Hakikat Çekirdeklerinde geçen "Desatir-i hikmet, nevamis-i hükûmetle; kavanin-i hak, revabıt-ı kuvvetle imtizaç etmezse cumhur-u avamda müsmir olamaz." cümlesini izah eder misiniz?
Desâtîr-i hikmet: Hikmet kaideleri
Nevâmîs-i hükûmet: Hükümet kanunları
Kavânîn: Kanunlar
Revâbıt-ı kuvvet: Kuvvet bağları
İmtizâc: Kaynaşma, uyuşma
Müsmir: Sonuç verme, meyve verme
İdarî sistemlerde kanunların yönetilen kitlelerde olumlu neticeler verebilmesi için iki önemli esasın bulunması gerekmektedir.
1- Kanunlar hikmete uygun olmalıdır.
Esas ile usül arasında bir tezatlık olmamalı aksine uyum sağlamalıdır. İdari anlayış ve siyaset akıl ve mantık çerçevesinde esasa uygun olarak hareket etmelidir. Yoksa hedefe ulaşılamaz ve toplum üzerinde olumlu sonuçlar görülmez.
Mesela ahlaklı bireylerin hedeflendiği bir toplumda doğruluk, saygı, merhamet gibi ahlakın temel esasları toplum nezdinde ön planda tutulmalı, önemi her daim vurgulanmalı ve eğitimin temel esasları haline getirilmelidir. Hedefin ahlak olmasına karşın idari anlayışın doğrudan veya dolaylı olarak buna aykırı hareket etmesi, eğitim sisteminin temelinde maddi kazanç gibi başka eğilimlerin ön planda tutulması ve ahlak kurallarına yer verilmemesi yahut yanlış anlamlandırılması halinde esas ile usul arasında tezatlık oluşacaktır.
Hem mesela İslâmiyet’i benimsemiş Müslüman bir toplumun idaresinde iman ve İslâm esaslarına uygun bir yönetim tatbik edilmelidir. Müslüman bir halk kitlesi üzerinde iman esaslarına ve şiarına aykırı kanunların uygulanmaya çalışılması hikmete zıt hareket etmektir ki halkın da buna karşın bir direnç göstermesini sebep olur. Dolayısıyla bir Müslüman toplumu üzerinde değişim ve gelişim inkılap ve terakki hedefleniyor ise İslâm’ın esaslarına ve değerlerine aykırı hareket edilmemesi gerekmektedir.
2- Güç, kanunlardan yana olmalı. Ta ki kanunlar tatbik edilebilsin. Yani kuvvet ve kanun bir arada olmalıdır.
Yani hak ile kuvvetin birlikte bulunması gerekmektedir. Yani kanunlar hikmete uygun olmakla birlikte güç haktan olmaz ise yine olumlu neticeler elde edilemez. Mesela anayasanın uygulanması için bir devlet gücü gerekir. Aksi halde anayasa ne kadar mükemmel olursa olsun toplum nezdinde icra edilemez. Dolayısıyla kuvvet hakka hizmetkâr olmalıdır. Mesela mükemmel bir eğitim müfredatı olmasına karşın uygulayacak bir eğitimci gücü bulunmazsa o müfredatın meyvesi öğrenci üzerinde görünemez.
Netice olarak büyük yahut küçük fark etmeksizin idarî sistemlerin bulunduğu her alanda usül esas ile uygun olmalı ve kuvvet esasa hizmet etmelidir. Muvaffak olmak bu iki kaide ile mümkündür.