Hz Havva'nın Hz Adem'in sol kaburga kemiğinden yaratıldığına dair kaynaklar nelerdir?
“Allah Âdemi topraktan yarattı. Sonra ona 'ol' dedi ve o da oluverdi." (Âli imran, 3/59)
"O bir candan eşini de yarattı." (Nisa, 4/1).
"Havva, Âdem'in bir kaburga kemiğinden yaratıldı."
(Buhari, Nikah 79; Müslim, Reda 65; Tirmizi, Talak 12; Darimi, Nikah 45; Ahmed b. Hanbel, II/428, 449, 530 ve V/164.
Dikkat edilirse ayette "O bir candan eşini de yarattı" manasını hadis tefsir ediyor.
Yine de bu manalara muhalefet eden insanlar bulunmaktadır. Bu insanlar genellikle hadis-i şeriflere ve hadis kitaplarına saldıran insanlar olduğu için ayet-i kerimeleri hadislere muhalif olarak tefsir etmektedirler. Amaçları ayet-i kerimelerin doğru tefsirini bulmak değil ayeti kendi kafasına göre güya daha mantıklı bir şekilde yorumlayıp hadislerin kıymetini düşürmeye çalışmaktır.
Bu konuda meşhur tefsirlerden olanTefsir-i Kebirde şöyle bir izah vardır:
وَخَلَقَ مِنْهاَ زَوْ جَهاَ
Ondan da onun zevcesini yarattı (Nisa,1)
Bu hususta birkaç mesele vardır:
BİRİNCİ MESELE: Buradaki اَ لزَّ وْجُ kelimesinden murad, Havvâ (aleyhimesselâm)’dır. Hz. Havvâ’nın Hz. Âdem’den yaratıldığı hususunda iki görüş bulunmaktadır:
Birinci görüş: Bu, ekseri âlimlerin kabul ettiği görüştür. Buna göre, Allah Teâlâ Hz. Âdem’i yaratınca, O’nu bir süre uyuttu. Sonra da, O’nun sol kaburgalarının birinden Hz. Havvâ’yı yarattı. Hz. Âdemuyandığında onu gördü, ona meyledip, onunla ünsiyet (yakınlık) kurdu. Hz. Âdem’in bedenin bir parçasından yaratılmıştı. Âlimler bu görüşlerine Hz. Peygamber’in “ Kadın eğri bir kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Eğer onu düzeltmeye kalkışırsan onu kırarsın. Onu eğri olarak bırakırsan ondan istifâde edersin.” Buhari, Enbiya, 1; Müslim, Redâ 60 (2/1091). Buyurmuştur.
İkinci görüş: Bu, Ebu müslim el-İsfehâni’nin görüşüdür.
Buna göre Hakk Teâlâ’nın وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا buyruğundan murad, “Onun cinsinden, yani insan cinsinden, onun zevcesini yarattı “ manasıdır.
Bu, Hak Teâlâ’nınوَاللَّەُ جَعَلَ لَكُمْ مِنْ اَنْفُسِكُمْ اَزْوَاجًا “Allah sizin için, kendinizden zevceler yaptı” (Nah, 72) مِنْ اَنْفُسِهِمْ رَسُولاً اِذْ بَعَثَ فيِهِمْ“ Allah, onlara kendilerinden bir peygamber gönderdiği için..”
(Âl-i İmran, 164) ve لَقَدْ جٓاءَكُمْ رَسُولٌ مِنْ اَنْفُسِكُمْ“Andolsun, size kendinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki… “ (Tevbe, 128) ayetlerinde olduğu gibidir. Kâdi birinci görüşün daha kuvvetli olduğunu söylemiştir. Çünkü ancak bu durumda, âyetteki “Sizi bir tek candan yarattı “ ifâdesi, yerinde olmuş olur. Zirâ şayet Hz. Havva da yoktan yaratılmış olsaydı, o zaman insan soyu bir candan değil iki candan (nefisten ) yaratılmış olurlardı.
İKİNCİ MESELE: Hz. Adem (a.s)’in yaratılması
İbn Abbas (r.a) şöyle demektedir: Hz. Adem’e, “Adem“ ismi verilmiştir. Zira Allah Teâlâ onu, yeryüzünün kızıl, siyah güzel ve çirkin topraklarından yaratmıştır. İşte bu sebepten ötürü, onun çocukları arasında kızıl derili, siyah derili, güzel ve çirkin olanlar vardır. Onun hanımı da “Havvâ” diye adlandırılmıştır. Çünkü o Hz. Adem’in kaburgalarının birinden yaratılmıştır. Demek ki o, canlı (hayy) olan bir şeyden yaratılmış ve ona nisbetle de “Havvâ” diye adlandırılmıştır.
ÜÇÜNCÜ MESELE: Yoktan yaratma meselesi
Bir grup tabiatcı, bu ayetle istidlâl ederek şöyle demişlerdir: “Allah Teâlâ’nın “Sizi bir tek candan yarattı..” buyruğu bütün insanların tek bir nefisten yaratıldığını gösterir.
O’nun ,“ ondan da onun zevcesinin yarattı” sözü de, eşinin o nefisten yaratıldığına delâlet eder. Cenâb-ı Allah, daha sonra Hz. Âdem hakkında, “ Onu topraktan yarattı”(Âl-i imran, 59) buyurmuştur. Binaenâleyh bu, Hz. Âdem’in de topraktan yaratıldığına delâlet eder. Allah Teâlâ, insanlar hakkında ise, “sizi ondan (topraktan) yarattık” ( Taha, 55) demiştir. Bütün bu âyetler, sonradan olan bir şeyin, önceden olan bir maddeden yaratıldığına ve herhangi bir şeyin sırf ademden (yokluktan) yaratılmasının imkansız olduğuna delâlet etmektedir.”
Kelamcılar, onlara şöyle diyerek cevap vermişlerdir: “ Birşeyi birşeyden yaratmak (halketmek) aklen imkânsızdır. Çünkü yaratılmış olan bu şey, eğer kendinden önce mevcut olan o şeyin aynı olursa, bu bir yaratma olmaz. Bu bir yaratma olmayınca da, başka birşeyden yaratılmış olması da imkânsız olur. Şayet biz, bu yaratılan şeyin kendinden önce mevcut olan o şeyden başka bir varlık olduğunu söylersek, bu durumda yaratılan ve sonradan meydana gelen bu şey, sırf yokluktan meydana gelmiş ve bulunmuş olur. Böylece, bir şeyin başka bir şeyden yaratılmasının aklen imkânsız olduğu sâbit olur. Bu ayetteki مِنْ harf-i cerri, ibtidâ-i gaye manasınadır. Bu, şu demektir. Bu şeylerin, şeylerden meydana gelişinin başlangıcı, bir zaruretten ötürü değil, sadece öyle vâki olduğu içindir.”
DÖRDÜNCÜ MESELE
Keşşaf sahibi, ism-i fail lafzı ile, ayetin وَخَالِقٌ مِنْهَا زَوْجَهَا وَبَاثٌّ مِنْهُمَا şeklinde de okunduğunu söylemiştir. Bu, mahzuf bir mübtedânın haberi olup, takdiri, هُوَ خَالِقٌ“O, yaratandır..” şeklindedir.
وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالاًكَثِیرًاوَنِسَٓاءًوَاتَّقُوااللّٰەَالّذِی تَسَٓاءَلُونَ بِەِ وَالْاَرْحَامَطاِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَلَیْكُمْ رَقِیبًا(١)
“.. ve o ikisinden bir çok erkekler ve kadınlar türetip yayan (Rabb’iniz’den ittika edin). Kendisi adına birbirinize dileklerde bulunduğunuz Allah’tan ve akrabalık (bağlarını kesmekten) sakının. Çünkü Allah sizin üzerinizde tam bir gözeticidir.” (Nisa 1)
Cenab-ı Allah’ın, “ ikisinden birçok erkekler ve kadınlar türetip yayan’’ buyruğu ile ilgili birkaç mesele vardır:
BİRİNCİ MESELE: İnsanların bir ana - babadan çoğalmaları;
Vâhidî, Cenâb-ı Hakk’ın بَثَّ مِنْهُمَا buyruğu ile dağıtıp, yayma manasını murad ettiğini söylemiştir. İbnu’l-Muzaffer ise şöyle demektedir. “ بَثَّ (bess) senin eşyayı dağıtmandır. Mesela, بَثَّ الْخَیْلَ فِی الْغَارَةِ “Atları, hücum için dağıtıp yaydı”; بَثَّ الصَّیَّادُ كَلاَبَەُ “ Avcı, köpeklerini salıp dağıttı”; خَلَقَ اللَّەُ الْخَلْقَ فَبَثَّهُمْ فِی الْاَرضِ“ Allah, mahlûkatı yarattı ve onları yeryüzüne dağıttı” ve birisi halıları yaydığında, بَثَثْتُ الْبُسُطَ“ halıları yaydım” denilir. Nitekim Cenâb-ı Hakk da, وَزَرَابِیُّ مَبْثُوثَةٌ “ yayılıp serilmiş saçaklı halılar…” (Ğaşiye, 16) buyurmuştur.” Ferra ve Zeccâc, bazı Arapların, fiili اَبَثَّ اللَّەُ الْخَلْقَ“ Allah mahlûkatı dağıttı” şeklinde kullandıklarını söylemişlerdir.
İKİNCİ MESELE: Cenâb-ı Hakk وَبَثَّ مِنْهُمَا الرَّجَالَ وَالنَّسَاءَ“ İkisinden erkekleri ve kadınları türetip yaydı” buyurmamıştır. Çünkü bu ifade, bütün erkek ve kadınların bizzat o ikisinden yaratılmış olmalarını gerektirir ki bu imkânsızdır. İşte bundan ötürü Allah Teâlâ bu ifade şeklini bırakıp, “ ikisinden birçok erkekler ve kadınlar türetip yaydı” buyurmuştur.
Şimdi, “Cenab-ı Hak için, “ikisinden birçok erkekler ve birçok kadınlar..” dememiş ve niçin çokluğu kadınları değil de erkeklere tahsis etmiştir?” denilir ise, biz deriz ki : Allah bilir ya, bunun sebebi şudur: Erkeklerin şöhretli oluşları daha fazladır. Binâenaleyh onların çoklukları daha çok görülür. İşte bundan ötürü, çok oluş bilhassa onlara tahsis edilmiştir. İşte bu durum adeta, erkeklere yakışanın şöhret, ortaya çıkma ve görünme olduğuna; kadınlara yakışanın da gizlenmek ve sesini çıkarmayıp adının sanının anılmaması olduğuna bir dikkat çekmedir.
ÜÇÜNCÜ MESELE: Bütün beşeriyetin zerreler halinde olduğunu ve Hz. Âdem’in sulbünde bulunduğunu söyleyenler. Ayetteki, “ikisinden birçok erkekler ve kadınlar türetip yaydı” buyruğunu zahiri manasına hamletmişler; böyle söylemeyenler ise bu ifadeden maksadın, “onların çocuklarının onlardan türeyip çoğalması ve onların çocuklarından da yeni nesil ve toplulukların türeyip meydana gelmesi olduğunu söylemişlerdir ki, bu durumda bütün insanların, Hz. Âdem ve Havva’nın evlatları oluşları mecazen olmuş olur. (Fahruddîn Er Râzî Tefsîr-i Kebîr C7. Shf 310.11.12.13.)