Fâtiha “açmak, açıklığa kavuşturmak, sıkıntı ve meşakkati gidermek, başlamak” anlamındaki feth kökünden türemiş bir isim olup hâtimenin zıddı olarak “bir şeyin evveli, baş tarafı, başlangıcı, giriş” mânasında kullanılır1
Fâtiha suresi hem Mekke’de hem de Medine’de olmak üzere iki defa nazil olmuştur. Sahih olan görüşe göre Mekke’deki nüzulü namaz farz kılındığında, Medine’deki nüzulü ise kıblenin tahvili esnasında gerçekleşmiştir. Hatta hem Mekki hem Medenidir.2 Hicr Sûresinde geçen “es-seb‘u’l-mesânî” yani "tekrarlanan yedi" ile Fâtiha’nın kastedildiği kabul edilmektedir3 :
“Biz sana tekrarlanan yediyi (es-seb‘u’l-mesânî) ve Kur’ân-ı azîm’i verdik” 4
Fatiha Suresi'nin çeşitli isimleri vardır; Ümmü’l-Kur’ân (Kur’an’ın aslı, özü), ümmü’l-kitâb, esas (temel kaynak), vâfiye (tam, bütün), kâfiye (yeterli), kenz (hazine), es-seb‘u’l-mesânî (namazların her rek‘atında ve çeşitli vesilelerle tekrarlanan yedi âyet), şükr, dua, şâfiye (şifa veren) bu isimlerden bazılarıdır.5
Hüseyin b. Muhammed b. Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât fî ġarîbi’l-Ḳurʾân (nşr. M. Seyyid Kîlânî), Kahire 1381/1961, “ftḥ” md.
Muhammed b. Ömer er-Râzî, Mefâtîḥu’l-ġayb: et-Tefsîrü’l-kebîr (nşr. M. Muhyiddin Abdülhamîd), Dâru ihyâi't-türâsi'l-Arabî, Beyrut, ts. c.1, s. 177; Süyûtî, I, 35, 43 Abdullah b. Ahmed en-Nesefî, Medâriku’t-tenzîl ve hakâiku’t-te’vîl, tahk.: Mervân Muhammed eş-Şe’âr, Dâru’n-Nefâis, Beyrût 2006, c. 1, s. 29.
Buhârî, “Tefsîr”, I/1
Hicr, 15/87
Muhammed b. Cerîr et-Taberî, Câmiʿu’l-beyân ʿan teʾvîli âyi’l-Ḳurʾân (nşr. Mahmûd M. Şâkir – Ahmed M. Şâkir), Kahire 1955, c.1 , s. 107-110

