Risale-i Nur'la yeni tanıştıracağımız birine ilk olarak hangi meselelerden başlamamız daha uygun olur?
Karşımızdaki insanın durumuna göre konuşmak İslami tebliğin mühim konularındandır. Ayette, "Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel nasihatle davet et." (Nahl 125) buyruluyor.
İnsanlara hikmetle konuşmak onların anlayabileceği ve ihtiyaçlarına uygun şekilde konuşmak demektir.
Peygamber Efendimiz de (asm), "Biz peygamberler topluluğu, insanların akıllarının anlayabileceği şekilde konuşmakla emrolunduk" buyurmuştur.
Yine bu sebeble büyüklerimiz, "İnsanlara akıllarının ölçüsüyle konuşunuz" demişlerdir.
Bu açıdan insanlara Risale-i Nur'dan bir risaleyi ders yapacak iken veya bir okumaları için bir risaleyi verirken kendisine en uygun olanlardan birini seçmek gerekir.
Mesela, imanlı fakat namazlarına dikkat etmeyen bir kimse için, 10. Hüccet, Küçük Sözler, Namaz Risalesi, Meyve Risalesi ve benzerleri uygun olabilir.
İlim sahibi olanlar için İhlas Risalesi ve ilmi risaleler uygun olur.
İmani şüpheleri olanlar için, Ayetel Kübra, Tabiat, Reşhalar gibi risaleler münasib olur.
Şehid Hafız Ali abinin (rh), Risale-i Nur'un bu noktadaki hususiyetini anlattığı bir mektubundaki isabetli tercihini Üstad Bediüzzaman Hazretleri şöyle takdir eder:
"Tefsir sahibi Hoca Vehbi'nin (Mehmed Vehbi Efendi'nin) (R.H.) Risale-i İhlas karşısında mağlubiyetle beraber, Risale-i Nur'a karşı hayran ve takdirkâr olması münasebetiyle, Hâfız Ali demiş: "Risale-i Nur'un bir kerametidir; öküze et ve arslana ot atmaz. Öküze ot verir, arslana et verir. O arslan hocanın en evvel İhlas Risaleleri eline geçmiş."
İşte Hâfız Ali'nin bu mektubunu aldığımdan ya altı, ya yedi gün evvel, Karadağ'dan inerken birden diyordum: "Yahu! Ata et, arslana ot atma; arslana et, ata ot ver." Bu kelimeyi beş-altı defa hoşuma gitmiş tekrar ediyordum. Ya Hâfız Ali benden evvel yazmış, bana da söylettirdi veyahut ben evvel söylemişim, ona yazdırılmış. Yalnız bu garib tevafukta bir farkımız var. O, öküze ot demiş; ben, ata ot demişim." (Kastamonu Lahikası)