Soru

Allah'ı Tanıtan ve Bildiren Ayet ve Deliller

Güneş ve ay hiç kimsenin ölümünden ya da hayatından dolayı tutulmazlar. Lâkin onlar Allah"ın âyetlerinden iki âyettir. Siz, onların tutulduklarını gördüğünüz zaman hemen namaz kılın. Bu hadisi nasıl anlamak gerekir? Bizler mümin olarak ay ve güneşe iman mı etmiş oluyoruz? Kur'an'da geçen ayetlerde şeytan da geçiyor. Biz şeytanada mı iman etmiş oluyoruz o zaman? Bu meselenin esası nedir? 

Tarih: 10.04.2025 23:35:13

Cevap

Ayet kelimesinin sözlükteki asıl anlamı; "bir şeyin ve bir amacın mevcudiyetini gösteren alâmettir. Buna bağlı olarak açık alâmet, delil, ibret, işaret " gibi anlamlarda da kullanılmıştır.[1]

Son devir İslam alimlerine göre ise mutlak anlamda ayet başlıca iki kısma ayrılır:

1. Fiili ayetler: Kainattaki sayısız çeşitlilik ve farklılıkları sürekli bir düzen ve kanuna bağlayan yaratıcının varlığını, birliğini ve yüce sıfatlarını gösteren ve yaratıkların taşıdığı özelliklerden çıkarılan delillerin tamamı bu tür ayetleri oluşturur. Bunlara "kevni", "tekvini" veya "ilmi ayet" de denilir.[2] Özetle kâinatta bulunan varlıklar, onlardaki intizam ve kanun Allah’ın varlığını, birliğini, isim ve sıfatlarını gösterir birer delildir ki bunlara ilmî ayetler denilmektedir.

Üstad Bediüzzaman Hazretleri de Rabbimizi bize bildiren ve tanıttıran delilleri ifade ederken Kur’ân-ı Kerîm ve Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) ile birlikte üçüncü bir delil olarak da kâinat kitabına işaret ederek her bir varlığın kendi lisanı ve işleyişi ile Rabbimizi bize tarif edip tanıttıran bir ayet olduğunu vurgulamaktadır.[3]

Elmalılı, uluhiyete işaret eden bu tür ayetleri kendi içinde üç kısma ayırır:

- Sadece alimierin farkına varabileceği tabiat kanunlarında mevcut umumi ayetler,

- Güneş ve ay tutulması, gök gürlemesi gibi herkesin müşahede ettiği görebildiği ayetler,

- Mucizeler gibi harikulade ayetler

2. Kavli ayetler: Peygamberlere indirilen ilahi kitapların hepsi bu tür ayetlerdir. Bunlar fiili ayetlere işaret eder ve insanlar tarafından kolaylıkla anlaşılmaları için gerekli açıklamaları ihtiva eder. Bunlara "teşrii", "tenzili" ve "vahyi ayetler" de denilir.[4]

Bu bağlamda konuyu tekrar değerlendirdiğimizde Kur’ân-ı Kerîm ayetleriyle Rabbimizi bize tarif edip tanıttırdığı gibi kâinat da büyük bir kitaptır ki her bir varlık Rabbimizi tanıtan birer ayet hükmündedir. Nitekim Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) “Güneş ve ay hiç kimsenin ölümünden ya da hayatından dolayı tutulmazlar. Lâkin onlar Allah"ın âyetlerinden iki âyettir. Siz, onların tutulduklarını gördüğünüz zaman hemen namaz kılın.”[5] Buyurarak bu konuya işaret etmektedir.

Dolayısıyla bizler yeryüzündeki ve Kur’ân-ı Kerîm'deki ayetlere iman ediyoruz. Buradaki iman yani inancımız haşa gezegen veya varlıkların birer ilah kabul edilmesi anlamında değildir. Aksine her bir varlık Rabbimizi bize gösteren tanıttıran O’na işaret eden bir delildir. Rabbimizin vazifeli, hikmetli ve sanatlı bir mahlukudur ki bir mü’min bunu kabul edip buna inanmaktadır.


[1] TDV, İslâm Ansiklopedisi, İstanbul,1991 c 4, s 242

[2] TDV, İslâm Ansiklopedisi, İstanbul,1991 c 4, s 243

[3] Bediüzzaman Said Nursi, Beş Risale, Hayrat Neşriyat, Isparta 2015 s 28

[4] TDV, İslâm Ansiklopedisi, İstanbul,1991 c 4, s 243

[5] Buhârî, Küsûf, 13


Yorum Yap

Yorumlar