Bu kelime insanın anlamını, ne olduğunu, nasıl bir varlık olduğunu, varlıklar içindeki yerini ve değerini, diğer varlıklarla olan ilişkisini anlatmak açısından son derece önemlidir.
Takvîm, sözlükte eğriyi doğrultmak, kıvama, nizama koymak, kıymetlendirmek manalarına gelmektedir. Istılah olarak ise ahseni takvîm, maddi-manevi her türlü güzelliğe sahip, gerek fizikî ve cismanî bakımdan, gerek ahlak ve maneviyyat itibariyle ruhanî bakımdan olsun insanın en güzel bir kıvama erebilecek en güzel bir biçimde yaratılmasına denir. 1
İnsanın ahsen-i takvim üzere yaratıldığını Kur'an bize şu ayetle bildiriyor:
Gerçekten (biz) insanı, en güzel bir biçimde yarattık! 2
Bediüzzaman Hazretleri, insanın ahsen-i takvimde yaratılmasını şöyle tasvir etmektedir:
İnsan; ilahi kudretin en güzel bir mucizesidir. Bundan dolayı istidat ve kabiliyet olarak en yüksek, en zengin bir mahiyettedir. Hem insan, ilahî rahmet eserlerini ve nimetlerini tanıyacak, tartacak çok çeşitli duyu ve duygulara sahip bir varlıktır. İnsanın istidadı câmidir. İnsanın bu şekilde ahsen-i takvimde yaratılmasının menbaı da onun ism-i a'zamın tecellisine ve Esma-yı Hüsna'nın her birinin ism-i a'zamlık mertebesinin tecellisine mazhar olmasından kaynaklanmaktadır. Demek insanın en güzel şekil ve biçimde yaratılması onun bütün Esma-yı Hüsna'ya en geniş bir şekilde mazhar olmasından gelmektedir. Hz. Üstada göre insanı en yüce bir makam olan ahsen-i takvime çıkaracak vasıta şükürdür. 3
Ahsen-i Takvim'in ne olduğu ile ilgili bazı müfessirlerin açıklamalarına bakalım;
Muhammed Ali Es-Sabuni Safvetü't Tefasir adlı eserinde ahseni takvimi şu şekilde açıklar;
Kuşkusuz biz i nsan türünü, en mükemmel ve en güzel sıfatlarla nitelenmiş olarak en güzel biçimde yarattık. Yani şekli güzel, boyu düzgün, uzuvları birbirine uygun; bilgi, anlayış, akıl erdirme, iyi ve kötüyü ayırma, konuşma ve edep sıfatları ile donatılmış olarak yarattık. Ahseni takvimden maksat, "En güzel biçimde ve eşsiz bir yaratılışta yarattık" demektir. 4
Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır şöyle izah eder;
İnsan cinsini maddeten ve mânen doğrultmanın, kıvâma koymanın, biçimlendirmenin en güzelinde; en güzel biçimde olarak yarattık. “Takvîm” eğriyi doğrultmak, kıvâma, nizâma koymak, kuvvet biçmek, kıymetlendirmek mânalarına gelir. Tenvîni tenkir ve tefhıym için olarak “ahsen-i takvîm” herhangi bir takvîmin veya büyük bir takvîmin en güzeli demek olur. Bu ise her mânasıyla takvîmin en güzel biçimi demek olacağından maddî mânevî her türlü güzelliğe şâmil olur. Belinin doğrulmasından, endâmının güzelleşmesinden, kuvâ ve melekâtının yükselmesinden, akl ü irfan ve ahlâkıyla ilâhî hüsne ermesine kadar gider. 5
Muhyiddin İbn Arabi Şeyh’ul Ekber eserinde insanın ahseni takvim olarak yaratılmasına şu açıklamayı yapar;
İnsanın en dengeli mizaca, en kâmil varlık türüne ve en üstün yaratılışa sahip kılındığıdır.6
Demek oluyor ki insan maddi yaratılış itibarıyla bütün bitkilerden, hayvanlardan üstün kabiliyetlerle yaratıldığı gibi manevi bakımdan da daha yüksek makamlara çıkabilecek, Allah'u Teala'nın isimlerine daha çok mazhar olabilecek şekilde yaratılmıştır.
Bu üstün yaratılışa Peygamber Efendimiz (sav) bir hadis-i şerifle işaret eder.
"Muhakkak ki Allah, insanı Rahman'ın sureti üzerine yarattı" .7
Bu hadisteki suret tabiri mecazdır. Maksad ise Rahman olan Allah'ın ahlakı ile ahlaklanabilecek şekilde yaratılmış olmasıdır.
Bu hadis Risale-i Nur'da şöyle tefsir edilmiştir:
İnsan, ism-i Rahmân’ı tamamıyla gösterir bir sûrettedir. Evet, sâbıkan beyân ettiğimiz gibi, kâinâtın sîmâsında bin bir ismin şuâ‘larından tezâhür eden ism-i Rahmân göründüğü gibi, zemin yüzünün sîmâsında da, rubûbiyet-i mutlaka-i İlâhiyenin hadsiz cilveleriyle tezâhür eden ism-i Rahmân görünüyor. Ve insanın sûret-i câmiasında da küçük bir mikyâsta zeminin sîmâsı ve kâinâtın sîmâsı gibi, yine o ism-i Rahmân’ın cilve-i etemmi görünüyor demektir. 8
Yani kâinat ve dünya üzerinde tecelli eden Allah'ın bütün isimleri insanın hem cisminde hem de ruhunda tecelli eder.
Diğer bir hadis-i şerif bu manaya şöyle işaret etmiştir:
Allah'ın ahlakı ile ahlaklanınız.9
Yani insan öyle üstün bir yaratılışla yaratılmıştır ki, eğer iman ve kullukla o kabiliyetlerini geliştirse Allah'ın ahlakının yani sıfat ve isimlerinin numunelerini kendinde taşıyan, bununla beraber Allah karşısındaki aczini ve ona olan ihtiyacını bilen onun aşkı ile yaşayan en üstün bir varlık olur.
İnsanın üstünlüğünü gösteren olaylardan birine, bütün meleklerin Hz. Adem'e yönelerek secde etmekle, yani ona saygı göstermekle emrolunmaları örnek verilebilir.
Bu en güzel yaratılışın sonucu olarak kâinatta tecelli eden bütün isim ve sıfatlar ve onların güzellikleri insanda da tecelli eder ve insan kâinatın küçük bir modeli, bir misal-i musağğarı olur.
Bediüzzaman Hazretleri, insanın mahiyet ve vazifesinde ahsen-i takvim olmasının manasını şu şekilde özetlemiştir;
"1. Esma-i İlahiyeye ait garaibin fihristesi (esma-i ilahiye tecellilerinin bir özeti),
2. Hem şuun ve sıfât-ı İlahiyenin bir mikyası (Allah'ın bütün sıfat ve şuunlarını (ilâhî halleri) anlamaya yarayacak ölçücükleri taşıyan),
3. Hem kâinattaki âlemlerin bir mizanı (kainattaki bütün alemlerin manalarını anlayıp tartabilecek mizanlara sahip),
4. Hem bu âlem-i kebirin bir listesi (şu büyük alemdeki herşeyin üzerine yazıldığı bir liste),
5. Hem şu kâinatın bir haritası (adeta kainatta olan her şeyi üzerinde gösteren bir harita),
6. Hem şu kitab-ı ekberin bir fezlekesi (kainat kitabının bir özeti),
7. Hem kudretin gizli definelerini açacak bir anahtar külçesi (kudretin yarattığı bütün herşeyin manalarını açabilecek anahtarlara sahip),
8. Hem mevcudata serpilen ve evkata takılan kemalâtının bir ahsen-i takvimidir (varlıklar üzerine serpilen ve zamanın akmasıyla ilâhî kemalatların, olgunluk ve mükemmelliklerin göstergesi olan en güzel bir sanatıdır)." 10
İnsan kendisi en güzel kıvamda olduğu gibi kâinat da kıvamına, en güzel şekline insanla ve onun vazifelerini yapmasıyla kavuşur. İnsan bütün kâinatın yaptığı ibadetleri kendi ibadeti içinde toplayarak Rabbine takdim eder ve kâinatın yaratılışındaki ilahi gaye bu şekilde kıvama erer. Bediüzzaman Hazretleri bunu şöyle ifade etmiştir:
"Bir sultan gibi bütün kâinatın dualarını, kendi duan içine al. Bir abd-i küllî (ibadeti bütün kainatla alakadar bir kul) ve bir vekil-i umumî (umum kâinatın bir vekili) gibi,
اياك نعبدواياك نستعين (ancak sana ibadet eder ve ancak senden yardım dileriz) de. Kâinatın güzel bir takvimi ol." 11
Netice olarak insan,
1- Hem en güzel surette yaratılmış olmakla,
2- Hem kâinat onun ile kıvam bulmasıyla,
3- Hem de kâinatın takvimi gibi, onu hulasa etmesiyle ahsen-i takvim üzere yaratılmıştır.
Muhlis Körpe, Risale-i Nur Istılahlar, Süeda Yayınları, Isparta 2021, s. 19
Tin, 95/4
Muhlis Körpe, Risale-i Nur Istılahlar, Süeda Yayınları, Isparta 2021, s. 19a
Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü't Tefasir, İz Yayıncılık, İstanbul 2003, c.7, s.302-303
Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kuran Dili, YEK Başkanlığı Yayınları, İstanbul 2023, c.6, s.556
Muhyiddin İbn. Arabi, Tefsir-i Kebir Te'vilat, Kıtsan Yayıncılık, İstanbul, c.2, s.1466
Buhârî, “İsti’zân”, 1
Bediüzzaman Said Nursi, Leamlar, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s.102
Münzirî, Terğîb, IV, 185.
Bediüzzaman Said Nursi, Tılsımlar, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s.21
Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015, s.110

