Sık ihtilam olmamak için alınacak tedbirler hakkında bilgi verir misiniz?
Üstad Bediüzzaman Kastamonu lahikasında şöyle demektedir:
“Evet ehl-i İslâmda, nazar-ı haram ziyadeleştikçe, hevesat-ı nefsaniye heyecana gelip, vücudunda sû'-i istimalât ile israfa girer. Haftada birkaç defa gusle mecbur olur. Ondan, tıbben kuvve-i hâfızasına za'f gelir. Evet bu asırda açık-saçıklık yüzünden, hususan bu memalik-i harrede o sû'-i nazardan sû'-i istimalât, umumî bir unutkanlık hastalığını netice vermeğe başlıyor. Herkes cüz'î, küllî o şekvadadır. İşte bu umumî hastalığın tezayüdüyle, hadîs-i şerifin verdiği müdhiş bir haberin tevili ucunda görünüyor. Ferman etmiş ki: "Âhirzamanda, hâfızların göğsünden Kur'ân nez'ediliyor, çıkıyor, unutuluyor." Demek bu hastalık dehşetlenecek, hıfz-ı Kur'ân'a bu sû'-i nazarla bazılarda sed çekilecek; o hadîsin tevilini gösterecek.”
Hem “(Dördüncüsü) Rü'ya üç nevidir: İkisi, tabir-i Kur'ânla “karışık rüyalar”öda dâhildir; tabire değmiyor. Manası varsa da ehemmiyeti yok. Ya mizacın inhirafından kuvve-i hayaliye şahsın hastalığına göre bir terkibat, tasvirat yapıyor; yahut gündüz veya daha evvel, hattâ bir-iki sene evvel aynı vakitte başına gelen müheyyic hâdisatı, hayal tahattur eder; ta'dil ve tasvir eder, başka bir şekil verir. İşte bu iki kısım “karışık rüyalar”dır, tabire değmiyor.”
Öncelikli olarak ihtilam olmanın dinen bir sakıncası yoktur. Fakat sık olmanın bir takım sebebleri vardır. Yukarıdaki her iki metinden anlaşılacağı üzere: