(Artık) ona (Kur’ân’a) îmân etmezler; hâlbuki evvelkilere tatbîk edilen (ibret alınacak) İlâhî kānun (nice cezâlar) geçmiştir. (Onu beklesinler!)1
Bu ayetlerin ilk muhatapları olan o dönemin Arapları, helak edilen kavimlerin çoğunu az- çok biliyorlardı. Kur’an’ın bu kıssaları onlara anlatması, çoğu zaman bildikleri olayları bir uyarı ve ibret dersi olarak hatırlatmak şeklindeydi. Mesela; Semûd Kavmi; Hicaz bölgesi civarında yaşadılar. Bu bölge Şam’a giden ticaret yolları üzerindeydi. Peygamber Efendimiz (sav) de Tebük seferinde oradan geçerken ashabına orada fazla oyalanmamalarını söylemiş, “Burası azap inmiş bir kavmin yurdudur” demiştir.
Yine Âd Kavmi, Güney Arabistan’da Yemen-Hadramut civarında yaşamış bir kavimdi. Rüzgarla helak edildikleri anlatılır. Kur’an’da bu bölgeden “İrem şehri” olarak da bahsedilir.2 Bu iki kavim coğrafi olarak Araplara çok yakındı, yani Araplar onların kalıntılarını bizzat görüyorlardı.3
Ayrıca Araplar, yazılı kültürden ziyade sözlü geleneğe sahipti. Eski kavimlerle ilgili anlatılanlar, hikâyeler şeklinde halk arasında dolaşırdı. Özellikle Yahudilerle temas halinde olan Medine çevresindeki Araplar, İsrailoğulları ve Firavun kıssalarını biliyordu. Hristiyan topluluklarla etkileşimde olan kuzey Arapları da Lut kavmi gibi kıssalara vakıftı.
Üçüncü olarak; Bu ayetlerin, muhataplarının kıssayı belli ölçüde bildiğini ve kıyas yapabileceğini anlayabiliyoruz. Yani Allah Teâlâ, bilmedikleri bir şeyi örnek göstermezdi; çünkü ibret alınması gerekirdi.
Şu anki kâfirlerin helak edilen kavimlerle ilgili bilgiye ulaşması ise; birinci olarak; Kuran-ı Kerim vasıtasıyla, ikinci olarak; Hristiyan ve Yahudi kaynaklar vasıtasıyla, üçüncü olarak ise; arkeolojik ve tarihi verilerle bu bilgilere ulaşmaları mümkündür.
Hicr Suresi 15/13
Fecr Suresi 89/6-8
"Onlar, yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki kendilerinden öncekilerin akıbeti nasıl olmuş görsünler?" Yusuf suresi 12/109