Soru

Sünnet Namazlar

"Bundan sonra sünnet namazlarını kılacağım" diyen birisi için artık sünnet namazları "vacip" hükmüne mi girer? Kılmasa azap var mıdır? Mesela adam bir vakit namazını kılamasa, daha sonra kaza ederken sünnetleri de kaza etmesi zorunlu mudur?

Tarih: 30.07.2022 06:42:43
Okunma: 535

Cevap

Burada önemli olan kişinin kendi verdiği söz değil, dinimizin hüküm ve esaslarıdır. Ben kılacağım veya kılmayacağım dendiğinde o ibadetin hükmü değişmez. Yapan ecir ve sevabını alırken terk eden de büyük bir sevap ve faziletten mahrum kalır. Şöyle ki:

“Malum olduğu üzere namazlar; farz, vacib, sünnet ve müstahab olarak ayrılır. Aklı yerinde olan ve büluğ çağına eren her Müslümanın günde beş defa belli vakitlerde belli rekâtlarla kılacağı namazlar, birer ‘farzı ayındır'. Cuma namazı da bu kısımdandır. Vitir ve bayram namazları birer vacibdir. Farz namazlardan önce veya sonra yahut hem önce hem de sonra kılınan bir kısım namazlar birer sünnettir. Teravih namazı da böyledir. Diğer vakitlerde sadece Allah'ın rızası için kılınan ve nafile denilen bir kısım namazlar da ya birer sünnet veya müstahabdır. Kuşluk namazı gibi.

Namazların sünnetleri meselesine gelecek olursak; bu sünnetler, namazların vaciblerini tamamlar. Onlardaki noksanlıkları giderir ve fazla sevap kazanmaya sebep olur. Sünnetlere riayet edip devam etmek Allah'ın peygamberine sevgi alâmetidir. Bununla beraber bu sünnetleri terk etmek, namazın bozulmasını ve tekrar kılınmasını gerektirmez. Fakat küçümsemeksizin kasten terk edilmesi bir hata ve bir mahrumiyettir. Fakat sünnetin hak görülmemesi, boş ve hikmetten uzak sayılarak küçümsenmesi, -Allah korusun- küfürdür. Çünkü sünnet de şer'î hükümlerden ve esaslardan biridir.”[1]

Farz namazların öncesinde ve sonrasında kılınan revatib sünnetler, müekked ve gayr-i müekked sünnetler olmak üzere iki kısımdır. Müekked sünnet; Hz. Peygamberin (sav) sürekli kıldığı fakat bağlayıcı olmadığını göstermek amacıyla bazen terk ettiği sünnetlerdir.  Gayr-i müekked sünnet ise; bazen kıldığı, bazen de terk ettiği sünnet demektir. Gayr-i müekked sünnetlere müstehab da denilmektedir. Müekked sünnetleri mazeret olmadan terk etmek doğru değildir. Mazeretsiz terk edilmeleri, ‘isaet’ yani yanlış ve kusurlu bir davranış olur; ancak azap gerektirmez. Gayr-i müekked sünnetler ise mazeret olmadan da bazen terk edilebilirler.[2]

Sünnet-i müekkedeye örnek olarak; sabah namazının farzını kılmadan önce kılınan iki rekât, öğle namazının farzını kılmadan önceki dört rekât ile sonra olan iki rekât,  akşam namazının farzından sonra kılınan iki rekât ile yatsı namazının farzından sonra kılınan iki rekâtlık namazlar sünnet-i müekkede örnekleridir. Bu sünnet namazların kılınması ve terk edilmemesi gerekir. Yatsı namazı ve ikindi namazlarının ilk sünnetleri ise gayr-i müekked sünnetlerdendir.

Sünnet namazlar kaza edilir mi?

“Vaktinde kılınmayan beş vakit namazın farzları ile vacip olan vitir namazı kaza edilir. Kılınmayan sünnetler vakit çıktıktan sonra kaza edilmez. Ancak vaktinde kılınmayan sabah namazı, aynı gün zevalden önce kaza edildiğinde sünneti ile birlikte kaza edilir.[3] Çünkü Hz. Peygamber (sav) kılamadığı bir sabah namazını öğleden önce kaza ederken, sünnetiyle birlikte kaza etmiştir.[4] Bir de öğle namazında cemaate yetişmek için sünneti kılmadan farza başlayan kişi, farzı kıldıktan sonra kılmadığı ilk sünneti de kılar. Bunu, son sünnetten önce kılabileceği gibi sonra da kılabilir.” (DİYK)

 

[1] Ömer Nasuhi Bilmen İlmihali

[2] İbn Abidin, Reddü’l-muhtar, I, 218-221; II, 170, 451-453.

[3] Mevsılî, el-İhtiyâr, I, 223.

[4] Ebû Dâvûd, Salât, 11.


Yorum Yap

Yorumlar