Peygamberler

21.11.2025

5

Peygamber Efendimizin (sav) Kanının ve İdrarının İçilmesi Meselesi

“Hz. Üstad, Rasûl-i Ekrem’in (sav) hacamat kanını Hz. Abdullah b. Zübeyr’in teberrüken içtiğini ‘nakl-i sahîh-i kat‘î’ olarak aktarıyor. Bu rivayet klasik hadis kaynaklarında nasıl geçmektedir, sıhhati nedir?

Ayrıca hacamattan yahut başka vesilelerle ortaya çıkan mübârek kanını içen başka sahâbîler bulunuyor mu? Varsa isimleri, kaynakları ve rivayetlerin sıhhat dereceleri nelerdir?

22.12.2025 tarihinde cevaplandı.

Cevap

Öncelikle Üstad Bediüzzaman Hazretleri'nin bu hususta Risale-i Nur'daki ifadelerini zikredelim;

Hem nakl-i sahîh-i kat'î ile hacâmat edip mübârek kanını Abdullâh ibn-i Zübeyr teberrüken şerbet gibi içtiği zaman ferman etmiş: وَیْلٌ لِلنَّاسِ مِنْكَ وَوَیْلٌ لَكَ مِنَ النَّاسِ deyip, hârika bir şecâatle ümmetin başına geçeceğini ve müdhiş hücumlara ma‘rûz kalacaklarını; ve insanlar onun yüzünden dehşetli hâdiselere giriftâr olacaklarını haber vermiş. Haber verdiği gibi çıkmış. Abdullâh ibn-i Zübeyr, Emevîler zamanında hilâfetini Mekke’de i'lân ederek kahramânâne çok müsâdeme etmiş. Nihâyet Haccâc-ı Zâlim büyük bir ordu ile üzerine hücûm ederek, şiddetli müsâdemeden sonra o kahramân-ı âlîşân şehîd edilmiş.1

Olaya konu olan hadis metni aşağıdaki gibidir:

Abdullah b. Zübeyr, Nebi (sav) hacamat yaptırmakta iken yanına gitti. Hacamatı bitince "Ey Abdullah bu kanı götür ve seni kimsenin görmeyeceği bir yere dök" dedi. Rasulullah (sav)'ın yanından ayrılınca ben kanı tutup içtim. Nebi (sav)'ye döndüğüm vakit "Ey Abdullah ne yaptın?" diye sordu. Ben: Onu zannederim insanların göremeyeceği saklı bir yere koydum dedim. Allah Rasulü: "Galiba onu içtin" buyurunca, ben evet dedim. Allah Rasulü: "Kanı sana içmeni kim emretti? ... Vay sana insanlardan ötürü ve vay insanlara senden dolayı."2

Bir başka hadisede Uhud'da Rasulullah (sav), yaralandığı zaman şu şekilde yaşanmıştır:

Ebu Said el-Hudri'nin bildirdiğine göre; Rasulullah (sav) Uhud günü yüzünden yaralanınca, babası Mâlik b. Sinan Rasullullah (sav)'ın kanını emdi ve yuttu.
Ona: "Kan mı içiyorsun?" dediler,
O da: "Evet, Rasulullah (sav)'ın kanını içiyorum" diye cevab verdi.
Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: "Kanım Onun kanına karıştı. Artık Ona cehennem ateşi değmez."3

Ayrıca Rasullullah (sav)'ın idrarının içildiğine dair bir hadisede kaynaklarımızda şu şekilde mevcuttur:

Bize Ebu Malik en-Nehai, el-Esved b. Kays'dan tahdis etti. O Nubeyh el-Anezi’den, o Ümmü Eymen (r.a.)’den şöyle dediğini nakletti: Nebi (sav), geceleyin evin bir tarafındaki küçük bir çömleğe küçük abdestini bozdu. Ben de geceleyin susamış olarak uyanınca o çömlektekini bilmeden içtim. Nebi (sav) sabahı edince: "Ey Ümmü Eymen kalk o çömleğin içindekini dök'' buyurdu. Ben: Allah'a yemin olsun ki içindekini içtim dedim. (Nubeyh) dedi ki: Rasulullah (sav) küçük azı dişleri görününceye kadar güldü sonra da: "Bundan böyle sen karnında ebediyen hiçbir rahatsızlık duymayacaksın" buyurdu.4

Sahabe, Peygamber Efendimiz (sav)'in çok güzel koktuğunu, geçtiği sokakların, dokunduğu yerlerin dahi bu kokunun tesiri altında kaldığını hatta terinin misk gibi koktuğunu bir çok kez ifade etmiştir. Bunu O (sav)'nun vahye mazhar olmasından kaynaklanan manevi bir hâl olduğunu şöyle ifade etmişlerdir:

Bana Ahmed b. Said b. Sahr ed-Darimi de tahdis etti... Enes dedi ki: Resulullah (sav), aydınlık beyaz tenli idi. Teri inci gibi idi. Yürüdüğünde sağa sola meylederdi. Resulullah (sav)'ın avucundan daha yumuşak ne bir atlasa ne bir ipeğe dokunmuş değilim. Resulullah (sav)'ın kokusundan daha hoş ne bir misk ne de bir amber koklamış değilim. 5

Bana Zuheyr b. Harb tahdis etti... Enes b. Malik dedi ki: Nebi (sav), bizim yanımıza içeri girdi. Yanımızda iken kayluleyi uyudu ve terledi. Annem bir şişe getirip teri içine silmeye başladı. Nebi (sav) uyanınca: "Ey Ümmü Süleym! Bu yaptığın nedir" buyurdu. Ümmü Süleym: Senin bu terini kokularımızın arasına karıştırıyoruz. Çünkü bu güzel kokuların en güzellerindendir, dedi.6

Cenâb-ı Hak, Kur'an-ı Kerim'de kanı içmeyi açıkça haram kılmıştır. Şöyle ki:

(O,) size ancak ölüyü (usûlünce kesilmeden veya avlanmadan ölen hayvanı), (akan) kanı, domuz etini ve kendisi Allah’dan başkası için kesilen (hayvanın etin)i haram kılmıştır. 7

Peki bu rivayetler nasıl anlaşılmalıdır?

Hadis kaynaklarında, bazı sahabilerin Hz. Peygamber’e (sav) ait kan ve idrar gibi şeylerle ilgili olağan dışı davranışlar yaptıklarına dair rivayetler vardır. Abdullah b. Zübeyr’in hacamat kanını içtiğine dair rivayet sahih kabul edilmiştir. Ümmü Eymen’in idrarı içtiğine dair rivayet ise zayıf olmakla birlikte tamamen uydurma sayılmamıştır.

Sahabe, Allah Rasulü (sav)'nü canından, malından, evladından daha çok seven mübarek insanlardı. Onların sevgisi sıradan bir sevgi değildi; bu sevgi, imanla yoğrulmuş, fedakârlıkla zirveye ulaşmış bir muhabbettir. İşte bu derin sevginin bir tezahürü olarak, Abdullah b. Zübeyr (ra), Peygamber Efendimiz (sav)'in hacamat sırasında çıkan kanını içmiş ve bunu büyük bir bereket vesilesi olarak görmüştür.
Yine Ümmü Eymen validemiz (ra), Resûlullah’ın (sav) idrarını içmiş, Efendimiz (sav) de ona; “Artık karnın asla ağrımaz.” buyurmuştur. Bu olaylar bize sahabenin Peygamber Efendimiz (sav)'e olan sonsuz hürmetini ve muhabbetini göstermektedir. Ancak dikkat edilmelidir ki bu davranışlar bize örnek olsun diye değil, Resûlullah (sav)’a mahsus özel hâller olduğu için yaşanmıştır.

İslâm fıkhına göre normal şartlarda kan ve idrar necistir ve içilmesi haramdır. Bu konuda mezhepler arasında ihtilaf yoktur. Bu rivayetler, Peygamber Efendimiz (sav)'e mahsus özel durumlar (hasâis) olarak değerlendirilmiştir. Yani bu olaylar, diğer insanlar için bir ölçü ve örnek teşkil etmez. Zaten Peygamber Efendimiz (sav) de böyle bir şey tavsiye etmemiştir.

Bir Müslümanın bu rivayetleri delil göstererek böyle davranışlara yönelmesi dinî açıdan câiz değildir. Müslüman için esas olan, Resûlullah’ın (sav) ahlâkına uymak, ibadetlerini yerine getirmek ve sünnetine tabi olmaktır.

İslam kaynaklarında geçen bu bilgiler doğrultusunda sonuç olarak şunları diyebiliriz:

  1. Rasullullah (sav)'ın ahlakı gibi teni, teri, kanı, idrarı dahi normal insanlardan farklı bir hususiyette, hoş bir şekilde O'na ihsan edilmiş.

  2. Kendisi tavsiye etmediği halde böyle bir fiili, ya Ümmü Eymen (ra) validemiz gibi yanlışlıkla ya da Abdullah b. Zübeyr (ra) gibi ona olan yoğun sevgisinden ötürü bunu bir bereket vesilesi sayarak yapmıştır, Rasullullah (sav) da onlara kızmamış aksine şifa olacağını müjdelemiştir. Sonrasında ise sahabenin geri kalanı bunu bir sünnet olarak algılamamış ve tekrar etmemiştir.

  3. İslam âlimleri bu durumu Peygamber Efendimiz (sav)'e has bir durum olarak değerlendirmiş ve bizim için bir örnek ya da fıkhi bir sonuç doğurmayacağını ifade etmişlerdir.

Kaynakçalar
  1. Bediüzzaman Said Nursi, Zülfikar, Hayrat Neşriyat, Isparta 2016, s. 239.

  2. Hâkim, el-Müstedrek, Mârifetü's Sahabe, Hadis no: 6400.

  3. Nuraddin el Heysemi, Mecmau'z Zevâid, Bab: Kitabu Alâmeti'n Nubuvve, Hadis no: 14012; Taberâni, Mûcemu'l Evsat, Babu'l Mim, Hadis no: 9098)

  4. Hâkim, el-Müstedrek, Mârifetü's Sahabe, Hadis no: 6996

  5. Müslim, Sahih, Fedâil 21.

  6. Müslim, Sahih, Fedâil 22.

  7. Bakara, 2/173; Nahl, 16/115.


Paylaş

Facebook'ta paylaş

Whatsapp'da paylaş

Hesaplarımıza abone olun sorularımızdan ilk siz haberdar olun

Yorumlar (0)

Yorumunuz

Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız