Kader Risalesi'nde geçen "ilim maluma tabidir" kaidesini nasıl anlamak gerekir?
Kader Risalesi’nde bu bahis şöyle geçer:
“Kader, ilim nev'indendir. İlim, malûma (bilgiye) tâbidir. Yani nasıl olacak, öyle taalluk ediyor (biliyor). Yoksa malûm (bilgi), ilme tâbi değil. Yani ilim desâtiri (düsturları); malûmu, haricî vücud (yaratılmak) noktasında idare etmek için esas değil. Çünkü malûmun zâtı (bilginin kendisi) ve vücud-u haricîsi (bilinen şeyin yaratılması), iradeye bakar ve kudrete istinad eder (dayanır).” (Parantez içi verilen bilgiler, lügat manası değildir. İzah için yazılmıştır.)
Maksadı anlamak için şöyle bir soru soralım: İlim nasıl elde edilir, ya da nasıl ortaya çıkar? Elbette bilgi sahibi olmakla elde edilir. Öyleyse bilgi ilimden öncedir. Yani, ilmin var olması bilgi sahibi olmaya tabidir. İlim varlığını bilgiye borçlu olduğuna göre, bilginin varlığı ilme dayanamaz.
Üstad Hz. yukarıdaki paragrafta malumun zatı iradeye bakar diyor. Malumun, yani bilginin hududları iradeyle tayin olunur. Meselâ Allah’ın ilmindeki, varlıklar hakkındaki ezelî malumları (bilgileri) düşünelim. O bilgilerin nasıl olacağını, ezelde ve zamansız olarak belirleyen ve seçen Allah’ın irade sıfatıdır. Allah’ın bilgileri ezelîdir. Sonradan öğrenmek ve karar vermekten münezzeh ve berîdir. Fakat bu bilgiler, iradesinin tecellisiyle vardır. Aslında ilm-i ilâhî hadsiz ihtimalleri bilir. İrade ise bu ihtimallerden bazılarını tayin eder. İşte varlıklar hakkındaki bilgiler bunlardır. Allah’ın ilim sıfatı ise, bütün bu bilgileri kuşatır ve içine alır.
Netice olarak diyebiliriz ki, ilim maluma tabidir demek, “Allah’ın iradesinin neyi, nasıl, hangi ölçülerle dilediğini bilir demektir”
O bilginin vücud-u hariciye çıkması ise, kudret tarafından yaratılınca olmaktadır.