Geçim sıkıntısı için ne tavsiye edersiniz?
“Hayat şartları sizinkinden daha aşağı olanlara bakınız; sizden daha iyi olanlara bakmayınız. Bu, Allah’ın üzerinizdeki nimetini hor görmemenize daha uygun bir davranıştır.” (Müslim, Zühd 9)
“Sizden biriniz mal ve yaratılış itibariyle kendisinden üstün olan kimseye bakarsa, ardından kendinden daha düşük derecede olana baksın.” (Buhari, Rikak 30; Müslim, Zühd 8)
Kaderi tenkit eder gibi isyan etmeden, çalışmalarımıza ağırlık vermeliyiz. Çalışıp kazandıktan sonra elde edilen miktara yani kısmetimize razı olmalıyız ki rahat edelim. Bu noktada elde edilene razı olmamak, kaderi tenkide girer ve kaderi tenkit eden rahmetten mahrum kalır.
Şükürsüzlük ve isyandan her an Allah'a sığınmamız gerekmektedir. Ayeti kerimede 'Hani rabbiniz, ‘Eğer şükrederseniz size (nimetimi) daha çok vereceğim, nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım pek şiddetlidir!’ diye bildirmişti.” bu hakikat bize bildirilmiştir. Bu dünyanın, imtihan yeri olduğunu aklımızdan çıkarmadan çalışmalarımıza devam etmeliyiz.
Peygamber Efendimizin hayatında bu noktalardan bizim için birçok örnekler vardır;
Câbir -radıyallâhu anh- Hendek Savaşı gününde kazdıkları siperden bahsederken şunları söyler; Önümüze son derece sert bir kaya çıktı. Sahâbîler, Nebiyy-i Ekrem’e gelip, siperde önümüze şu kaya çıktı, dediler. Allâh Resûlü; “Hendeğe ben ineceğim.” buyurdu. Sonra ayağa kalktı, açlıktan karnına taş bağlamıştı. Üç gün müddetle hiçbir şey yemeksizin orada kalmıştık. Efendimiz kazmayı eline aldı ve sert kayaya vurdu, kaya un ufak olup kum yığınına döndü. (Buhârî, Megâzî, 29)
Yine birgün, Hz. Fâtıma pişirdiği çöreğin bir parçasını Resûl-i Muhterem’e getirmişti. Efendimiz:
“– Bu nedir?” diye sorduğunda, kızı Fatıma:
– Pişirdiğim çörektir, size getirmeden canım çekmedi, dedi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem:
“– Üç günden beri babanın ağzına giren ilk lokma bu olacak.” buyurdu. (İbn Sa’d, I, 400; Heysemî, X, 312)
Hem madden bir işte çalışıp hem de ibadetlerle, dualarla, Kur'an-ı Kerim okumalarıyla manen çalışmamız, bizi muvaffakiyete eriştirecek en büyük vesilelerdir. Zira Peygamber Efendimiz sav. “Her kim her gece Vakıa suresini okursa ona asla fakirlik isabet etmez." buyurmuştur. (bk. Suyuti, ed-Dürr-ül Mensûr, Vakıa Suresi)
Ayrıca aşağıdaki açıklanan kavramlara da dikkat etmemiz gerekmektedir:
İktisad: Haddi aşmama, aşırı gitmeme, orta yollu itidalli hareket, tasarruf etme, gelir ve gideri idâreli kullanma, tutumlu olma manalarına gelir. Bir şeyi kasdı ve gayesi üzere kullanmak olup israfın zıddıdır. İktisadlı kimse lazım olduğu yere lazım olduğu kadar harcama yapar. İsraf etmez ve yerli yerince hareket eder.
Kanaat: Elindekinden hoşnut olup fazlasını istememe, kısmetine, kendisine verilene râzı olma, az şeyle yetinme gibi manalara gelir.
Bir kimse, kendisine düşeni yapar, tedbirini alır. Bu şekilde fiili duasını yaptıktan sonra sonucunu Allah'a bırakıp tevekkül eder. Bundan sonra Allah'ın verdiğine razı olmak kanaattır.
İsraf: Gereksiz yere harcama, boşuna sarfetme, lüzûmundan fazla harcama, savurganlık manalarına gelir. İktisadın zıddıdır.
Cimrilik: Paraya ve mala aşırı düşkünlüğü yüzünden elindekini gerektiği gibi harcamama, pintilik, hasislik, nekeslik manalarına gelir. Cimri kimse, paraya olan düşkünlüğünden dolayı kendine, ailesine ve muhtaçlara dahi harcamaktan kaçınır. Yani lüzumlu yerlere dahi harcamaz. İktisaddan bu manada ayrılır.
Tebzir: Bol bol ve gereksiz yere saçıp savurma, israf etme manalarına gelir. İsrafla aynı manada denilebilir.