Soru

Hayvan Oyuncaklar ve Elbise Üzerindeki Resimler

Evimizde hayvan oyuncakları var. Çocuğun kıyafetlerinde hayvan ve insan karikatürleri var. Bu şekilde bulunmasının bir mahzuru var mı? İbadetimize zararı var mıdır?

Tarih: 25.12.2020 11:36:28
Okunma: 4148

Cevap

Namazını edâ eden kimsenin; başının üstünde, tavanda veya önünde veya hizasında resim bulunması tahrimen mekruhtur. Bu hususta Cibril hadisi vardır. Cebrail (as) Resûl-i Ekrem (sav)'e hitaben; “Biz içerisinde köpek veya resim bulunan eve girmeyiz”[1] buyurmuştur.

Şayet sûret (resim) çok küçük olur da bakan kimse cüzlerini farkedemezse mekruh olmaz. Zira bu tür resimlere (suretlere) ibadet olunmaz.[2] Ulema; ta'zim ve hürmet edilen her türlü sûretin (resmin) mekruh olduğu hususunda ittifak halindedir.

Alauddin El Haskafi: “Paralar üzerindeki resimler sebebiyle rahmet meleklerinin girmemesi hususunda hadis ûleması ihtilaf etmiştir. Kadı İyaz bunların meleklerin girmesine mani olmadığını, Nevevi ise mani olduğunu söylemişlerdir” hükmünü zikrediyor. İbn-i Abidin bu metni şerhederken; kadı İyaz'ın görüşüne meyletmiş ve Bahır sahibinin de: "Bizim ûlemamızın sözlerinden anlaşılan da budur. Zira bu sözün zahirine göre namazda mekruh olmak yönünden bir tesiri olmayan şeyin yerinde bırakılması da mekruh değildir" dediğini kaydetmiştir.[3]

Ancak İslâm toplumunda; paralar üzerindeki resimler, genellikle cansız eşya resimleridir. Esasen cansız eşya resimlerinin mekruh olmadığı hususundaki rivayet, zahir rivayet durumundadır. Allahû Teâla (cc)'nın indirdiği hükümlere karşı ayaklanan Tağut'ların; paralar üzerindeki resimleri ta'zim ve hürmet kasdı ile basılmaktadır. Acaba hüküm aynı mıdır? Molla Hüsrev: “Namazını edâ eden kimsenin üzerinde resim bulunan elbiseleri giymesi mekruhtur. Muhakkak ki onda put taşıyana benzeme vardır”[4] hükmünü zikreder.

Ebû Talha radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “İçinde köpek ve sûret bulunan eve melekler girmez.”[5]

İbni Ömer radıyallahu anhümâ şöyle dedi: Cebrâil aleyhisselâm, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e geleceğini söylemişti. Gecikti. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem çok üzüldü ve dışarı çıkınca Cebrâil ile karşılaştı ve gecikmesinden şikayetçi oldu. Bunun üzerine Cebrâil aleyhisselâm: “Biz melekler, içinde köpek ve sûret bulunan eve girmeyiz”[6] cevabını verdi.

Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi: Cebrâil aleyhisselâm, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e belli bir saatte geleceğini vadetmişti. Vakit gelmiş ama Cebrâil gelmemişti. Resûlullah elinde bulunan sopayı yere attı ve “Allah da Resûlleri de va'dinden caymaz!” dedi. Sonra etrafa bakınmaya başladı. Bir de ne görsün, sedirinin altında bir köpek eniği. Bunun üzerine: - "Ey Âişe! Bu enik buraya ne zaman girdi?" diye seslendi. Ben: - Allaha yemin ederim ki, bilmiyorum, dedim. Emir verdi, köpek yavrusu evden çıkarıldı. Cebrâil aleyhisselâm da hemen geldi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: - “Bana söz verdin, ben de bekledim, ama gelmedin,” dedi. Cebrâil: - “Gelmemi, evindeki köpek engelledi. Biz melekler içinde köpek ve sûret bulunan eve girmeyiz”[7] cevabını verdi.

Hadisleri Nasıl Anlamalıyız?

Bu üç hadis sûretlerin kullanımı ile ilgili yasağı ele almaktadır. Üzerinde canlı resmi bulunan örtü ve sergiler, çarşaflar, duvar halıları ve benzeri eşyanın duvarlara, tavanlara ve raf üzerlerine asılması, onlara önem vermek ve saygı duymak anlamına geldiği için yasaklanmıştır. Heykelciklerin veya büstlerin, büfe veya duvarlara konması, asılması ise öncelikle yasaktır. Üzerinde çok küçük veya vücudunun bir kısmı belli canlı resimleri bulunan örtü veya perdelerin kullanılmasında herhangi bir sakınca görülmemiştir. Canlı resmi olan örtü ve yaygıların ayakaltına serilmesinde de sakınca yoktur. Yukarıdaki üç hadîs-i şerif, içinde köpek ve sûret bulunan eve Cebrâil ve rahmet meleklerinin girmediğini bildirmektedir. İnsanın amellerini yazan hafaza melekleri için bu hüküm geçerli değildir. Onlar insandan hiçbir zaman ve sebeple ayrılmazlar.

İçinde köpek bulunan eve meleklerin girmemesinin sebebi, köpeğin kendisinin necis olmasıdır. İki ve üçüncü hadiste görüldüğü gibi, eve tesâdüfen girmiş olan köpek yavrusu sebebiyle Cebrâil aleyhisselâm Hz. Peygamber'in yanına gelememiştir. Bir de hiçbir sebep yokken bilinçli olarak içinde köpek beslenen evlerin halini düşünmek gerek. Resûl-i Ekrem Efendimiz'in, Hz. Âişe'ye, "Bu köpek yavrusu buraya ne zaman girdi?" diye sorması, onun da "Vallahi bilmiyorum" diye yemin ederek cevap vermesi gösteriyor ki, bile bile bir Müslümanın evinde köpek bulundurması söz konusu olamaz. Kedi evcil bir hayvandır. Onun evde bulunmasında sakınca yoktur. Fakat av, çoban ve bağ bahçe beklemekle görevli bekçi köpekleri evin dışında bulundurulabilir. Bunların dışındaki köpeklerin beslenmesi, evlere alınması yasaktır. Bu yasak, köpeklerin öldürülmesi gerektiği anlamına gelmez. Onlar da diğer hayvanlar gibi her türlü zulümden, haksızlıktan, gereksiz yere öldürülmekten korunmuşlardır. Ancak köpeklerin evde bulundurulmalarına müsaade edilmemiştir. Günümüzün pek yaygın olan köpek düşkünlüğü dikkate alınınca bu yasağın ne kadar yerinde olduğu açıkça ortaya çıkmaktadır. Taşıdıkları şerit ve salyaları yüzünden sağlık açısından son derece tehlikeli olan köpeklerin, evde meleklerin bulunmasını engellemeleri, şeytanların cirit attığı bir ortamı oluşturmaları anlamına gelir. Köpeğin yaladığı kabı, biri toprakla olmak şartıyla yedi kez yıkamayı tavsiye eden Sevgili Peygamberimiz, temizlik açısından köpeklere son derece dikkat edilmesi gerektiğini de bildirmiş olmaktadır. Evde köpek ve sûret bulunması, Cebrâil aleyhisselâm ile Hz. Peygamber'in buluşmasını engelleyebilmektedir. Bu iki şeyin evde bulundurulmaması gerektiği bundan daha açık olarak nasıl anlatılabilir? Kırsal kesimlerden daha çok büyük şehirlerde kapılara asılan "Dikkat köpek var" levhaları da gösteriyor ki, insanlar emniyetlerini köpekle sağlama ihtiyacını duymaktadırlar. Bunlara ilave olarak daire pencerelerinde, araba camlarında süs köpekleri gün geçtikce daha fazla arz-ı endam etmektedir. Köpek saltanatına doğru yol alan bu gidişi, hayvanseverlikle izah etmek mümkün değildir. Bu, insanların kendi kendilerinden, insanlık değerlerinden bir şekilde uzaklaşma meyillerinin göstergesi olsa gerektir. Ne tıbbî ne sosyal ne ahlâkî hiç bir mâkul gerekçe bu köpek hizmetkârlığını mâzur gösteremez. Bizim gibi müslüman milletler için bunun doğru ve gerçek bir tek sebebi vardır: Batı hayranlığı... Birçok konuda bizi esir alan şu batı hayranlığının doğru dürüst bir faydasını da ne yazık ki görmüş değiliz. Hep kayıp hep kayıp... Allah bize, kendimize gelme, kendi öz değerlerimize sarılma iz'anı ve irfanı nasip etsin. Âmin.

Hadislerden Öğrendiklerimiz

1. Üzerinde canlı resmi bulunan örtü ve perdeleri evde saygı ifadesi sayılacak tarzda kullanmak tahrimen mekruhtur.

2. Evde heykel ve büst bulundurmak haramdır.

3. Köpek ve sûret bulunan eve rahmet melekleri girmeyeceği için orada şeytanlar cirit atar.

4. Hiç gereği yokken evde köpek beslemenin, hayvanlara merhametli davranmakla ilgisi yoktur.

5. Resimli sergi ve örtüleri saygı ifadesi olmayacak tarz ve şekillerde kullanmak câizdir.

6. Kullanılmasında sakınca olmayan resimleri ve resimli örtüleri namaz kılanların önüne gelecek şekilde koymamaya dikkat etmek gerekir.

7. Resimli bir elbisenin üzerine bir başka elbise giyilmek suretiyle namaz kılınabilir. Cepte veya cüzdanda resimli para bulunması, namaza mâni değildir.

8. Para, değer verilen bir nesne olduğu için, Nevevî'nin konu başlığında da belirttiği gibi, onun üzerinde resim bulundurmak dinimizce yasaklanmıştır.

9. Resimli ve yazılı kumaşlardan elbise yapıp giymek doğru değildir. Bugün anlamı bilinmeyen yabancı kelimelerle doldurulmuş giysilerin fütursuzca giyildiğini gördükçe, yüce dinimizin ve Sevgili Peygamberimizin (sav) on beş asır öncesinden bildirdiği gerçeklerin nasıl çağlar üstü bir gerçeklik taşıdığını anlıyoruz.

10. İslâm bütün zamanların dinidir. Onu tarihin belli bir kesimi için geçerli saymak, dini de insanlığı da anlamamak demektir.


[1] Müslim, Libâs 81. 82. Ayrıca bk. Buhârî, Bedü'l-halk 7, Libâs 94. İbni Mâce, Libâs 44

[2] İbn-i Hümam- Fethü’l Kadir- Beyrut: 1315 D. Sadr Mtb. C: 1, Sh: 295. vd.

[3] İbn-i Abidin C: 2, Sh: 588-590.

[4] Molla Hüsrev- Dürerü’l Hükkam fi şerhü Gurerü’l Ahkâm- İst. 1307 C: 1 Sh: 109.

[5] Buhârî, Libâs 88, Bedü'l-halk 7; Müslim, Libâs 83, 87

[6] Buhârî, Libâs 94

[7] Müslim, Libâs 81. 82. Ayrıca bk. Buhârî, Bedü'l-halk 7, Libâs 94. İbni Mâce, Libâs 44


Yorum Yap

Yorumlar