Hâkimiyet-i mutlaka ve âmiriyet-i küllîye kavramlarını açıklayıp bunları kavramak için örnekler verirmisiniz?
CEVAP; Öncelikle Hakimiyet-i Mutlaka kavramı üzerinde duracak olursak.
Hakimiyet; Rakip kabul etmeme, bir şey üzerinde hükmetme ve başkalarının o şey üzerinde müdahalesini kabul etmemek demektir.
Mutlak kelimesi ise; Devam edip kesintiye uğramama, şartsız, kayıtsız, şeksiz ve şüphesiz manalarına gelir.
Şimdi bu izahlara göre sonra Hakimiyet-i Mutlaka; Cenab-ı Hakk’ın şüphesiz olarak mahlukat üzerinde hiçbir başka müdahaleyi kabul etmeden daimî olarak tasarruf etmesi demektir. Kâinatta hiçbir şey Cenab-ı Hakk’ın tasarrufunun dışına çıkamadığı gibi hakimiyeti altındaki bir zerreye dahi başka bir güç müdahale edemez. Eğer bir zerreye dahi olsa başka bir gücün ve tesir sahibinin müdahalesi kabul edilecek olsa büyük bir karışıklık ortaya çıkacak ve mutlak düzen bozulacaktı.
Çünkü nasıl ki bir nahiyede iki müdür bir ülkede iki padişah büyük bir karışıklığa sebep verir ve düzen bozulur. Aynen öylede şu kocaman kâinatta dahi Cenab-ı Haktan başka bir ilah ve güç sahiplerini kabul edilecek olsa kâinatın düzeni bozulur ve büyük bir karışıklık meydana gelir.
Madem ki kâinatta en küçük bir canlı bedeninden ta en büyük gezegenler sistemine kadar muhteşem bir düzen var ve devam ediyor. Öyleyse kâinatta kesinlikle şirke yer yok demektir.
Buna bir örnek verecek olursak; Kainattaki bütün insanların Hâkim-i Mutlakı Allah’tır. Çünkü insanın vücudunu meydana getiren bütün zerreler Allah’ın kudretiyle işleyen birer muti memuru olduğu gibi insanların hayatının devam etmesi için gerekli olan bütün sebepler de insan hayatının devam etmesi için çalışan birer vazife darlardır. Allah insan bedeninde işleyen bir zerreye hükmettiği gibi bütün insanların bedeninde işleyen milyonlarca zerreye de hükmeder.
Eğer insan vücudunda işleyen bir zerreye dahi kendi kendine işliyor veya tabiatın etkisiyle çalışıyor denilse haşa Allah’ın mutlak hakimiyetine gölge düşürmüş oluruz. Halbuki mutlak hakimiyet şirki yani mahlukata başka bir gücün müdahalesini ret eder.
Amiriyet-i Külliye ise; Amiriyet; Emretme ve idaresi altına alma demktir. Külliye ise büyüklük ve genişlik demektir.
Bu kısa izahtan sonra
Amiriyet-i Külliye; Cenab-ı Hakk’ın bütün kâinatı mutlak kudreti ve külli emriyle sürekli olarak bir kanun, düzen ve sistemle idaresi altında tutması demektir. Kâinatta hiçbir şey bir an olsun onun emri dışına çıkamaz ve daima Onun büyük terbiye ediciliği ile terbiye ve idare edilir.
Buna da bir örnek verecek olursak; şu kâinat şehrindeki küçük bir hücreden tut ta en büyük güneşe kadar her şey Allah’ın emri altında bir kanun, düzen ve sistemle hareket eder. Cenab-ı Hak bir hücre ile bütün hücreleri bir güneş ile güneşten çok daha büyük olan milyonlarca güneşleri KÜN(OL) emriyle idare eder. Zira “Allah bir şeye yapmak istediğinde ona ol der o da hemen oluverir.”(Yasin-82)
Eğer bir hücrenin dahi tesadüfen iş gördüğünü kabul edecek olursak haşa Allah’ın amiriyet-i külliyesini kabul etmemiş oluruz.