“Hususan dünyada servet ve iktidarı da varsa, gaflet dahi yardım etmiş ise, bütün bütün gāsıbâne, hırsızcasına ni‘met-i İlâhiyeyi hayvan gibi yutar.” Burada asıl anlatılmak istenen nedir? Sadece servet sahipleri mi hayvan gibi yaşar ? Servet sahiplerinden hususan bahsedilmesinin sebebi nedir ve iktidar sahibi olmak kötü bir şey midir.? Tehlike sadece zenginlikte veya mevki-makam sahibi olmakta mıdır? Fakirliğin ve sıradan bir vatandaş olmanın getirdiği tehlikeler yok mudur?
Buradaki asıl konu nefsin yanlış bir yola düşüp kendisine verilen emanetleri sahiplenip, kulluk vazifesini unutarak dalalet vadilerine süluk ettiği anlatılmak istenmektedir. Nefis kendisinde bulunan bazı özellikler onun bu yanlışa düşmesine bir sebep teşkil etmektedir. Mesela zengin, kuvvetli, nüfuzlu, mevki-makam sahibi birinin en yakın olduğu tehlike takdir edersiniz ki kibir ve gurur tehlikesidir. Düz yolda yürüyen birinin yere düşmesiyle, yüksekçe bir ipte yürüyen birinin yere düşmesi arasında fark olduğu da malumdur.
Onlar ellerindeki güç, kuvvet ve zenginlikle bol bol hayır ve hasenat yapıp Allah’ın (c.c) rızasını kazanmak yerine o güçlerini, yeryüzünde fesat ve bozgunculuk çıkarmakta kullanmaktadırlar. Böylelikle onların yolu Firavunların ve Nemrudların yolu olmaya başlar. İktidar ve servetleri onları şımartarak Allah’a karşı isyan bayrağı açmaya başlarlar. Onlar Allah’ın (c.c) verdiği nimetleri unutarak “Kel En’ami Belhum Edellu Sebila” ayetinin şümulüne dahil olurlar. “Yoksa onların çoğunun gerçeğe kulak verdiğini veya akıllarını kullandıklarını mı sanıyorsun? Onlar tıpkı hayvanlar gibidir. Hatta doğru yolu seçmede hayvanlardan daha yetersizlerdir.” (25) Furkan-44)
Yine bu ayet de Firavun ve Nemrut’un yolundan gidenleri haber vermektedir. “Andolsun, onlara, size vermediğimiz imkân, kudret, iktidar, servet ve itibar vermiştik. Onlara kulaklar, gözler, akıllar ve kalpler vermiştik. Fakat kulakları, gözleri, kalpleri ve akılları onlara hiçbir fayda sağlamadı. Çünkü onlar Allah'ın âyetlerini bile bile inkâr ediyorlardı. Alay edip durdukları şeyin gücü kendilerini sarıverdi, işlerini bitirdi.” (46 Ahkaf-26)
Elbette fakir, güçsüz hiçbir nüfuzu olmayan bir adamın da düşeceği vahim tehlikeler bulunmaktadır. Mesela bu insan sürekli hayattan şikâyet edip Allah’ın verdiği nimetleri küçük ve kıymetsiz görüp kendisinden yüksekte bulunan insanlara karşı bir kıskançlık haset duygusu ile bu hayattan ızdırab duyarak haşa Allah’a karşı sitemde bulunur. Haşa Allah’a karşı zımni bir adavet beslemeye başlar. Bu fakirlik ona saadet verecekken tam tersi şakavetine sebep olur. Sabredecek yerde her daim mutsuz ve şikayetle ömrünü heba eder.
Bilinmelidir ki zenginlik de fakirlik de birer imtihandır. Zenginliğin tehlikeleri ayrıdır fakirliğin tehlikeleri ayrıdır. Fakat burada fakirlik değil de hususen zenginlik bahsedilmiş. Çünkü kibrin kaynağı, menbaı, mehazı çoğunlukla servet ve kudrettir. Yoksa burada zenginlik kötüdür gibi bir sonuç çıkmaz. Ayrıca bu zamanda İslam maddeten terakkiye mütevakkıftır. İslam devletleri tarih sahnesinde çok büyük, kudretli ve zengin devletler kurmuşlardır. Bu güç ve kuvvetleriyle mazlumlara şefkat ve emniyet, zalimlere de kahır ve korku vermişlerdir. “Onlar (o müminlerdir) ki, eğer kendilerini yeryüzünde iktidar mevkiine getirirsek namazı kılarlar, zekâtı verirler, iyiliği emrederler ve fenalığı yasak ederler. Bütün işlerin sonu sırf Allah'a âittir. (22 Hacc 41)
İşte dünyayada birçok güç ve servet sahipleri, kulluklarını ve de kendilerine verilen nimetlerin sahib-i hakikisini unutarak, bu güzelliklerin sahipsiz olduğunu hatta kendilerine ait ve de kendi güç ve kudretlerinin eseri olduğunu ileri sürecek kadar hayvandan daha aşağı bir derekeye düşmüşlerdir.
Nice zenginler vardır ki hayır ve hasenat yaparak cennete girerler. Nice zengin de vardır ki saçıp savurarak, şımararak ve kibirlenerek cehenneme düşer.
Nice fakir de vardır ki sabreder, şükreder, kanaat eder cennete girer. Nice fakir de vardır ki isyan eder, şikâyet eder haram yollara girerek para kazanmaya çalışır sonrasın da Allah (c.c) muhafaza cehenneme gider.