Hamd ile şükrün arasındaki fark nedir?
Ragıb El-İsfehani’nin Müfredat’ında hamd ve şükür arasındaki farklara şöyle işaret edilir:
“Yüce Allah'a hamd etmek, O'nu üstün sıfatlarından dolayı övmektir. Hamd, şükürden daha geneldir.
Şükür, ancak nimet karşılığında yapılır. Buna göre, her şükür bir hamd sayılır.” (İsfehani, el-Müfredat)
Yani hamd, Allahu Teala’yı gerek verdiği nimetlerinden dolayı, gerek diğer bütün kemal sıfatlarından dolayı övmektir.
Şükür ise, yalnız verdiği nimetler dolayısıyla övmek, minnettarlığını ifade etmek demektir.
Kur’an-ı Kerim’de hem hamd etmeye, hem de şükretmeye teşvik eden pek çok ayetler vardır.
Şükre teşvik eden ayetlerden:
“Celâlim hakkı için, eğer şükrederseniz, muhakkak size (nimetimi) artırırım ve eğer nankörlük ederseniz, şübhesiz ki azâbım pek şiddetlidir!” (İbrahim, 7)
“Eğer şükredip îmân ederseniz, Allah size azâbı neylesin?” (Nisa, 147)
“Rabbim! Bana ve ana-babama verdiğin nimetine şükretmemi ve râzı olacağın sâlih bir amel işlememi ilhâm eyle.” (Ahkaf, 15)
Hamde teşvik eden ayetlerden:
“Rabbine hamd ile tesbîh et ve secde edenlerden ol!” (Hicr, 98)
“De ki: “Hamd O Allah’a mahsustur ki, çocuk edinmemiştir; hem mülkte kendisine hiçbir ortak olmamıştır; âcizlikten (münezzeh olduğundan) dolayı O’nun için hiçbir yardımcı da olmamıştır. Artık O’nu tekbir getirerek yücelt!” (İsra, 111)
“Bizi buna hidâyet eden Allah’a hamd olsun; hâlbuki Allah bizi hidâyete erdirmeseydi, doğru yolu bulamazdık.” (Araf, 43)
Günde beş vakit namazda toplam kırk defa okuduğumuz ve Kur’an’ın ilk suresi olan Fatiha Suresi de “El-hamdu lillahi rabbi’l-alemîn” diye başlar.
Yani bütün övgüler Allah’a aittir diyerek başlar.
Bu ayetteki “bütün” tabiri ile o kadar geniş bir daire kasdedilir ki, en kısa manasını Üstad Bediüzzaman Hazretleri şöyle izah eder:
“Ne kadar hamd ve medih varsa, kimden gelse, kime karşı da olsa, ezelden ebede kadar hastır ve lâyıktır o Zât-ı Vâcib-ül Vücud'a ki, Allah denilir." (29. Mektub)