Öncelikle şunu ifade edelim ki bahsettiğiniz ortamlarda sadece size nikah düşmesi mümkün olmayan, size helal olan anne, baba, amca, hala, teyze, nene, kayınvalide, kayınbaba, sütkardeş vb. gibi kimseler varsa burada oturmakta, yemek yemekte, muhabbet ve sohbet etmekte hiç bir mahzur yoktur, caizdir. Kur’ân-ı Kerim’de Rabbimiz şöyle buyrulmaktadır:
“Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Dışarıda kalanlardan başka ziynetlerini göstermesinler. Başörtülerini yakalarının üzerinden bağlasınlar. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, başka kadınlar, hizmetlerinde bulunan köleleri ve câriyeleri, cinsel arzusu bulunmayan erkek hizmetçiler, kadınların cinselliklerinin farkında olmayan çocuklar dışında kimseye süslerini göstermesinler. Yürürken, gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hepiniz Allah’a tövbe edin, umulur ki kurtuluşa erersiniz!” 1
Yukarıda zikredilen âyet-i kerimeden de anlaşılacağı üzere kadın için eniştesi, kuzeni, kaynı vb diğer kendisine nikah düşen akrabaları kendisine haram olan kişiler arasında yer almaktadır. Bu münasebetle kadın, bunlara nikâh düşen yabancı hükmündedir. Bütün bunları göz önünde bulundurarak kişi bundan sonraki yaşantısını da bunun üzerine bina etmekle yükümlüdür.
Örnek olarak tokalaşma, aynı ortamda yalnız kalma, el öpme, sınırları ihlal eder derecede gülüşmek, sınırları ihlal edecek derecede konuşmak, aynı sofrada yemek yemek, beraber çay içip sohbet etmek caiz değildir.
Elbette ki aile olmanın bir arada olmak ile yapısı devam etmektedir. Ancak yukarıda belirlenen durumlara dikkat etmek ile günahlardan ve kötülüklerden korunmuş olacağı unutulmamalıdır. Bu konuda takip edilecek en iyi yöntem tedbiri elden bırakmadan müteyakkız olmaktır. Harem selamlık dikkat edilmesi gereken en önemli hususlardan biridir.
Peygamberimiz (asm) kendi baldızı Esmâ’yı (ra) üzerinde ince, içini gösteren şeffaf bir elbise ile gördüğünde yüzünü başka yöne çevirerek Hz. Ayşe’nin (ra) kız kardeşi yani baldızı Esmâ’ya hitaben şu ifadeleri bu meselede bir ölçüyü de bizlere ders vermiştir:
“Esmâ, bir kız ergenlik çağına gelince onun –ellerini ve yüzünü göstererek– şuralarından başka yerlerinin görülmesi câiz değildir”2
Başka bir hadis-i şerifte de Peygamberimiz şöyle buyurdu:
"Kadınların yanına girmekten kaçının." Bir adam: "Kocasının (kardeş, amca, amcaoğlu gibi) yakınları da mı?" diye sordu. Peygamberimiz (asm): "Yakını ölümdür." buyurdu.3
Hicâb âyeti adı verilen aşağıda ki âyet ile namahrem kadın ve erkeklerin bir arada perde bulunmaksızın oturmaları, görüşmeleri yasaklanmıştır.
“Onlardan (peygamberin zevcelerinden) bir şey istediğiniz zaman, artık kendilerinden bir perde arkasından isteyin! Bu, hem sizin kalbleriniz için, hem de onların kalbleri için daha temizdir.”4
Görüldüğü gibi müminlerin annesi olan Peygamber eşlerinin dahi sahabe efendilerimizle perde arkasından görüşmeleri ve bir şey talep ettiklerinde dahi sakınmalarını emreden bu âyet yine “Mümin kadınlara/erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar." diyerek namahrem kimselerin birbirlerine nazar etmeyi yasaklayan âyetler bize gösteriyor ki elbette kadın erkek namahrem kimselerin karışık ortamlarda karşılıklı yemek yemesi, çay kahve içmesi, muhabbet ve sohbet etmesi de caiz olmayacaktır.
Nur, 31
Ebû Dâvûd, “Libâs”, 31
Tirmizî, Radâ, 16; Ahmed b. Hanbel, IV/149, 153; Müslim, Selâm: 20
Ahzab 33/53