Fussilat Suresi 11. âyette geçen "isteyerek veya istemeyerek" demesinin hikmeti ne olabilir? Allah neden yer ve göğe sadece gelin dememiştir ?
Fussilet Suresi 11. âyette Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: "Sonra duman halinde olan göğe yöneldi, ona ve yerküreye: İsteyerek veya istemeyerek, gelin! dedi. İkisi de "İsteyerek geldik" dediler."
Bu âyetteki inceliği hemen hemen bütün müfessirler incelemişlerdir. Buna göre âyetteki incelik Allah’ın kudretini nazara vermektir. Râzî, bu kelâmın "Bunu isteseniz de istemeseniz de, geliniz"; "İstesen de istemesen de, bunu yapacaksın” mânâlarına geldiğini ifade etmiştir. Metnin tamamı şöyledir;
“Birinci Soru: Cenâb-ı Hakk'ın, "Ona ve yeryüzüne, İkiniz de, isteyerek veya istemeyerek gelin..." buyurdu" ifadesindeki incelik nedir?
Cevap: Bundan maksat, Cenâb-ı Hakk'ın kudretinin mükemmelliğini ortaya koymaktır ki, buna göre kelamın takdiri, "Bunu isteseniz de istemeseniz de, geliniz" şeklinde olur. Ve bu tıpkı, zorba bir kimsenin eli altındakine "İstesen de istemesen de, bunu yapacaksın" demesi gibidir. Ve yine bu kimsenin, "Sen bunu, ister istemez yapacaksın" demesi gibi olur ki, bu iki kelimenin mansûb oluşları, manasında olmak üzere, "hâl" oluşlarından ötürüdür. Onlarda, "Biz bunu, istemeyerek değil, isteğimizle yaparız, geliriz" dediler.” [1]
Nesefî de bu minvalde şunları söylemiştir;
“Yine âyette geçen “İsteyerek ya da istemeyerek” ifadesine gelince, Yüce Allah'ın bu ikisi yani yer ile gök üzerindeki etkisini açıklamak içindir. Çünkü varlıkları Allah'ın elinde bulunan bu iki şeyin, Allah'ın emrinden kaçınmaları asla söz konusu değildir. Böyle bir şey muhâldir, olamazdır. Çünkü bu durum tıpkı şu örneğe benzer. Düşün bir kez, emrinde çalışan bir kişi var ve sen ona: “Şu işi istesen de kaçsan da mutlaka yapacaksın“ ve “İstesen de istemesen de mutlaka yerine getireceksin” diye söylemene benzer.” [2]
Ebu Suud Efendi ise tefsirinde şunları söylemiştir;
"İsteyerek veya istemeyerek..." denilmesi, bu emirle, gök ile yerkürede hâsıl olan ilâhî kudretinin tesirinin kesinliğinin ve onların bundan imtina etmelerinin imkânsız olmasının temsilî ifadesidir. Yoksa onların isteyip istememelerinin ispatı için değildir. İkisi de. "İsteyerek geldik" dediler" Bu ifâde, onların ilâhî kudretten son derece etkilendiklerinin, emir olundukları gibi hâsıl olmalarının temsili ve bu şekilde var olmalarının, Allah'ın üstün hikmetinin gereği olduğunun tasviridir.[3]
[1] Fahreddin Razi, Mefatih’ül Gayb, Darûl İhya, Beyrut 2009, c.27, s.548
[2] Nesefî, Medarik’ül Tenzil, Dâr’ul Kelim-it Tayyib, Beyrut 2009, c.3, s.227
[3] Ebu Sûud, İrşad-ül Akli’s Selîm, Darûl İhya, Beyrut 2009, c.8, s.5