beni bu durumdan kurtarır)” dedi. Fakat şeytan ona, efendisine anmayı unutturdu da (Yûsuf) senelerce zindanda kaldı.”
Bütün bunlarla birlikte bazı isim ve sıfatlar Allah için kullanıldığı gibi insanlar için de kulanılanları vardır. Mesela Peygamberimiz için Tevbe Suresinde Rauf ve Rahim sıfatları kullanılmıştır.