"Bu hılletin üssül’esâsı, samîmî ihlâstır. Samîmî ihlâsı kıran adam, bu hılletin en yüksek kulesinin başından sukūt eder. Gāyet derin bir çukura düşmek ihtimâli var. Ortada tutunacak yer bulamaz." Üstadımızın burada çukurdan maksadı nedir? Ortada tutunacak yer bulamaz derken, o çukura düşen kişi için hiç ümidin olmadığınımı anlatmak istiyor.?
İhlas ile bu hizmete dahil olan bir kimseye Risale-i Nur'un kazandırdığı manevi makamı yüksek bir kuleye benzetirsek, İhlası kırmakla umum kardeşlerin hukukuna tecavüz, hizmet-i Kuraniyenin hürmetine taarruz gibi durumlar kişiyi manen büyük zarara sokacağından mesuliyet noktasında derin bir çukura benzetilmiş. Yani ihlas ile büyük manevi makamlar kazanılırken, ihlası kırmakla manen çok büyük zarara girileceği ifade ediliyor.
Böyle bir çukura düşen kişi hakkında hiç ümid kalmaması meselesine gelince:
Bu kimsenin ihlası kırmasının neticesine göre durum değişir. Bazen ihlası kırmakla hizmete çok büyük manevi zarar verirse affedilmesi çok zor olabilir. Ancak rahmet kapısı daima açık olduğundan kişinin pişmanlığı, tevbesi, hatasını telafi edecek gayretli hizmetleri sayesinde affedilmesini ümid edebiliriz. Allah-u alem.