Münazaratta geçen fikr-i infiradi ve tasavvur-u şahsi ifadelerini örneklerle izah eder misiniz?
Fikri infiradi, her şeyi yalnız kendi açısından değerlendirmek ve kendi menfaati noktasından hareketle diğer insanlardan ayrılığa düşmektir. Bu düşünce bir menfaati elde etmek uğruna yapıldığından o menfaati kaçırmamak için kişi o fikirde ısrar eder. Bu da alihimmet sahibi olmaya- yani insanların menfaati için kendi menfaatini terk etmeye- zıd kötü bir haslettir.
Tasavvur-u şahsi ise, şahsa ait bencil düşüncedir. Bir konu hakkında kendi tecrübe ve bilgilerine bağlı çıkarımlar yaparak doğru kararın yalnız kendi fikri olduğunu kabul etmektir.
Bu ifadelerin geçtiği risalede bu iki düşünce zindan-ı atalete düşme sebeplerimizden sayılmıştır. Yani bu iki düşüncede bulunan insanlar toplumun önüne bir set gibi durup şahsi menfaati için umumun menfaatini hiçe sayan insanlardır.
Umumu ilgilendiren bir konuda meseleyi yalnız kendi açısından değerlendirmek ve istişareye önem vermeden o konuda şahsi çıkarı için hareket etmektir. Mesela İslamdan ve müslümanlardan bana ne diyerek onlara gelecek sıkıntı ve zararı düşünmemek. Müslümanların çektiği acılara ve sıkıntılara kayıtsız kalmak. İyiliği emretmekten ve kötülüğü yasaklamaktan çekinerek "bana mı düştü" demek veya "bunu yaparsam insanlarla aram bozulur başkası yapsın bana ne" demek.